Pop-sürrealizm akımı öncüsü Alex Gross’tan Atatürk portresi
Türkiye Cumhuriyet'in 100'üncü yılını kutlamaya hazırlanırken dünyanın önde gelen dergilerinden The Economist dikkat çekici bir analiz yayınladı. Derginin editoryal yazısında "Erdoğan, Atatürk'ün laik, batı hedefli siyaset ve devlet adamı yönünü değil, savaş kahramanı yönünü seçip benimsedi" dendi.
Türkiye 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı yüzüncü kez kutlamaya hazırlanırken, dünyanın önde gelen yayın kuruluşlarından The Economist Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılı için bir analiz yayınladı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili bu zamana kadarki tavrına dikkat çeken yazıda üç siyaset bilimcinin görüşleri de yer aldı. “Atatürk’ün mirasını yok etmek yerine onu sahiplendi” başlığı ile yayınlanan yazı Erdoğan’ın Atatürk’le ilgili genel hatlarıyla değişen bakış açısını ele aldı.
Erdoğan’ın tutumunun yine de “seçici” şekilde değiştiğine vurgu yapılan analizde Cumhurbaşkanının Atatürk’ü modern Türkiye’nin kurucusu olmaktan çok savaş kahramanı olarak sahiplendiğine dikkat çekildi.
The Economist “bir Atatürk kompleksi” başlığı altında yayımladığı editoryal yazıda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çoğunlukla Atatürk karşıtı görüldüğünü yazdı. Türkiye’nin İran’a dönüşmesi endişelerini “yersiz” bulan yazıda Erdoğan’ın Atatürk’ten daha uzun süre iktidarda kaldığı, istese düzeni değiştirebilecek güce sahip olduğu ileri sürüldü. Yazıya göre Erdoğan bunun yerine Atatürk’ün mirasını sekülerlik ve milliyetçilik olarak ayırdı, milliyetçilik kısmını sahiplendi. Yazıda Erdoğan’ın bu şekilde sahiplendiği Atatürk’ün mirası için “Belki de Atatürk’ün mirası onu seçti” ifadesi de yer aldı.
Dergi yazısında ağustos ayında yayınlanan bir ankete de atıf yapıyor. The Economist AK Parti destekçilerinin yüzde 46’sı da dahil Türkiye’nin yüzde 60’ının Atatürk’ü ülkenin en sevilen tarihi figürü olarak gördüğünü yazıyor. Daha yakın zamanda yapılan başka bir ankette ise bu istatistiğin verilere on kişiden dokuzu olarak yansıdığı kaydediliyor.
Analizde Erdoğan için şu görüşlerr yer alıyor: “Türkiye cumhurbaşkanı ve AK Parti Lideri Recep Tayyip Erdoğan bu yaz bir başka seçim zaferinden yeni çıktı ama, Kemal Atatürk sevgisiyle ilgili rakamları ancak hayal edebilir. Kemal Atatürk’ü 80 yılı aşkın süredir yaşamıyor olabilir ama hâlâ Türkiye’nin en popüler siyasetçisi o.”
Osmanlı İmparatorluğu’ndan geriye kalanları işgalcilerin elinden kurtaran ve saltanatı kaldıran Atatürk’ün imparatorluğun halefi olan devleti cumhuriyet olarak ilan etmesinin yüzüncü yılında 29 Ekim’de bunun daha net şekilde gözler önüne serileceğini yazan The Economist, Erdoğan’ın kullandığı “iki ayyaş” terimini de anımsattı.
İslam’ın Erdoğan yönetimi altında kamusal yaşamda Osmanlı’dan bu yana hiç olmadığı kadar büyük yeri olduğunun altı çizilen analizde “Türkiye’nin lideri bir nesil dindar iş adamını güçlendirdi, kadınların başörtüsü takmasına yönelik kısıtlamayı kaldırdı. Eğitimi elden geçirdi, müfredata dini eğitimi daha çok soktu” dendi ve Erdoğan’ın ülkenin kurucu liderine yönelik değişen tutumu da mercek altına alındı.
Yazıda Erdoğan’ın daha önce birlikte yürüdüğü insanların desteğinin yitirmesiyle birlikte son on yılda “Atatürk’ü simge olarak benimsediği” belirtildi.
Siyaset bilimci Ali Çarkoğlu’nun “Cumhuriyeti kutlamak için Osmanlı İmparatorluğu’nun başarısızlığını kabul etmeniz gerekir. Onlar bunu yapmadı” değerlendirmesine yer verilen yazıda Erdoğan’ın tavrının da seçici bir sahiplenme olduğu vurgulanıyor.
Bu Johns Hopkins Üniversitesi’nden Lisel Hintz’in sözleriyle dile getiriliyor: “Atatürk’ün laik reformcu, kurucu ve Avrupalı misyonu destekçisi imajı ikinci planda kaldı. Erdoğan bunun yerine Atatürk’ü, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ülkeyi bölmeye çalışan Yunanlardan, İngilizlerden, Fransızlardan ve İtalyanlardan kurtaran savaş kahramanı, Gazi olarak vurguluyor. Erdoğan’ın Batı ve liberal uluslararası düzen karşıtı tavrına bu imaj uyuyor.”
Orta Asya-Kafkasya Enstitüsü’nden Halil Karaveli de söz konusu yazıda şu yorumları yapıyor: “Türkiye’nin lideri dindar ve laik insanlar arasındaki eski ayrımları aşan bir milliyetçilik yarattı. Atatürk’ü de bunun sembolü haline getirdi. Erdoğan ülkeyi kutuplaştırmayı kendine kariyer edindi. Böyle yapmaya da devam edecek. Onun yeni ‘Türkiye yüzyılı’ vizyonu Batı’dan stratejik özerkliği, altyapı ve savunma projeleriyle desteklenen ekonomik genişlemeyi ve yeni bir Osmanlı versiyonunu birleştiriyor. Bunlar partisi dışındaki pek çok kişinin de ilgisini çekiyor. Bu durum o gittikten sonra da devam edebilir.”
Bu çarpıcı değerlendirmelerin yapıldığı yazı şu cümlelerle son buluyor: “Erdoğan Atatürk’ün Türkiye’sinde kendini evinde hissetmezdi. Atatürk de Erdoğan’ın Türkiye’sinde kendini evinde hissetmezdi. Ancak Türkiye’nin yöneticisi yeni milliyetçiliğin savunucusu olarak kendini artık Atatürk’ün rakibi olarak değil mirasçısı olarak görüyor.”