Doğuştan gazeteci Ahmet Emin Yalman’ın aşırı ilginç öyküsü ve Osmanlı’nın çalkantılı yılları

7 Temmuz 2024
Bu haber 2 ay önce yayınlandı

Ahmet Emin Yalman’ın 'Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim - Cilt I: 1888-1918'de çok ilginç ve önemli bir gazeteciyi yakından tanırken onun akıcı anlatımıyla tarihimizin önemli olaylarının da ayrıntılarına iniyoruz. İlgi ve merakla okunuyor.

Ahmet Emin Yalman

Ahmet Emin Yalman’ın ‘Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim – Cilt I: 1888-1918’i (İş Bankası Kültür Yayınları) okurken düşündüm ‘doğuştan gazeteci’ diye. Yalman’ın hayatı adeta gazetecilik için belirlenmiş. Bu kitap, Yalman’ın 1888’den 1970’e dek anılarını içeren kitabının ilk cildi. İyi bir editörlük çalışmasıyla, görsel açıdan zenginleştirerek yeni baskı yayına hazırlanmış. Yalman bu ciltte çocukluk yıllarından Mondros Mütarekesi’ne kadarki dönemi anlatıyor.

Ahmet Emin Yalman, tarihsel açıdan çok çalkantılı bir dönemde doğmuş. Osmanlı’nın son yıllarının, Millî Mücadele’nin, Cumhuriyetin kuruluşunun şahidi olmuş.

Babası Atatürk’ün öğretmeni Osman Tevfik Bey

Ahmet Emin Yalman 14 Mayıs 1888’de Selanik’te doğmuş. Babası, Askeri Rüştiye’de Atatürk’ün öğretmenliğini yapan Osman Tevfik Bey. Ahmet Emin, ilk öğrenimine 1894’te Selanik’te Şeyh Maruf Efendi’nin özel okulunda başlamış, Feyz-i Sıbyan’da tamamlamış. 1901’de Selanik Askeri Rüştiyesi’ne kaydolmuş. Mezuniyetine iki ay kala okuldan ayrılmış ve Selanik Alman Mektebi’ne yazılmış. 1903’te ailecek İstanbul’a göç etmişler. Öğrenimini Beyoğlu Alman Mektebi’nde tamamlamış. Daha o yıllarda yazmaya, gazeteciliğe merakı varmış.
1907’de mezun olunca Yıldız Sarayı Tercüme Odası’nda memuriyete başlarken Mihran Efendi’nin Sabah gazetesinde muhabir ve İngilizce çevirmen olarak görev almış. Gazeteciliğe Yeni Gazete’de devam etmiş. Tercüme işleri için girdiği Yeni Gazete’de bir yıl geçmeden her gün baş yazıyı, ayrıca da haftada birkaç kez Yeni Gazete imzalı ikinci makaleyi yazmaya başlamış. Gazetecilik ve memurluğu birlikte sürdürürken Hukuk Mektebi’nde yüksek eğitimine başlamış.

İngilizce bildiği için Meclis-i Ayan’da çeviri yapmakla görevlendirilmiş. Aynı zamanda Viyana’da çıkan Neue Freie Presse gazetesine haberler yazıyor, Berlin’de çıkan Vossische Zeitung’a yazılar gönderiyor, Haftalık Servet-i Fünun dergisine de tercümeler yapıyormuş. İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye olması da bu yıllara rastlıyor.

Çok önemli siyasi gelişmelere gazeteci bakışı

Kişisel olarak bu kadar hareketli bir yaşamı varken, işten işe koşarken dünya da ülke de önemli değişimler yaşamaktadır. Ahmet Emin Yalman gazeteciliğe odaklı olarak yaşam öyküsünü kaleme alırken mesleği gereği yakından şahit olduğu bu siyasi değişimleri de anlatıyor.

Osmanlı art arda kaybettiği savaşlarla parçalanıp küçülür, düşman İstanbul yakınlarına kadar gelirken İkinci Meşrutiyet’in ilanı, 31 Mart Vakası, İttihat Terakki’nin kurulup iktidarı alması, II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesi, Trablusgarp ve Balkan savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Mondros Mütarekesi gibi önemli siyasi değişiklikler de yaşanıyor. Yalman bu gelişmeleri de bir tanık bakışıyla ayrıntılı olarak anlatıyor.

