Bakan Tekin’e göre 1940’larda Kuran öğrenilmesi yasakmış

Bakan Tekin kendisine gelen eleştirilere ''Bir terslik varsa sizin laiklikten anladığınız şey de vatandaşın anladığı şey arasında terslik var'' yanıtını verdi. Tekin, 1940'larda Kuran'ı Kerim öğrenilmesinin yasaklandığını söyledi.

Gündem 17 Kasım 2024

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin dün Batman’daydı. Önce Batman Valiliğ’ini ziyaret ederek, Şeref Defteri’ni imzaladı, Vali Ekrem Canalp ile görüştü. Daha sonra Hatice Nasıroğlu Konferans Salonunda düzenlenen AK Parti Batman Merkez İlçe 8. Olağan Kongresi’ne katıldı.

AK Parti iktidarı döneminde okullarda seçmeli Kürtçe dersi koyduklarını, özel Kürtçe kurslarının ve özel okullarda da seçmeli Kürtçe dersinin önünü açtıklarını belirten Tekin, şöyle konuştu: “DEM Parti’de siyaset yapan, tanıdığımız kişilere soruyorum. Diyorum ki, siz bu bölgedeki çocukların okula gitmesini, eğitim almasını istiyor musunuz? Bakın biz ne yapıyoruz? Onlar ne yapıyorlar? Ben müsteşarken en üzüldüğüm, benim hayatımdaki en trajik olaylardan bir tanesi, Aybüke ve Necmettin öğretmenimizin ki, onlarla beraber PKK’nın kaçırdığı öğretmenlerimiz de var, onlarla ilgili yaşadığımız süreç. Kürtlerin eğitim almasını, yazılımcılar, tıp doktorlarının yetişmesini istiyorsanız, bu okullara gönderdiğimiz öğretmenlere, buralarda yaptığımız okullara gözünüz gibi bakmanız gerekmez mi? Buralardaki öğretmen arkadaşlarımızın sıkıntıyla karşı karşıya bırakıp yaşam tehdidiyle karşı karşıya bırakarak çukur olaylarında yaşadığımız gibi okullarımızı yakarak, okullarımızı yıkarak Kürt çocuklarına fayda verdiğinizi mi düşünüyorsunuz? Bir taraftan okullarımızı yakın, öğretmenlerimizi kaçırın, öldürün, öbür taraftan da deyin ki, Kürt çocukları eğitim alamıyorlar. Arkadaşlar bu doğru bir politika mıdır? Tutarlı bir politika mıdır? Bunu yapan insanların, Kürtlerin haklarını, Kürt çocuklarının geleceğini düşündüğünü söylemek akıl karı bir iş değil. Bırakın devlet hizmet etmeye devam etsin. Ne yapmışız biz? Bütün bu olaylara rağmen rakamlar yalan söylemez. 2002’de Batman’da 2 bin 387 dersliğimiz varmış, okul demiyorum derslik. Şu an 7 bin 278. Yani 80 yılda yapılan derslik sayısını 2 katı demiyorum, 3 katına çıkardık.

Dün plan bütçe komisyonunda muhalif milletvekilleri diyor ki, yatırım bütçeniz azalmış, bunu niye problem etmiyorsunuz? Yıllar içerisinde de, ‘Milli eğitim bütçesine büyük pay ayrılmış, ama yatırımı bütçeniz azalmış.’ diyor. Peki ben de şu soruyu soruyorum. Benim yatırım bütçem 2002’den öncesine 90’lı yıllara göre azaldıysa ben nasıl daha az olan o bütçeyle üç kat kadar okul yaptım. Onlar nasıl 80 yılda bu kadar az okul yaptılar? O zaman şöyle bir şey ortaya çıkıyor. O zaman da bu adamlara yatırım bütçesi verilmiş, ama bu parayı bir şekilde çarçur etmişler. Başka yere harcamışlar. İkisinden birisini kabul etmeniz lazım. Ya şimdi yatırım bütçemiz fazla çok hizmet ediyoruz ya o zaman sizin yatırım bütçeniz fazlaydı ama o paralarla milletin vergileriyle toparladığınız o paraları başka yerlere harcadınız demek ki.”

