10 Ekim’de ölen Kadir Uyan’dan bize kalan miras, bir oyun sloganı: Bıkmadınız mı her gün aynı oyunu oynamaktan
Suruç Katliamı'ndaki canlı bomba Abdurrahman Alagöz'ün adının saldırıdan saatler önce iki kez emniyetin sistemlerinde aratıldığı ortaya çıktı. 10 Ekim Katliamı'nda da canlı bomba Yunus Emre Alagöz hakkında istihbarat verildiği ortaya çıkmıştı.
Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde 20 Temmuz 2015’te SGDF üyeleri basın açıklaması yaptığı sırada canlı bomba saldırı gerçekleştirildi ve 33 kişi yaşamını yitirdi. Katliamın ardından saldırıyı yapan Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün, terör örgütü IŞİD üyesi olduğu ortaya çıktı. Bu saldırıdan tam 2 ay sonra ise Ankara kana bulanacaktı yine bu saldırganın soyadı gündeme gelecekti. Çünkü Ankara’da 100 kişiyi öldüren saldırıyı gerçekleştiren de Abdurrahman Alagöz’ün abisi Yunus Emre Alagöz’dü.
Katliamların üzerinden 7 yıl geçti ancak soru işaretleri baki kaldı. Aileler dönemin siyasetçilerinin de dinlenmesi gerektiğini söylese de bu talep mahkeme tarafından hep reddedildi. Aileler ise özellikle dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun mahkemede tanıklık yamasını istiyor. Dava ise sürüyor ve dosyaya yeni bilgiler giriyor. Bu bilgilerin sonuncusu Mülkiye müfettişlerinin raporundan çıktı.
Mülkiye müfettişlerinin Suruç Katliamı’ndaki saldırıda ihmal iddialarını araştırdı ve bir rapor hazırladı. Kamu görevlileri hakkındaki bu rapora göre; Abdurrahman Alagöz’ün isminin, saat 11:45’te düzenlenen saldırıdan önce emniyetin sisteminden iki kez sorgulandığı belirtildi.
Müfettişler, o dönem Şanlıurfa İstihbarat Şubesi’nde polis memuru olarak görev yapan A.G.’nin, Emniyet’in şüpheli şahıslarla ilgili bilgilerin yer aldığı DEVA sisteminde, katliamdan yaklaşık 4 saat önce, saldırıyı düzenleyen Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün ismini sorguladığını tespit etti.
A.G. ise kendisini “Bana sormuş olduğunuz DEVA projesini ben sabah açtım. Oturum log kayıtlarında görünmüştür. Ama bu kapsamda birden fazla kişiyi inceledim. Projeyi kapatma ihtiyacı duymadım. Adı geçen şahsı da bu kapsamda inceledim. İşlerimiz çok yoğun olduğu için bazen projelerin saatlerce açık kaldığı olur” diyerek savundu.
Bununla birlikte Abdurrahman Alagöz ismini sorgulayan tek isim de A.G. değildi. Şanlıurfa İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli polis memurlarından A.B. de Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün ismini, Emniyet’in bir başka sorgulama programı olan IRİS’te, canlı bomba saldırısından yaklaşık 1 saat 5 dakika önce, yani saat 10:41’de sorguladı. A.B. ise kendini şöyle savundu:
“Suruç Grup Amirliği tarafından Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün kimlik bilgileri tarafımıza iletilmesi üzerine, şube müdürümüzün bilgisi dahilinde, il merkezimizdeki şubemizde şahısla ilgili hangi örgüte müzahir olduğunu öğrenmek için sorgulama yaptım. 20 Temmuz 2015 günü sabah büroma geldiğimde, kendi konularımla alakalı olarak da Başkanlığımızın bize tanımladığı sistem üzerinden oturumu açtım. Gerekçe olarak da ‘Çatışma bölgeleriyle ilgili faaliyetlerin deşifresi amacıyla yapılan çalışma’ şeklinde oturum açma gerekçesi yazdım. Akabinde, sistemler üzerindeki günlük rutin evrak işlemleri için sorgulama yaptım. Patlama akabinde de patlama ile ilgili çalışmalar yaptım.”
Müfettişlerin raporunda, Şeyh Abdurrahman Alagöz hakkında hem bombalı saldırıdan önce hem de sonra Emniyet’in sisteminden aramalar yapıldığı görüldü. Raporda, Alagöz’ün teknik takip altında olduğu ve Suriye’ye gittiği anlaşılınca da bu takibin sonlandırıldığı, polis memurlarının verdiği ifadeden anlaşıldı.
Ankara’yı kana bulayan Yunus Emre Alagöz de Mülkiye müfettişlerinin raporunda yer alıyordu. Çünkü ikinci katliamı gerçekleştiren Yunus Emre Alagöz hakkında 1 Temmuz 2015 tarihinden itibaren Adıyaman merkezli çok sayıda istihbaratın Emniyet’in ilgili birimlerine ulaştığı ortaya çıkmıştı.
Mülkiye müfettişlerinin 10 Ekim katliamına ilişkin hazırladığı raporda, Emniyet birimlerinin Yunus Emre Alagöz hakkında patlamadan 2 gün önce istihbarat aldığı belirlenmişti. İstihbarat Daire Başkanlığı’na 8 Ekim günü gelen istihbaratta, IŞİD’li Mehmet İşik’in, Dokumacılar grubuyla ilişkili Hacı Yusuf Kızılbay’ın kullandığı belirtilen bir GSM numarasından annesiyle görüştüğü bilgisi verilmiş ve bombacı Yunus Emre Alagöz’ün de İşik ile birlikte Türkiye’de olduğu tahminine yer verilerek “sansasyonel eylem yapacakları” uyarısı yapılmıştı.
Söz konusu bu istihbarat, saat 10:10’da yaşanan katliamdan yaklaşık yarım saat önce, dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç imzası ile Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’na gönderilmişti. Dinç’in saat 09:28’de gönderdiği bu istihbarat, Terörle Mücadele Daire Başkanlığı tarafından ilgili birimlere, 10 Ekim katliamı yaşandıktan 3 saat 44 dakika sonra iletilebilmişti.