Boza – İki Şehrin Narası: 1800’lerin tarihi yarımadasında aksiyon dolu macera

CANER ALMAZ

Osmanlı’nın son yüzyıllarını anlatan metinlerden gördüğümüz, hem devlet yönetiminin zamana yeterince hızlı ayak uyduramaması nedeniyle sınır dışında sorunlar yaşadığı hem de toplumsal yapısı içerisinde baş gösteren ayaklanmalar, isyanlar ve artan suç oranlarıyla mücadele edemediği ve devletin hızla çözülmeye başladığıdır. Gerek askeri gerek ekonomik gerekse toplumsal olarak bu çözülme büyük bir imparatorluğun yıkılmasına kadar devam etmiştir.
Toplum içerisindeki bu asayiş olaylarının engellenmesinde emniyet teşkilatı yetersiz kalınca da yerel kahramanlar olan mahalle kabadayıları, külhanbeyleri, bıçkın delikanlılar huzuru ve adaleti kendi imkanlarıyla sağlamaya çalışmışlar. Anlatılan hikâyeler, devredilen anılar o günlerde yaşanan şeyleri bugünlere az da olsa taşmış, gerek edebiyat gerek sinemada bu konular sıklıkla işlenmiş.

Heyecanlı, aksiyon dolu ve devamını merak ettiren bir hikâye

Erdem Semiz’in yazdığı ve Fırat Soydan’ın resimlediği ‘Boza – İki Şehrin Narası’, 1800’lü yıllarda tarihi yarımadada geçen ve karakterlerinin çeteciler ve her türlü suçluyla mücadele ettiği aksiyonlu, heyecanlı bir çizgi roman serisinin ilk kitabı. Biraz önce değindiğimiz ve devletin kurumlarının yetişemediği bu asayiş olaylarına müdahale eden bu beş kişilik bir cengaver grubunun, artan olaylara kendi imkanlarıyla müdahalesi ve halkın huzuru için çabalarını heyecanlı, aksiyon dolu ve devamını merak ettiren bir hikâye okuyoruz.

Çakır, Üsküdar Sedir Yokuşu Mahallesi’nde; İpsiz, Sığla sahilinde; Tıfıl, Karaçam Mahallesi’nde; Arif ve Hacı Bey de Diş Budak’ta kendilerince denk geldikleri çetecilerle mücadele ederler. Hikâyede Derdest Gecesi olarak anılan o gece, ters giden bir şeyler vardır. Her biri çetecilerle mücadelelerinden sonra yakalanırlar ve nezarete atılırlar. Suçlularla mücadele ederlerken neden böyle bir şey yaşadıklarını anlamazlarken karakolun en üst rütbeli subayı Subaşı Gürgen onları odasına aldırır ve aklındaki plandan bahseder. Ekibinin sayısı bu çetecilerle, düzenbazlarla, soyguncularla, hırsızlarla, bölücülerle ve türlü çeşit çapulcuyla mücadele etmeye yetmiyordur. Topladığı bu beş kahramanı uzunca süredir izletmektedir ve kendi mahallerindeki çabalarını takdir etmektedir. Onlardan istediği bir ekip oluşturmaları, boza satışı paravanı altında da yarımadada huzur bırakmayan düzenbazları defetmeleridir.

Kahramanlarımız bu fikri severler ve kabul ederler. Kısa sürede boza dükkanı açılır. Ahali Hacı Bey’in bu cesaretinden ötürü hem şaşkındır hem de umut dolar. Çünkü namusuyla iş yapan esnaflar dükkanlarını korkudan teker teker kapatmakta, ahali de hava karardıktan sonra dışarıya adım atmaya korkmaktadır. İlk gecelerinden itibaren çalışmaya başlarlar ve boza satışları iyi gider. Hem bozalar satılır hem de üç kağıtçılara darbeler indirilir. Pek tabii ki bu durum birilerin de hoşuna gitmeyecektir ve bu ekip için, ekibi dağıtmak için bir plan yapacaklardır.

Serinin ilk kitabında her biri birbirinden farklı kahramanlarımızla tanışırken İstanbul’un geçmişine ve tarihi yarımadaya da göz atma imkanı buluyoruz. Geçmişten esintilerin sayfalardan taştığı her çizimin özenle hazırlandığı bir görsel hikâyeyi keyifle okuyoruz.

‘Boza – İki Şehrin Narası’, devamının merakla bekletecek hem eğlenceli hem de aksiyonlu bir iş olacağa benziyor. Aynı zamanda Erdem Semiz ve Fırat Soydan’ın giriş kısmında hikâyenin hikâyesini anlattıkları küçük bölümlerde animasyon ve film versiyonlarının da olacağını duyduğumuz bu çalışmanın çizgi roman severlerin oldukça ilgisini çekeceğini düşünüyorum.