Anjelika Akbar: Perdesiz, sınırsız, olduğu gibi, nasıl geldiyse öyle

6 Mayıs 2024

'Kalbimde Olan' adlı kitabı Destek Yayınları'ndan çıkan ünlü piyanist besteci Anjelika Akbar: Yazıyor olsam da yazar veya şair değilim. Sadece içimden geldiği için yazıyorum. Beğenilme beklentim yok. Kurgu yapmıyorum. Apaçık ne isem odur yazdıklarım.

Anjelika Akbar

SERKAN PARLAK

Anjelika Hanım, ilk şiir kitabınız ‘Kalbimde Olan…’ geçtiğimiz günlerde Destek Yayınları etiketiyle okurla buluştu. Kurmaca türlerle olan ilişkiniz, yazma serüveniniz ve şiir kitabınızın ortaya çıkış sürecini anlatabilir misiniz?
Söz benim için müzik kadar önemliydi her zaman. Ses, söz, duygu ve düşünceler başkalarıyla paylaşabilmek için araçlardır, ancak aktarım biçimleri farklıdır. Beş yaşındayken kendi kendime okumaya başladım, öncesinde notaları biliyordum ve besteler yapıyordum. İlk büyük çaplı kişisel konserimi de beş yaşındayken verdim.
Söz ve müzik benim için aynı anda önem kazandı. Ses ve sözleri dünyayla iletişim kurmak için kullanıyordum. Okuldayken önce hikâyeler yazıyordum, sonra okuduğumuz edebi eserlere yazarların stilinde devam notları yazmaya başladım. Bu benim için büyük zevkti. On üç, on dört yaşlarında birdenbire şiir yazmaya başladım. Şiirlerim edebiyat dergilerinde yayımlandı. Sonra okuldaki etkinlikler için oyunlar yazmaya ve bu oyunlar için hem kurgu, hem de müzikler yapıp sahneye koymaya başladım. Disiplinlerarası geçişler bana her zaman çok cazip geliyordu. Ses, söz, renk ve görüntüler aslında aynı diyebilirim ancak insanlar onları kategorize edip ayırıyor. Bense onları hep bir’lemeye çalışıyorum.
Türkiye’de beş kitabım yayımlandı, bir de çevirdiğim kitap var. Yazdıklarımı herhangi bir tarz ve kategoriye ait görmüyorum. Yazar veya şair de değilim, her ne kadar yazıyor olsam da. Sadece içimden geldiği için, sözlü paylaşımlarımı yazılı olarak aktarmak istediğim için yazıyorum, beğenme beklentisi olmadan…

‘Akışlar’ını sosyal medyada paylaştı, kitap olması için yoğun istek geldi

Her ne kadar okuma ve yazma deneyimleri, işçilik ve gözlem gücü önemli olsa da şiirlerinize başlarken ilham kaynaklarınız neler oluyor? Bu soruyla ilişkili olarak şunu da sormak isterim, şiir taslaklarınızı nasıl oluşturuyorsunuz?
Kalbime dokunan, ilgimi çeken ve hayatı seyrederken yakın bulduğum ne varsa benim için ilham kaynağı haline geliyor. Bu durum beste yaparken de aynı, sözlü olarak kendimi ifade ederken de…’Kalbimde Olan…’daki yazılarıma ‘şiir’ değil ‘akışlar’ dedim. Onlar; yaşadıklarımın, gözlemlerimin ardından içimde doğan sözler, cümlelerdi. Anlık olarak kendiliğinden geliyorlardı. O anda ‘akan’ satırları anında, hiç başka bir yere not almadan, düzeltme yapmadan doğrudan sosyal medya sayfalarıma yazıyordum, bazılarını ise sadece hafızamda tutuyordum. Yazdıklarımı okuyanlar yoğun olarak bu ‘akışların’ kitap formatında yayınlanması ve daha çok kişiye ulaşması gerektiğini bana mesajlarla iletti. Ben de sonunda karar verdim ve geriye dönük okumalar yapıp seneler içinde yazdıklarımı toparladım. O mecralara yazarken başka bir yere not almıyordum, kopyalamıyordum, hiç öyle bir niyetim yoktu. Onlara anlık doğaçlamalar olarak bakıyordum. Okuması gerekenler o anda okur, bu akış bir daha hatırlanmaz ve silinir gider diye bakıyordum, buna razıydım. Ama sonunda okurların ricalarını kıramadım. Akışları kitap haline getirdim.

Elinizdeki malzemeyi kurgu için yeniden üretip dönüştürürken nasıl bir süreç işliyor; dil-anlatım, hikâye, anlatıcı, imge dokusu, akış, tutarlılık, atmosfer gibi temel öğeler söz konusu olduğunda.
Bu tarz kavramlarla hiç temas etmiyorum. Perdesiz, sınırsız, olduğu gibi, nasıl geldiyse öyle aktarıyorum. Kurgu yapmıyorum. Apaçık ne isem o’dur yazdıklarım. Benim için bu serüvenin en önemli özelliği yazdıklarımın anlık gelmesi ve olduğu gibi kalması.

Kitabınızın başlığı ‘Kalbimde Olan – 100 Akış’ı nasıl belirlediniz?
Esasında kitabın ismini ‘İstinat Duvarı’ olarak koymayı düşünüyordum. Çünkü benim için kitabın merkezinde yer alan şiir:

İSTİNAT DUVARI
Kalbimizde olan/
İçimizi saran/
Bizi biz yapan/
Aşk…/ İstinat duvarıdır âlemin…

Fakat sonrasında bu başlığın fazla teknik terim gibi duracağına karar verildi. Zaten bu ‘akışların’ özü olan ‘kalbimdekileri’ aktarmış olduğum göz önünde bulundurularak ‘Kalbimde Olan’ adı kondu. ‘İstinat Duvarı’ kitabın arka kapağına basıldı. ‘100 Akış’ ise akışların 100’ünün kitapta yer alıyor olması ve sırayla numaralandırılmış olmasından kaynaklanıyor.