‘Dünyada bütün sınıflarında akıllı tahtta olan tek ülke Türkiye’

Batman’da 2002’de 3 bin 482 olan öğretmen sayısının şimdi 10 bin 355 olduğunu vurgulayan Tekin, 373 olan okul sayısının da 793’e yükseldiğini bildirdi.

Kentte 2002-2003 eğitim öğretim yılında bir derslikte ortalama öğrenci sayısının 52 olduğunu anımsatan Tekin, şimdi derslik başına 23 öğrenci düştüğünü söyledi. Bakan Tekin konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye 2002 öncesi ve sonrasına açısından baktığımızda, Türkiye’ye çağ atlattık diyorum. Muhalefette de beni eleştiriyor ama rakamlar burada. Şu rakamları görüp neyi inkar ediyorlar? Şimdiye kadar sizin yapmadıklarınızı biz yaptık. Şimdiye kadar sizin yapmadıklarınızın biz yaptık şimdiye kadar sizin yaptıklarınızı iki katına, üç katına çıkardık. Ya bir takdir edin. Bir teşekkür edin. Değil mi, etmiyorlar. Etmedikleri gibi etmelerine de hani ihtiyacımız da yok ama bugünlerde de bizi Milli Eğitim Bakanlığı olarak tefe koyup çalıyorlar. Nereye itiraz ediyorlar biliyor musunuz? Diyorum ki, çocuklarımıza eğitim vereceğiz. Modern dünyada rekabet edebilecek enstrümanlar neyse bu çocukları, kendi çocuğum gibi kabul edip bu enstrümanlarla donatacağım. Ne yapacağız? Okullarımıza akıllı tahtalar koyduk. Bakın Birleşmiş Milletler alenen bir şey söylüyor. Diyor ki, dünyada bütün sınıflarında akıllı tahtta olan tek ülke Türkiye. Modern anlamda ihtiyaç duyulan pedagojik ilkeler doğrultusunda eğitim metodolojisinde hangi değişiklikler varsa onları getirmeye çalışıyoruz. Bu çocuklar bizim sahip olduğumuz kültüre sahip olmalılar. Nasıl bundan 100, 150 sene önce bu coğrafyada yaşayan insanlar birbirlerini kardeş olarak görüyorlarsa, bir kardeşlik hukukuna sahip iseler ben diyorum ki gelecek kuşakları böyle yetiştirmek zorundayım. Gelecek kuşaklar bu coğrafyanın, bu kültürün sahip olduğu maddi, manevi ve milli bütün değerlerine haiz olarak yetişsin istiyorum.”

Milli, dini ve manevi değerlerinin bulunduğunu, çocukların bu kültüre sahip olmasını istediklerini anlatan Tekin, çocukların aileleriyle, dedeleriyle, atalarıyla gurur ve onur duymasını istediklerini aktardı.

‘Evrensel laiklikten yanayım, sen Türkiye’ye özgü kendi icat ettiğin laiklik kavramını bana dayatıyorsun’

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, şunları söyledi: “Beni eleştiriyorlar. Bana diyorlar ki laik eğitim açısından senin söylediğin şey ters. Ben de diyorum ki size ters olabilir ama Batman’da, Erzurum’da vatandaşların değerlerine ters değil. Bir terslik varsa sizin laiklikten anladığınız şey de vatandaşın anladığı şey arasında terslik var. Sizin anladığınız laik şu; 1940’lı yılları hatırlayın, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşı Kur’an’ı Kerim öğrenmesini yasaklamak. Sizin laiklikten anladığınız şey bu. Siz bunları laikliğin gereği olarak yaptınız. O zaman sizin laiklikten anladığınız şey de benim anladığım şey aynı değil. Ben laiklikten bütün vatandaşların hangi dine inanırlarsa inansınlar dini inanç ve ibadet hürriyetinin devlet garantisi altına alınmasını anlıyorum. Sen neyi anlıyorsun? Sen Müslümanların inanç özgürlüğünün prangalar altına alınmasını, yasaklanmasını anlıyorsun. O zaman ikimizin laiklik anlayışı arasında kuşkusuz fark var. Ben evrensel laiklikten yanayım, sen Türkiye’ye özgü kendi icat ettiğin laiklik kavramını bana dayatıyorsun. Bu olmaz. Senin laiklikten anladığın şey şu; üniversiteye başörtüsüyle gitmek isteyen çocuğu ikna odalarına alıp ikna etmeye çalışmak, bunu laiklik gereğiyle yaptınız. Bunu yaparken de kendinizi laiklikle savundunuz. Peki senin savunduğun laiklikle, benim anladığım laiklik bir mi? Bir değil.

