Katrin Rönicke'nin 'Bir Özgürleşme Kılavuzu' feminizmle ilk kez tanışacak olanlar ya da kendini sıkışmış hissedenler için müthiş bir kaynak. Rönicke, önde kendi hikayesini anlatırken arkada analitik bir okuma imkanı sunuyor.
CEMRAN ÖDER –
[email protected]
“Küçüldün, küçücük kaldın farkına bile varamadın. Oysa ne daha çok çalışmak, ne kurduğun ilişkiler içindeki boşluğu dolduramadı. O boşluk büyüdükçe büyüdü. İşte tam da burada farkına varılması gereken bunun toplumsal bir mesele olduğu ve kolektif dayanışma olmadan çözülemeyeceği gerçeğidir. Feminizim tam da bu sebeple ‘herkes içindir’.”
2000’lerin başından beri feminizmin, kadın çalışmaları başlığı altında akademiyle kurumsal bağı kurulduğundan beri çok önemli kitaplar yayınlanıyor, küresel literatürse neredeyse eş zamanlı Türkçeye çevriliyor. Bu denli yayın çeşitliliğinin kadın hareketinin Türkiye’deki dinamizmine borçlu olduğunu düşünüyorum. Tabii küresel yayıncılık dünyasının feminizme ve toplumsal cinsiyet çalışmalarına olan ilgisinin de bunda göz ardı edilemez payı var. Ülkemiz yayıncılığının nadide feminist yayınevi Güldünya Yayınları bu alanı çiçeklendirmeye, beslemeye devam ediyor. Yakın zamanda Ayşe Özgün Altıparmak’ın özenli çevirisiyle Katrin Rönicke’nin yazdığı ‘Bir Özgürleşme Kılavuzu’ yayımlandı.
Feminizmle ilk karşılaştığım andan itibaren hissiyatım herkesin ihtiyacı olan şeyi bulduğum duygusuydu. Sanki herkes feminist olsa dünyadaki sorunların çoğu çözülmüş olacaktı, ki bunu en basit haliyle en doğrudan ifade eden bell hooks’tur: ‘feminizm herkes içindir’… Büyük ölçüde bu tezimin hala arkasındayım. Yaşamın her alanında eşitliği kurmadan gelecek kuramayız, birbirimizi güçlendirmeden, dayanışma olmadan yolumuza devam edemeyiz.
Katrin Rönicke’nin tüm kitap boyunca hassasiyetle üzerinde durduğu nokta: Zorbalığa, adaletsizliğe karşı cesareti, umudu ve daha önemlisi dayanışmayı kurmalıyız. Yazara göre liberalizmin dayattığı ‘bireysel’ sorumluluk insanları yalnızlaştırdı. Sistemin karşısında her türlü kırılganlık ve yenilginin, bireysel olduğu sanrısı oluşturuldu. Ne iş yerindeki arkadaşını umursadın ne de başına gelmediğinde mobbing, taciz, her türlü zorbalık seni ilgilendirdi.
Bu sadece zayıf olanların sorunu dediler, sen de müthiş inançlı çıktın, sustun. Elinden tutup yukarı kaldırmak yerine, basıp yürüdün. Bunu tercih etmeyenlerin veya gidenlerin bıraktıkları yerleri doldurmayı küçük zaferler saydın. Küçüldün, küçücük kaldın farkına bile varamadın. Oysa ne daha çok çalışmak, ne kurduğun ilişkiler içindeki boşluğu dolduramadı. O boşluk büyüdükçe büyüdü. İşte tam da burada farkına varılması gereken bunun toplumsal bir mesele olduğu ve kolektif dayanışma olmadan çözülemeyeceği gerçeğidir. Feminizim tam da bu sebeple ‘herkes içindir’.
Katrin Rönicke’nin müthiş bir deneyim aktarımıyla harmanladığı teorik çalışması ‘Bir Özgürleşme Kılavuzu’ feminizmin neden herkes için olduğunu açıklıyor. Kendi gerçeğinden yola çıkan yazar, çocukluktan yetişkinliğe kendi büyüme yolculuğunda yaşadığı sorunların toplumsal bağlamını kuruyor. Özellikle en etkilendiğim bölümlerden biri ergenlik döneminde bir kız çocuğunun kendi bedeniyle kurduğu ilişkinin ne kadar zorlu olduğunu hatırlamaktı.
Son yıllarda estetize edilen ‘zayıflık/incelik’ algısı nedeniyle anokreksiyanın ergenlik çağındaki çocuklar arasında yaygınlaşması, kozmetik sektörünün hedef aldığı çocukların kendi ciltlerinden utanır hale gelmesi, dayatılan güzellik klişelerine sıkışıp kalmaları, sürekli alışveriş çılgınlığı altında ezilmeleri, akranlarından farklı oldukları anda dışlanmaları, iflah olmaz mutsuzlukları ve özgüvenlerinin yerle bir olduğu cinsel deneyimleri… Dahası tüm bu girdap içinde dönüp dururken tamamen yalnız olduklarını hissederek kendilerini iletişime kapamaları.
Tüm bunlar baş edilemez sorunlar yumağına dönüşüyor önce kendileri, sonra aileleri için. Oysa, en çok ihtiyaç duydukları dönemde feminizmle yolları kesiştiğinde önce toplumsal yargılardan, akran zorbalığından uzaklaşarak kendi bedenleriyle ilişki kurabilecekleri bir bilince ulaşıyorlar. Rönicke kendi deneyimi üzerinden okuruna bu ilişkiyi kurabilmenin imkanlarını aktarıyor. Sayfalar ilerledikçe büyüyen Katrin’in kendiyle, ailesiyle, kariyeriyle, siyasetle yaşadıklarını aktarırken okuruna ‘yalnız değilsin’ mesajını veriyor. Yazar, aslında okuruna tam da ihtiyacı olan ‘bir özgürleşme kılavuzu’ sunuyor.
Kitap boyunca Katrin Rönicke, feminizmin temel argümanlarından biri olan ‘özel olan politiktir’ şiarını açıklıyor. Kadınların çocukluktan beri yaşadığı kendine özel ve mahrem bildiği her alanın aslında nasıl toplumsal olarak işlendiğini açık ediyor. Çift katmanlı bir üslupla önde kendi hikayesini anlatırken arkada analitik bir okuma yapma imkanı sunuyor okuruna.
Kitap, feminizmle ilk kez tanışacak okurlar için müthiş bir kaynak olduğu gibi aynı zamanda kendini sıkışmış hisseden ebeveynler için de çocuklarına ve kendilerine ulaşabilecekleri yol gösterici dahası ilham verici bir kılavuz.
Bir Özgürleşme Kılavuzu
Katrin Rönicke
Çeviren: Ayşe Özgün Altıparmak
Güldünya Yayınları, 2024
267 sayfa.