Sevilmek değil sevmek önemli olan

‘Akış’larınızın temel izleği aşk. Bununla birlikte aşkı doğa ve insanla olan ilişkisi üzerinden araştırıyorsunuz.
İnsanlar çağımızda genellikle bencilce “Beni sevsinler, ben sevileyim,” diye bekliyor, dua ediyor, ancak buna karşılık çok az kişi sevmeye odaklanıyor. Sevilmek değil sevmek önemli olan. Sadece insanları sevmekle ilgili değil bu durum, bizim özümüz öyle zaten. Aşk bu alemin dayanağı, istinat duvarı. Onu karşı taraftan beklemek değil, karşı tarafa verebilmek önemli. Sevebildiğimiz kadar var olmak önemli, sevildiğimiz kadar değil. Bu demek değildir ki, herkesi ve her şeyi seveceğiz. Karanlık, bilinçli olarak kötülük yapan birilerini sevmek ve kabul etmek zorunda değiliz. İnsanın ve insanlığın ana amaçlarından biri kaosu kozmosa, düzensizliği düzene ve ahenge dönüştürmek. Ahenksiz, çirkin, kötülük için yapılan kötülüğe ‘evet’ demek zorunda değiliz. Onu reddederken tam da ahengi ve hayatı sevdiğimiz için reddetmeliyiz. Bunun gibi düşünceler ve duygular kitabımın irdeleme çerçevesini oluşturuyor.

Anjelika Hanım, ‘akış’lardaki aşkın felsefi alt yapısını tasavvuf ve insan-ı kâmil anlayışı oluşturuyor. Modern hayatın getirdiği zorlu sorunlara çözüm aracı olarak ise kalp gözü, yani vicdanı öneriyorsunuz. Günümüz koşullarında bu mümkün mü sizce?
Evet, bu mümkün ve de ayrıca olmak zorunda artık. Çünkü insanlığın şu anda geldiği nokta ‘insan’ sıfatına aykırı ve insanlık bu şekilde ilerleyemez artık. Biliyorum zor, ama imkansız değil. Vicdan, yüksek hakiki ahlak, dürüstlük, merhamet, söz ve hareketlerde zarafet, duygu ve düşünce kültürü ve düzeni, sevgi dolu kalpler ve iyi emeller gerek. Her bir insanın başkasına bakmadan kendi içinde gerçekleştirdiği bu değerler aslında temeli oluşturuyor; olması gereken ayarlamalar sayesinde ‘Kamil İnsan’ haline ulaşılıyor. Bu, her insanın yapabileceği bir şey ama bunu gerçekten isterse.

Şiir anlayışınızı ‘kalbimi sözlerle akıtmak’ şeklinde tarif etmişsiniz. Bu sözlerinizi biraz açar mısınız?
Saydam olmak, berrak olmak, içimden geçeni o anda söze aktarıp paylaşmak. Çekincesiz, perdesiz, kaygısız ve çocuk gibi. Telepati yeteneği herkeste olsun istiyordum çocukluğumdan beri, herkes açık ve berrak olsun, hâlâ da istiyorum. Ama tabii ki son zamanlarda dayatılmak istendiği gibi teknoloji aracılığıyla birilerinin başka birilerini takip edip hayatlarını gözetlemek değil bahsettiğim. Benim bahsettiğim her bir insanın başkalarından saklamak zorunda kalmadığı açık ve berrak varlığı aracılığıyla kimsenin kimseye zarar vermeyecek derecede olgunlaştığı “kâmil” topluluğu oluşturmak. İşte kalbindeki, düşüncedekini akıtmak bu anlattıklarıma benziyor.

Bir besteci olarak müzik şiir ilişkisini nasıl açıklarsınız peki?
Klasik müzikte önce şiir gelir, sonra onun üzerine müzik yazılır ve doğru olan da budur. Duygu ve düşünce altyapısını şiir oluşturur. Şiir bestelenecek müzik için ilham kaynağıdır. Pop müzikte sıklıkla tersi yapılır, hazır müzik üstüne söz uydurulur, o zaman ters işleyen yapı zayıf olur genellikle. İçerik, ritim ve üslup şiirden kaynaklanınca müzik ona göre oluşur. Benim için şiir de müzik de çok önemli, ikisinin birlikteliğini seviyorum. Çok sayıda şiir üzerine vokal besteler yaptım.

Anjelika Hanım başucu roman, öykü ve şiir kitaplarınızı sormak istiyorum.
Çocukluğumdan beri bilimsel araştırma, felsefi veya manevi literatürden bolca okudum, arada okuyorum yine. Hayatım sürekli araştırma ve seyirle geçiyor. Kendime özel bir tarzım var. Uzun senelerdir kitapları değil, hayatı ve insanları okumayı tercih ediyorum, çünkü asıl eserler orada. Bu serüven bana çok daha önemli geliyor.

Masanızda neler var, önümüzdeki dönemde şiir veya farklı kurmaca türlerde üretimleriniz olacak mı?
Henüz bilmiyorum, kalbimden neler akacak izleyeceğim. Ne zaman ve ne şekilde  kitaba dönüşür kim bilir?

Kalbimde Olan
Anjelika Akbar
Destek Yayınları, 2024
şiir, 112 sayfa.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.