Sufilikle ilgili araştırmalarıyla tanınan Haşim Şahin’in 'Dervişler, Fakihler, Gaziler', Selçuklu dönemine de uzanarak Osmanlı’nın ilk yüzyılında iktidar-sufi ilişkilerini inceliyor. Tarikat fenomeni kavramak isteyenler için doyurucu bir çalışma.

Osmanlı sufîliği hakkındaki araştırmalarıyla tanınan Haşim Şahin’in imzasını taşıyan ‘Dervişler, Fakihler, Gaziler – Erken Osmanlı Döneminde Dinî Zümreler (1300-1400)’, siyasette kazandığı ağırlığı toplumsal alana genişletip nihayet diziler vasıtasıyla popüler kültür kıyılarına vuran tarikat fenomeni kavramak isteyenler için doyurucu bir çalışma. Beşinci baskısını yapan kitap, Selçuklu dönemine de uzanarak Osmanlı’nın ilk yüzyılında iktidar-sufî ilişkilerini inceliyor.
Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemine dair yazılı kaynakların epey sınırlı ve bilimsel açıdan tartışmalı oluşu ve yeni kaynakların nadir inkişafı, tarihçileri eldeki malzemeyi değerlendirmenin yeni yollarını bulmaya mecbur eder. Türk tarihçiliğinde Halil İnalcık’ın başını çektiği ekol; menkıbe, efsane, rivayet vb. anlatıları belli bir metodoloji dahilinde değerlendirmek ve kaynaklarla uyuştuğu noktaları tespit üzerinden bilhassa Osmanlı’nın kuruluş dönemi üzerindeki gizem perdesini aralamaya uğraşır.
Haşim Şahin’in çalışması da bu disiplini takip edip ermişlerin yaşamı, mucizeleri ve öğretisine dair ‘velayetname’, ‘menâkıbnâme’ vb. metinleri tetkikli biçimde inceleyerek tarihi malzemeye dahil ediyor.
İslam Ansiklopedisi’nde bu kitaba ismini veren ‘Erken Osmanlı Döneminde Dinî Zümreler’ üzerine pek çok maddeye imza atmış Haşim Kılıç, yıllara yayılmış araştırmaları neticesinde elde ettiği birikimi bu çalışmasında belli bir sistematik çerçevesinde önümüze sunuyor. Kitap beşinci baskıya ulaşarak şimdiden kayda değer bir ilgi görmüş vaziyette.
‘Dervişler, Fakihler, Gaziler’, Osmanlı’nın kurucu dinamiklerinde dini zümrelerin ve özellikle derviş, fakih ve gazilerin farklı rollerini ve yeni şekillenen sistemdeki hayati pozisyonlarını incelerken, dönemin öne çıkan şahsiyetlerini listeleyip toplum, devlet ve din anlayışı üzerindeki tesirlerini araştırıyor. Şeyh Edebalı, Geyikli Baba, Kumral Abdal, Otman Baba, Abdal Musa, Emir Sultan Somuncu Baba gibi isimlerin pek çoğu, Horasan başta olmak üzere Doğu kökenli, konar göçer hayatın şartlarına hakim ve Anadolu’ya akın eden yoğun Türkmen grupların ihtiyaçlarını anlayacak bir gelenekten besleniyorlar. Hemen hepsinin ortak özelliği kurumsallaşmış Sunni geleneğin çok uzağında heterodoks sufi inanç anlayışını benimseyip yaygınlaştırmaları.
Doğu’dan göç eden Oğuz Türkmenlerinin beraberinde getirdiği bazı kadim gelenek ve inancın ‘uç’taki bu karışık bölgenin kendine özgü şartlarıyla yoğrulmuş Müslümanlıkla değiştiği bir dönem bu. Otman Baba’nın Balkan dağlarında ejderha boğmasından tutun da Orhan Gazi’nin “Meyhordur deyü iki yük arakı ve iki yük şarap” hediye göndermesine kadar bu eserde yer alan birçok renkli hikaye günümüzün katı sunni Müslümanlık anlayışına meydan okur nitelikte.
Üstelik bu durum yalnızca dervişlerle sınırlı değil, İznik’teki ilk Osmanlı medresesinin kuruluşundan Fatih Sultan Mehmet devri ortalarına değin İbnü’l Arabi merkezli vahdet-i vücut sisteminin dönemin eğitimine hakim olduğunun da altını çizmeli.
Dini zümrelerin iktidarla ilişkisi ve Osmanlı ailesinin meşruiyet ihtiyacına nasıl derman oldukları da kitabın tartıştığı konular arasında. Bilhassa kuruluş efsanesinin başrolünde yer alan Şeyh Edebalı’nın tekkesinin Ertuğrul Bey’in aşireti ile bölgeye gelmesinden çok önce kurulduğunun altını çiziyor yazar.
Osmanlı Beyliği’nin kuruluş döneminde uç coğrafyasındaki dini hareketliliğin dinamiklerini inceleyen Haşim Şahin, kitabın ilk iki bölümünde ele aldığı devrin ve coğrafyanın şartlarını ve öne çıkan şahsiyetleri listeledikten sonra, çalışmanın ilgi çekici üçüncü bölümünde dini zümrelerin işlevi ve toplumsal hayata etkileri üzerine yoğunlaşıyor.
İmamlar, hatipler, müezzinler, müftüler ve kadılar, müderrisler, seyyit ve şerifler ile dervişler, Osmanlı beyliğinin hızlı yükselişine katkıda bulunurken birçok inancı buluşturan Anadolu arazisinin sosyal dokusuna da eşsiz biçimde tesir ediyorlar. Beyliğin kuruluş döneminden itibaren teşkilatlanmada etkin bir rol üstlenen tekkeler, kültürel canlılığın merkezi ve kamusal toplanma alanları olmanın yanı sıra; yoksul, kimsesiz, yolda kalmış kişileri sorgusuz sualsiz misafir etmek gibi uygulamalarla da sosyal dayanışmanın merkezi hüviyetinde.
Haşim Şahin, ‘Dervişler, Fakihler, Gaziler’de Osmanlı tarihinin çok çalışılan ve tartışılan, lakin halen bazı gizlerini ele vermemiş kuruluş dönemine dair araştırmalara önemli bir katkı sunmasının yanı sıra, işlev ve rolleri çerçevesinde değerlendirdiği dini zümrelerin Osmanlı ve Anadolu toplumunu şekillendirmedeki etkisini de gözler önüne seriyor.
Dervişler, Fakihler, Gaziler –
Erken Osmanlı Döneminde Dinî Zümreler (1300-1400)
Haşim Şahin
Yapı Kredi Yayınları, 2023 (5. baskı)
tarih, 344 sayfa.
