41’inci yılında 41’inci kitapla Diskdünya

23 Mart 2024
Bu haber 2 ay önce yayınlandı

Terry Pratchett'in efsaneleşmiş fantastik serisi 'Diskdünya’nın yeni kitabı 'Burunotu' haftaya çıkıyor. 41 kitaplık serinin tamamı 2024'te Türkçede yayımlanmış olacak. Delidolu'dan çıkan uzun maceranın son perdesini, editörü Ümit Mutlu anlatıyor.

Diskdünya

ÜMİT MUTLU

Bundan tam 41 yıl önce, o sırada 35 yaşında –ve hayatının neredeyse tam ortasında– olan, orta boylu, hafifçe peltek, saçları daha o zamandan dökülmeye başlamış ama sakalları gür bir delikanlı, yayıncısı Colin Smythe’ın kapısını çaldı ve elindeki yeni taslağı verip kaçtı. O sıralar bir nükleer santralin basın bürosunda metin yazarı olarak çalışıyordu ama yazıyla arası hep vardı (hatta deyim yerindeyse, yazı ile kankalardı). Zaten çok daha önce, henüz 17 yaşındayken de ziyaret etmişti aynı adamın ofisini ve o zaman ellerinde ilk romanı, ‘Halı İnsanları’ vardı.

Fakat ‘Halı İnsanları’ sadece öngösterimdi. Asıl film şimdi başlıyordu.

“Uzak, elden düşme bir boyutta, düz olsun diye tasarlanmamış bir astral düzlemde, kıvrım kıvrım yıldız sisleri dalgalandı ve aralandı…”

‘Diskdünya’nın ilk romanı ‘Büyünün Rengi’, bu sözcüklerle açılıyor. Ki bu sözcükler bile, neyle karşı karşıya olduğumuzu ilk elden anlatıyor:

“Normal bir fantastik kitap olmayacak bu,” diyor, “Sizi hiç düşünemeyeceğiniz, akla hayale gelmeyecek yerlere götüreceğim, fakat bir yandan da içinde bulunduğumuz dünyanın tüm nimetlerini kullanacağım, pek çok şeyle dalgamı geçeceğim, bol bol da güldüreceğim, çünkü… neden olmasın?”

Terry Pratchett, işte bu ilk cümleden son romanının son satırına kadar, 4 milyona yakın sayıda sözcükle insanları büyülemeye devam etti. (Gerçekten. Hatta karşılaştırma olsun isterseniz, ‘Yüzüklerin Efendisi’ üçlemesinde 500 bine yakın, ‘Harry Potter’da ise 1 milyon civarı sözcük var. Yani tamam, elbette kitapları kiloyla alıyor değiliz –gerçi itiraf edeyim ben bazen öyle de alıyorum– ama fantastik edebiyatın en uzun serilerinden birinin gerçekten de ne kadar uzun olduğunu, ne kadar büyük emek ihtiva ettiğini fark etmek de güzel.) Aslında bırakın 4 milyonu, belki 10 milyona bile dayanabilirdi bu sayı, zira üstadın aklında daha birçok fikir, hatta başlanıp yarım kalmış romanlar vardı. Fakat Sör Terry’nin yakasını bırakmayan Alzheimer, 2015’te onu bizden koparıp aldı. Sonra da, Terry’nin vasiyeti uyarınca, yarım romanlarının kayıtlı olduğu disklerin üstünden dozerle geçtiler, böylece ‘Diskdünya’ serüveni sonsuza dek noktalandı.
Ama Türkiye’de henüz değil, burada devam ediyor, fakat bitmesine az kaldı.

Diskdünya serisi toplam 41 kitaptan oluşuyor.

Delidolu Yayınları, yıllar önce verdiği sözü tutuyor ve 2024 yılı itibarıyla 41 kitabın 41’incisini de yayımlıyor. Zaten iki tanecik kaldı: Önce, pek yakında, Ankh-Morpork Bekçi Teşkilatı’nın kumandanı –ve belki ‘Diskdünya’nın da en sevilen karakterlerinden– Sam Vimes’ın son macerası, ‘Burunotu’ geliyor. (Bu kitaba birkaç satır sonra değineceğim, söz.) Onun ardından da yaza doğru, hayatımıza son yıllarda giren ve yine pek sevilen, eskinin üçkâğıtçısı, şimdinin Postane Genel Müdürü ve Darphane Sorumlusu Nemly von Lipwig’in son serüveni; aynı zamanda rahmetlinin sağlığında yayımlanmış son kitabı, ‘Buhar Kaldırmak’ var. Böylece, daha önce yayımlanmış olan ‘Tiffany Sızı’ altserisinin –ve aynı zamanda tüm serinin de– son kitabı ‘Çobanın Tacı’yla birlikte, ‘Diskdünya’nın tamamı Türkçeye kazandırılmış oluyor.