Amerika’da Columbia’ya gönderilen ilk burslu öğrencilerden

Ahmet Emin Yalman’ın yaşamında yurtdışı seyahatleri önemli yer kaplıyor. Bu seyahatleri ayrıntılı olarak anlatmayı seviyor. Zaten bazıları gazetelerde tefrika olmakla kalmamış, sonradan kitaplaşmış. Bunlardan ilki 1910’da İtalya devletinin daveti ile düzenlenen ve 150 kişilik Türk grubunun katıldığı İtalya seyahatidir. Ertesi yıl, 1911’de Maarif Nezareti’nce açılan sınavı kazanarak Amerika’ya gönderilen ilk burslu öğrencilerden oluyor. Columbia Üniversitesi’nde sosyoloji, tarih ve iktisat eğitimi görürken üniversite bünyesinde açılan Pulitzer Gazetecilik Okulu’nun ilk öğrencilerinden oluyor. Okul müdürü ile kurduğu yakınlık sayesinde Amerikan gazetelerinde kısa süreli stajlar yapıyor ve gazetelere yazılar yazıyor. Yeni Gazete ve İkdam’da da ‘Amerika Mektupları’ yayımlanıyor. Bazı Alman gazetelerine de yazılar yolluyor. İngilizce kaleme aldığı doktora tezi ‘Modern Türkiye’nin Gelişim Sürecinde Basın 1831-1913’ (Çeviren: Birgen Keşoğlu, İş Bankası Kültür Yayınları) adıyla daha sonra kitaplaşıyor.

Mustafa Kemal ile tanışıp sohbet edince

ABD’de kalama olanağı olmasına rağmen 1914’te İstanbul’a dönüyor ve kendisini ABD’de okutan devlete olan borcunu öğretmen olarak ödemeye karar veriyor. Darülfünun’da Ziya Gökalp’in öğretmen yardımcılığına atanıyor. Mülkiye Mektebi’nde istatistik dersleri vermeye başlıyor. İyi bir akademisyen olabilir ama gazetecilik kanındadır, dediğim gibi doğuştan gazetecidir. İlk fırsatta gazeteciliğe de başlıyor. Tanin gazetesinin yazı işleri müdürlüğü teklifini kabul ediyor. Öğretmenlikle birlikte gazeteciliği sürdürmeye çalışıyor. Zaten hep ABD ya da Almanya’daki gazetelerle ilişkisi var ve onlara yazmayı sürdürüyor.

1915’te savaş muhabiri olarak Almanya’ya davet ediliyor. Cepheleri dolaşıyor. İzleyen yılarda da savaşı izlemek için Almanya’ya davet edilecektir. Bu seyahatlerden birinden dönerken trende Veliaht Vahdettin ile yaptığı Almanya gezisinden dönen Mustafa Kemal ile tanışıp sohbet etme olanağı bulmuş. Mustafa Kemal’in savaşın kaybedildiği yönündeki görüşleri Almanya taraftarı Yalman’ı etkileyecektir.

29 yaşında gazete patronu oluyor

1917’de, henüz 29 yaşındayken gazete patronu oluyor. Asım Us’la birlikte Vakit gazetesini kuruyorlar. Gazetenin başyazarlığını da yapıyor. 1918’de I. Dünya Savaşı’nın yenilgi ile sonuçlanmasından sonra eskiden desteklediği İttihat Terakki yönetimine sert eleştiriler yöneltip ülkede yapılan yolsuzlukları yazınca gazete büyük ilgi görüyor. Mondros Mütarekesi sonrasında yabancı devletlerin ülkeyi işgaline karşı çıkıp Anadolu’daki Milli Mücadele’ye destek veriyor. ABD politikalarını savunan Wilson Prensipleri Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer alıyor. Ülke için kurtuluş yolunun ABD Mandası olduğunu savunuyor. Kuşkusuz bunda İstanbul’a döndükten sonra da ilişkisini sürdürdüğü Amerikan çevrelerinin etkisi var. Tabii Yalman’ın önce Prens Sabahattin Bey’den esinlenen ademi merkeziyetçilik daha sonra ABD’de görüp yaşadıklarından kaynaklanan liberal bakış açısı da belirleyici oluyor. Özel girişimciliği, ülkenin kalkınması için yabancı sermayenin gerekliliğini savunmuş. ‘Tek millet’i savunan Türkçülük görüşlerine karşı, farklı kimliklerin bir arada yaşayabileceği, ABD benzeri ‘Osmanlı Vatandaşlığı’ tezini ileri sürmüş.

Taraf olsa da objektif gazetecilikten yanadır

Ahmet Emin Yalman, zaman zaman siyasi olarak taraf olsa da objektif gazetecilikten yanadır ve taraftar olduğu siyasi görüşlerin yanlışlarını eleştirmekten geri durmaz. İttihat Terakki’den sonra iktidara gelen Hürriyet ve İtilaf Partisi’ni de başta desteklerken sonra yanlışları görünce sert bir şekilde eleştirir. Bunun da sonucu 1919’da Kütahya’ya, 1920’de Malta Adası’na sürgüne gönderilmek olacaktır.
Ahmet Emin Yalman’ın ‘Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim – Cilt I: 1888-1918’i hem çok ilginç ve önemli bir gazeteciyi yakından tanımak hem de onun gözünden yakın tarihimizi anımsamak açısından faydalı bir eser. Yalman’ın akıcı anlatımıyla tarihimizin önemli olaylarının ayrıntılarına iniyoruz. İlgi ve merakla okudum. Diğer ciltleri de merakla bekliyorum.

Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim – Cilt I: 1888-1918
Ahmet Emin Yalman
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2024
anı, 472 sayfa.

 

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.