Buzulmelek: Mahmut Temizyürek’in cesaretli, güleryüzlü, başına buyruk halleri

7 Temmuz 2024
Bu haber 2 ay önce yayınlandı

Mahmut Temizyürek’in şiiri benim de yazmaya çalıştığım gibi hafif ‘Dalgacı Mahmut’ şiiridir, güleryüzlüdür; sıkıştığı yerde dalgaya vurur! Yeni kitabı 'Buzulmelek'in hem cesaretinden, hem de başına buyrukluğundan ziyadesiyle feyz aldım.

Mahmut Temizyürek

Yeni şiir kitabını okurken bir ‘kabile şairi’ olduğunu düşündüm Mahmut Temizyürek’in. Kabile, aşiretten büyüktür, bir ülkeden de, çünkü zamanla üyeleri dağılmış olur, ama o ateşi körükleyen, ruhunu canlı tutan, değerlerini çeşitli vesilelerle duyuran biri/leri vardır ve dönüp geldiğinde ocağın sönmediğini görürsün.
‘Buzulmelek’ de (Everest, 2024) kabileden ve şairi Temizyürek’in yeni yayımladığı kitap. Az yazdığı için eskimeyen, hep yeni bir şiir. Bu cümleyi yazdım, elbette olumlu bir cümle ama ne dediğimi de pek anlayamadım, siz bir bakın! Anlam da hepimizin vazifesi değil mi, ne kadar çok anlarsak o kadar iyi!

Böylece iki kavramımız oldu, kabile şairi ve anlam. Temizyürek yazıda ve şiirde çaktırmadan ders yapanlardan. Dersini iyi çalıştığı ve çalışmanın da paylaşmak olduğunu bilmenin geleneği, görgüsü, edebi var onda. Bunlar onun karşılıklı olarak, devrimci bir eleştirel tutum içinde ve gereği olarak, yazısı, şiiri ile yaşamı arasında sürekli biçimde birbirini yoklamanın, dikkat etmenin, onarmanın, yenileme ve yenilenmenin doğal hali diyelim, hatta doğası.
Şimdi ‘Buzulmelek’i de sevip, hakkında yazmaya çalıştığım gibi, ‘Aşk Nerde Görsem Tanırım Onu’ kitabıyla da bir kez daha sevdiğim Hüseyin Ferhad’ın yazısıyla şiiri arasındaki yakınlık, nerdeyse ikizlik diyeyim, şiir anlayışları, bakışları aynı olmayabilir, şart da değil, Mahmut Temizyürek’in de yazısı ve şiiri arasında da var.
Kaynaklı şiir yazdıklarından olabilir, ki bunun da Ece’si Ayhan’dır, hep biliriz.

O nasıl ‘tarihsel’ bir şiir yazıyorsa ve kaynakları da Bizans’tan, Osmanlı’dan, İttihat ve Terakki’den, Tanzimat ve Cumhuriyet’tense, Hüseyin Ferhad’ın da Anadolu, Arap Yarımadası, Mezopotamya, Uzak Asya ve onun kamları, ozanları, şamanları, dengbejleri, abdallarıysa, Temizyürek’in kaynakları da o tarihsel hat içinde çizgiyi bozanlar, bizzat tarihsel hat kavramını darmaduman eden, sözgelimi adından beklenmeyecek bir kalkışma başlatan Kalender Çelebi ve evveleski yoldaşlarıdır, ki Orhan Alkaya ile de bunun bilhassa sınıraşırı adları ve devrimlerinin serüvenini içeren bir şiir yoldaşlığı kendiliğinden kurulacaktır.