AK Parti iktidarının ilk yıllarında baş örtüsüne özgürlük diye 411 milletvekilimiz Anayasa değişikliğinin altına imza attılar. Cumhuriyet Halk Partisi, Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Niye taşıdı? Laikliğe aykırı diye taşıdı. İçeriğinde ne var? İçeriğinde şu var. Üniversiteye giden öğrenci başını örterek gitsin istiyorsa. Şimdi bunun neresi laiklik anlayışıyla veya laiklikle çelişiyor, evrensel anlamda. Çünkü laiklik dediğimiz şey, insanların dini inanç ve ibadet hürriyetlerinin güvence altına alınması. Bu kadar. 2014’te bir yönetmelik değişikliği yaptık. Okullarda doğal aydınlatmalı ibadet alanı şartı getirdik. Laikliğe aykırı diye iptal davası açıldı. Şimdi bu nasıl laikliğe aykırı. İstiyorsa, lise öğrencileri de başını örtebilsin, öğretmenler de başını örtebilsin diye düzenleme yaptık. Laik laiktir diye Danıştay’a başvurdular. Şimdi burada bir problem var. Kendi ideolojik bakış açılarını bize dayatmak isteyen birileri evrensel tanımlamalarla asla örtüşmeyen kavramları bize dayatıyorlar ve bizi bunun üzerinden eleştiriyorlar. Biz binlerce yıllık devlet geleneği olan bir toplumuz ve devlet geleneğimizde dominant nokta kardeşlik hukuku. Kendin için ne olmasını istiyorsan kardeşin için de aynı şeyi isteyeceksin. Kendin ibadetini yaparken, ‘kardeşim’ dediğin yanındaki insanın ibadetini yapamaması bizim geleneğimizle asla bağdaşmaz. Müfredatta yaptığımız şeyleri eleştiriyorlar. Diyorlar ki, sizin yaptığınız şeyler çağ dışı. Sizin yaptığınız şeyler laikliğe aykırı. Ben de diyorum ki, Erzurum’un bir köyünden çıkan bir insan olarak içinden çıktığım toplumun değerleriyle çocuklarımın yetişmesini istiyorum. Bu değerlerden gurur duymasını istiyorum. Bunun mücadelesini yapıyorum. O yüzden de bunları yapıyorum. Siz beni ne kadar eleştirirseniz eleştirin yine bunları yapmaya devam edeceğim.”

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın selamlarını ileten Tekin, şunları söyledi: “Buraya geliyoruz. Burada problemleri görüp çözüm üretmeye çalışıyoruz, Çünkü içinden çıktığım, içinden geldiğim siyasi gelenek bana bunu emrediyor. Çalmadık kapı bırakmayacaksınız. Ne yapacaksınız orada siz? Kapıyı çalıp ne diyeceksiniz insanlara? Ben icraat yapacağım kabine olarak. Şimdi de benim yaptığım icraatları anlatacaksınız. Sizlere teşekkür ediyorum. Dünya genelinde bambaşka bir tasarım var. Bu tasarım içerisinde biz de var olmak istiyorsak iddialı bir biçimde var olmak istiyorsak bu mücadelenin bir parçası olmak istiyorsak çok ama çok daha fazla çalışacağımız bir dönem bizi bekliyor. Allah hepimizin de yar ve yardımcısı olsun.”

Daha sonra tek liste halinde gidilen kongrede, Fatih Doğu merkez ilçe başkanlığına seçildi.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.