Antik Mısır’da Günlük Hayat: Şaşırtıcı bilgilerle dolu bir hazine

Antik Mısır uygarlığını, günümüze kalmış görkemli piramitleriyle, firavunları ve onların süslü mezarlarıyla, mumyaları ve gizem dolu efsaneleriyle tanıyoruz. Peki, neden bu güçlü uygarlığın asıl mimarı ‘sıradan insanlar’dan kimse söz etmez? Bob Brier ve Hoyt Hobbs’un yazdığı ‘Antik Mısır’da Günlük Hayat’, Antik Mısır uygarlığını bize tüm yönleriyle anlatan bir hazine. Kitap, Antik Mısır’da insanların günlük hayatlarını beslenme şekilleri, ne giydikleri, nasıl evlerde yaşadıkları ve yaşamlarını nasıl idame ettirdiklerinden devlet yönetimi, din, savaş, tıp ve mimariye kadar geniş bir yelpazede inceliyor.

Çağlarının binlerce yıl ilerisinde

Antik Mısırlılar iz bırakmayı severdi, dolayısıyla her şeyin kaydını tuttular. Mahkeme tutanaklarını kaydetmişler, savaşları anlatmışlar, yemek tariflerini saklamış, tıp ve din üzerine kitaplar yazmışlardı. Antik Mısır’da din çok büyük bir güçtü. Firavunu ilah olarak görüyorlar, toplumun refahının ancak ona itaat etmekle gerçekleşeceğini düşünüyorlardı.

“Binaları, mimarileri, kıyafetleri, yiyecekleri ve ilaçları kendi çağlarının binlerce yıl ilerisinde olsa da dünya görüşleri daha çok bir mağara adamınınkine yakındı. Evreni kalabalık bir tanrı grubunun yaşadığı yer olarak gördüler, bu ruhların her doğa olayını kontrol ettiğine inandılar ve kendilerini çaresiz hissettiler. Tanrılarının sağlayabileceği şeyleri bekleyen çaresiz evcil hayvanlar gibi davrandılar.” Ayrıca ölümden sonra yaşama inandıkları için mezar duvarlarına en sevdikleri şeyleri resmettiler.

Günlük yemekleri genellikle ‘ekmek ve bira’

Mısır toplumundaki ekonomik düzen bizimkinden çok farklıydı. Para icat edilmediği için Antik Mısırlılar yiyecek ve içecek için çalışıyorlardı, çalışma ve dinlenme günleri yoktu, her gün çalışıyorlardı. Çalışma, doğanın ve mevsimlerin gerektirdiği koşullardaydı. Kazandıkları yiyecekler ise balık ya da hayvansal olmayan gıdalardı. Et pahalı olduğu için çoğu işçi et yiyemezdi.

Günlük yemekleri genellikle ‘ekmek ve bira’ydı. Çok bira içmelerinin sebebi ise temiz su bulunmayışıydı.

Antik Mısır’da tıp ve din de iç içeydi. Hekimler daha çok rahiplerin arasından çıkıyordu. “İnsanlar tapınaklarda şifa aradı, tapınaklarda tıp, teoloji ve büyünün bir kombinasyonuyla tedavi edildi.” Tedavilerde çok çeşitli hayvansal ürünler kullanılıyordu. “Kara bir eşeğin testisleri, erkek çocuk doğurmuş bir kadının sütü ve kedi dışkısı” gibi alışılmadık malzemeler vardı. “Eğer bir hastada katarakt varsa balla karıştırılmış kaplumbağa beyni bir büyü okunduktan sonra gözlere sürülmüştür.” Hurafe, büyü ve tıp iç içe geçmişti.

‘Antik Mısır’da Günlük Hayat’, sıradan insanların günlük hayatları, çalışma ve eğlence alışkanlıkları, beslenmeleri, giyimleri ve dini rutinleri de dahil olmak üzere Antik Mısır uygarlığına dair oldukça detaylı bir çalışma. Eğlenceli ve akıcı anlatımıyla, şaşırtıcı bilgilerle dolu bu kitabı, Antik Mısır hayatının gizemli kalmış yönlerini öğrenmek isteyenlere tavsiye ederim.