Alkaya’nın şiiri romantik bir şiirdir, devrimci romantizm hiç bırakmaz o şiiri. Mahmut Temizyürek’in şiiriyse, benim de yazmaya çalıştığım, tabii adını da içeren sıfatla hafif ‘Dalgacı Mahmut’ şiiridir. Sıkıştığı, çözemediği, ilerletemediği yerde bırakır ya da başka bir kanala geçer, olmadı dalgaya vurur! Yazısı da güleryüzlüdür, kuşkusuz yazdığı şairler ve yazarların gülyüzlü şiir ve yazılarının da payı vardır bunda ama, özellikle de şair kadınlar için yazdıklarından söz ediyorum, onu kıvamlı bir dengede tutar. Orda tuttuğu kalem gelir şiirde bırakır kendini, özgürleşir, bayrak açar, şairini bile dinlemez çoğu yerde ve kez! Onun şiirini hem neşeli hem üzgün böylece özgün kılan yönlerinden biri budur. Eleştiriye özeleştiriden başlama halini de unutmuyorum bunları yazarken. Hatta ikisinin içiçe girmiş hali. Öyleyse yazısında getirip bıraktığı yerden alır sözü şiir bile denilebilir bazı örneklerde. Devrimci bir toplantıdan çıkıp anarşist donuna girmek gibi!

Devrimci bir poetika nasıl bir şeydir ve o şiir nasıl yazılır diye bir konuşma yapmak için birebir örnektir bu şiir, tabii karnaval duygusunu da hiç unutmamak koşuluyla. Her zaman pratik poetiği belirleyecek değil ya canım, biraz da poetik pratiği belirlesin diye bile okumak mümkün! Ben kendi adıma güzün yayımlayacağım ve hayli şiirini yazmış olduğum ‘Cömert Gül’ kitabımın öncesinde, adı her ne kadar soğuk bir izlenim veriyorsa da, Mahmut’un ve şiirinin sıcaklığı uzaktan bile anlaşılır, ‘Buzulmelek’ kitabının hem cesaretinden, hem başına buyrukluğundan hem de her şey şiir olabilir anlayışının bu denli kıssalı hisseli bol örnekli oluşundan ziyadesiyle feyz aldım.

‘Kozmos Dersleri’ şiirindeki yücelikle ‘Akıl Dönmesi’ şiirindeki güncelliği buluşturan ve ironi de demeyeceğim, adeta içten gelen, hatta bu şiirin yazılma sebebi bile sayılabilir bir eda, tavır, söyleyiş var ki, şair öznenin bu denli şiirinin içinde olup da hiç fiyaka yapmadan yazdığı pek alışık olduğumuz hallerden değildir. Şairdir, fiyaka yapsa yeridir der geçeriz!

Aynı fiyakasızlık halk şiiri örneklerinde de var, ‘Ağıt’ta ve çağa dair yazdığı ne varsa onlarda, ‘Neomuhafızlar’, ‘Protez Tiranlar’da. Marksist olmakla bile övünmeyen bir şair ne yapmış oluyor peki bu durumda? Cem kurmuş oluyor ki ‘Buzulmelek’ de bir bakıma cem yürütme eylemi sayılır. Karnavalesk olan, “cemi cümle bir sofrada” toplanan ve hem birbirleriyle hem yeryüzüyle hem gökyüzüyle ve insan dışındaki canlarla da muhabbet kuran kurulan bir şölendir çünkü cem, birinin vaktiyle kötülemek için fakat pek güzel ifade ettiği gibi ‘cem evi cümbüş evi’dir, Mahmut’un kitabı da o cem evidir işte. Dedesi de, aşığı da, zakiri, bekçisi, gözcüsü, talibi de hep aynı kişi sanıyorsanız yanılırsınız! Mahmut da şiiri hem kendi adına hem de başkaları yerine yazan bir şiir geleneğinden geliyor ve ‘Buzulmelek’deki çoğulculuk duygusu da bunun hakkıyla yapıldığını, yazıldığını gösteriyor.
Mahmut Temizyürek, az da yazsa çoğa sayılan bir ‘çoğul şair’.

Buzulmelek
Mahmut Temizyürek
Everest Yayınları, 2024
şiir, 88 sayfa.

Babil Cazcıları
Mahmut Temizyürek
Everest Yayınları, 2012
şiir, 301 sayfa.

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.