Evsahibinden kiracıya 2 milyon TL’lik ‘evimden çık’ parası
Yenidoğan çetesinin iddianamesinde 19 özel hastanenin adı geçerken bunların 10’u kapatıldı. Bu hastanelerde çalışan ve çeteyle ilgileri olmayan üç bin sağlıkçıysa işsiz kaldı. Tabip Odası hastanelerin kamu denetiminde faaliyete geçmesini talep etti.
Türkiye’yi sarsan “yenidoğan çetesi” davasının ilk duruşması 18 Kasım’da. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan 1399 sayfalık iddianameyi kabul eden Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek davada 22’si tutuklu 47 şüpheli yargılanacak. İddianamede 19 özel hastanenin adı geçerken bunların 10’u kapatıldı. Bu hastanelerde çalışan ve çeteyle ilgileri olmayan üç bini aşkın sağlık emekçisiyse işsiz kaldı.
Cumhuriyet’in haberine göre İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu geçen ay işsiz kalan hekimlerle bir toplantı yaptıklarını söyledi. Küçükosmanoğlu hekimlerin “Hastanelerin kapatılması ile sadece işsiz kalmadıklarını aynı zamanda itibarsızlaştırma gibi önemli bir sorun yaşadıklarını dile getirdiler” dedi. Sorumluluğu bulunan kişilerin yargı önünde hesap vermelerinin en büyük istekleri olduğunu kaydeden Küçükosmanoğlu “Ancak bu hastanelerde çalışan tüm sağlık çalışanlarını töhmet altında bırakan uygulamadan vazgeçilmeli, bu hastaneler kamu denetiminde derhal faaliyete geçirilmelidir” dedi.
Prof. Dr. Küçükosmanoğlu “Sağlık sistemi kökten değiştirilmeli, bütçede sağlığa ayrılan pay artırılmalı, prime dayalı sigorta sistemi yerine genel bütçeden finanse edilen, özelden hizmet satın alma yoluyla değil, kamu eliyle herkese eşit, ücretsiz, ulaşılabilir sağlık hizmeti sunulmalıdır. Sağlık bakanlığı hastaneleri kapatarak ortaya çıkan sağlık skandalının sorumluluğundan kurtulamaz” diye konuştu.
İstanbul Tabip Odası (İTO) önceki gün “İddianamede malen sorumlu olarak belirtilen hastanelerin faaliyetlerinin durdurulması sonucu olayla hiçbir ilişkisi bulunmayan yüzlerce hekim, binlerce sağlık çalışanı bir gecede işsiz kalmış, buralarda hizmet alan hastalar mağdur edilmiştir. Bu hastaneler öncelikle kamu denetiminde yeniden faaliyete geçirmeli, ardından kamuya devredilmeli, ailelerin ve üçüncü kişilerin uğradığı maddi zarar hastanelerin kamulaştırılmasından karşılanmalı ve çalışanların özlük hakları korunarak kamu çalışanı statüsüne alınması sağlanmalıdır” çağrısı yapmıştı.
Malen sorumlu işlenmiş olan suçun hükme bağlanması ve bunun kesinleşmesinden sonra maddi ve mali sorumluluk taşıyarak hükmün sonuçlarından etkilenecek veya bunlara katlanacak kişi anlamına geliyor.
Devrimci Sağlık-İş Sendikası Genel Sekreteri Erdoğan Demir Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerinden elde ettikleri verilere göre kapatılan 10 hastanede hekim, hemşire, güvenlik, temizlikçi, hasta bakıcı gibi çalışan sigortalı en az 3 bin 128 emekçi olduğu bilgisini vermişti.
Yenidoğan çetesini soruşturan savcının tehdit edildiği görüntülerin ortaya çıkmasının ardından dikkatler bu çetenin yaptıklarına çevrildi. Çetenin mensupları doktorlar, hemşireler ve hastane görevlileriydi. Çetenin vurgun planı şöyle işliyordu:
22’si tutuklu 47 şüpheli 112 Acil Çağrı Merkezinde çalışan kişilerle ortak hareket ederek bebek acil hastalarını anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ediyor. Bu hastanelerin uygun koşullarda tedavi verebilecek durumda olup olmadığına bakılmıyor. Bebekler hayatı pahasına anlaşmalı hastanelere usulsüz yöntemlerle sevk ediliyor. Dolandırıcılık burada başlıyor, çünkü devlet yenidoğanların yoğun bakım ücretlerini karşılıyor.
Çete üyeleri bebeklerin uzun süreli yatışını sağlayarak SGK’den yüksek miktarda gelir elde ediyor. Ayrıca “curosurf” isimli solunum tedavisinde kullanılan ilaçları bebek hastalarda kullanılmış gibi gösterip üçüncü kişilere satıyorlardı.
Kimi zaman da yabancı uyruklu bebek hasta yakınlarının mağduriyetinden ve düşkünlüğünden faydalanıp örgüt üyesi hemşireler aracılığıyla “simsarlık” diye tabir edilen şekilde hastane yakınlarından piyasa fiyatının üstünde tedavi masrafı alıyorlardı.
Çete kural olarak 24 saat doktor ve uzman hemşire bulunması gereken bu yenidoğan yoğun bakımlarında doktor ve hemşirelere ödenecek ücreti ödemekten de kaçınmak istiyor, yoğun bakımları doktorsuz, hatta uzman hemşiresiz bırakıyordu. Soruşturma bu hastanelerin yenidoğan yoğun bakımlarında 10 bebeğin doktorsuzluk ve hemşiresizlik yüzünden öldüğü ortaya çıktı.
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Büro Savcısının şüphelilerin avukatı tarafından ölümle tehdit edilmesine rağmen yürüttüğü soruşturma tamamlandı ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen iddianame kabul edilerek dava açıldı.