Bu arada yeri gelmişken, ‘Tiffany Sızı’ ile ilgili bir de parantez açayım, çünkü bazen kafa karışıklığı oluşabiliyor. Zira ‘Tiffany Sızı’ altserisinin ilk dört kitabı –’Küçük Özgür Adamlar’, ‘Gökyüzü Dolu Şapka’, ‘Kış Ustası’ ve ‘Geceye Bürüneceğim’– daha önce Tudem Yayın Grubu markasıyla basılmıştı; çünkü ‘Tiffany Sızı’ serisi, Pratchett’ın aslen genç-yetişkin okurlara da yönelik yazdığı romanlardan oluşuyordu. (Keza, Muhteşem Maurice ve Değişmiş Fareleri de.) Fakat serinin tamamı Delidolu’da yayımlanmaya başlayınca elbette bu dört kitap –ve beşincisi, ‘Çobanın Tacı’ da– buraya geçti.
Yani aslında kafa karışıklığına pek mahal yok, her şey kontrol altında!

Ve evet, şimdi değinebilirim: ‘Burunotu’. Az önce de belirttiğim üzere Terry, özellikle son kitaplarını Alzheimer hastalığının pençesindeyken kaleme aldı. (Hayatı sözcüklerle, hatta sıfırdan yaratılan sözcüklerle geçen biri için şimdi onları unutmak nasıl bir eza olsa gerekti…) Bu aşamada da kendisine asistanı Rob Wilkins büyük destek oldu; metinleri dikte etti, kimbilir belki bazı kelimeleri hatırlattı, vesaire. O yüzden, özellikle son romanlarda en azından bazı kopukluklar yaşanmasını beklemek çok normal olmalıydı, hele de Terry’nin alametifarikalarından birinin de muhteşem bağlanan kurgular olduğunu düşünürsek…

Ama hayır. Olmuyor. Kendi adıma söylemem gerekirse ‘Burunotu’, ‘Diskdünya’nın en iyisi değilse bile en iyi romanlarından biri. Okudukça, Terry’nin artık pek çok şeyi daha da rahatça anlattığını fark ediyorsunuz: dinler, tanrılar, soykırım, ‘kanundışı’ kanun, ‘adil olmayan’ adalet… Deyim yerindeyse, kalemini hiçbir şeyden esirgemiyor.

Üstelik her zaman olduğu gibi, ‘derin’ konulara girerken mizahı da yine ihmal etmiyor, ki zaten öyle yapsa, Terry Pratchett Terry Pratchett olmazdı. (Derin konular demişken… Aslında düşününce, ölümden daha ciddi konu olamayabileceğini fark ediyor insan ve o noktada akla, Terry’nin bizzat ‘ölüm’ü dahi antropomorfize ettiği geliyor; hem de hayat dolu kemiklerle donatarak!)

Her neyse… 41 kitap boyunca, hatta aradaki yan kitapların da katkısıyla, içinde yaşadığımız dünyanın, bu bedbaht ‘Küredünya’nın hemen her kurumunu, her kişisini, her tarihi olgusunu, her sanat akımını, yani işte hemen her şeyini odağına alıp eleştiren, parodileştiren ve parodileştirirken giderek derinleşen bir külliyat var karşımızda. Yüzbinlerce paragraf, milyonlarca sözcük, atmosfere salınmış milyonlarca kahkaha… Dev bir külliyat, tartışma götürmez bir vakıa… O yüzden, bu dev şeyin minicik bir parçası dahi olmaktan müthiş mutluluk duymam gerektiği aşikâr. Her okurla ve her kitapla, buraya ilmek ilmek geldik. İyi ki de geldik.

‘Diskdünya’ serisinin editörü Ümit Mutlu.

Fakat bu bitiş, nihai bir bitiş gibi de görünmüyor. Arada yayımlanmış pek çok yan kitaba, minik maceralara, öykülere, kurmaca dışı eserlere, grafik romanlara, harita ve atlas kitaplarına ve hatta resimli çocuk kitaplarına sahip bir seri bu. Yani noktadan ziyade bir noktalı virgül koymuş oluyoruz. (Ya da belki üç nokta. Onun da gideri var.) Mesela yine çok yakında, seri bittikten sonra, Pratchett’ın az önce adını andığım sadık asistanı Rob Wilkins’in (ki ‘Bekçiler’ altserisinde Sam Vimes’ın sadık yardımcısı olan Willikins’in, Rob Wilkins’i onurlandırmanın bir yolu olduğunu düşünmüşümdür hep) kaleme aldığı, Terry’nin resmi biyografisi geliyor: ‘A Life With Footnotes’. Ondan sonra da… Eh, ondan sonra yol açık, kaptırıp gitmek mümkün. Gideriz. Vefat etmiş bile olsa kitap yayımlamaya devam eden bir yazarımız var ne de olsa.

Çünkü üstadın da söylediği gibi, dünyada yarattığı dalgalar tamamen yok olmadan hiç kimse tam anlamıyla ölmez.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.