Düşmanı Yendik Nazime: Yunus Nadi’nin gözünden Türkiye’nin oluş süreci

21 Temmuz 2024
Bu haber 2 ay önce yayınlandı

Emine Uşaklıgil’in yayına hazırladığı 'Düşmanı Yendik Nazime: Yunus Nadi’den Eşine Mektuplar', Cumhuriyet’in başat aktörlerinden bir entelektüel, gazeteci ve politikacının gözünden Türkiye’nin oluş sürecini gösteriyor.

1914 yılında henüz Osmanlı İmparatorluğu yıkılmamıştı. 1934’e gelindiğinde ise Cumhuriyet, ‘on yılda çok büyük işler yapma’ iddiasıyla genç bir devlet kimliği taşıyordu. Bir Osmanlı entelektüeli, gazetecisi ve politikacısı olarak Yunus Nadi, yeni Cumhuriyet’in başat aktörleri arasına katılmakta gecikmedi. Bu sebepten bu 20 yıllık süreçte yazıya dökülen mektuplar, salt eşine sevgiyle bağlı bir erkeği değil onun gözünden Türkiye’nin oluş sürecini de gösterir. Her ne kadar Emine Uşaklıgil’in vurguladığı haliyle Yunus Nadi, “Anlattıkları ile kendisi arasına hep açık bir mesafe gösteriyor, ayrıntılı bir anlatımdan kaçınıyor, hiçbir şeyi kişiselleştirmiyor” olsa bile, sonuçta dile dökülen her durum bir yığın açık ve dolayımlı bilgiyi de bünyesinde toplumsallaştırmaktan geri durmuyordu. Dahası mektup o zamanların etkin ve özel bir iletişim vasıtası olarak insan ile insan arasındaki yaşama mesafesini de kısaltıyordu.

Bir Osmanlı beyefendisi ve Cumhuriyet idealisti olarak Yunus Nadi, eşine Nazimeciğim hitabıyla başlayıp, sıklıkla kendini onun ‘paşası’ olarak niteleyerek bitiriyordu. Efendi ile çocuk arasında gidip gelen ‘paşa’ sıfatı böylece özel ismin bütün ağırlığını gevşetmeye de yarıyor. Eşi yanında çocukları ile tek tek isim isim ilgilenen Nadi, aile büyüklerini es geçmiyor, para konularına giriyor, arada bir mini dedikodular sıkıştırıyor fakat kollayıcı ve koruyucu vasfını kilometrelerce öteden yaşatıyor hep.

Emine Uşaklıgil, mektupları dönem dönem sıralayarak Türkiye’de olup bitenlerle Nadi’nin yazdıkları arasındaki akışkanlığı ve organik bağı güçlendirmeye çalışıyor. Aileden birisi olarak, satır aralarındaki izlerin görülmesini kolaylaştırıyor.

İzmir, Ankara, Viyana, Berlin, Paris, Sırbistan, Bulgaristan, Yunus Nadi sürekli hareket halindedir ve sanki eşine mektup yazdıkça bu hareketlilik bir anlama bürünür. Elden, trenle, postayla fakat bir şekilde yola çıkarılır mektuplar. Karşılık alınca ise çocuklar gibi sevinir. Araya serpiştirilen fotoğraflarla kitap belgesel değeri kazanırken, bu oluş sürecindeki belirsizlikler de bütün canlılığıyla yankı bulur.

Ayrıca özel şifrelemelerle aile içi iletişime başka boyut kazandırılır. Yunus Nadi, ‘Abbas Efendi’ ismi yoluyla zor zamanın güvenliğini sağlamaya çalışır. Yer yer nasihatname yazar gibi gözükse de ‘yoksa senin aşk ve muhabbetin Nazimeciğim, benim hayayımın hakimidir’ demekten çekinmez. Hasılı, İstanbul’a gitmekte olan bir Fransız zabiti aracılığıyla bile eşine Ankara’dan mektup gönderme fırsatını kaçırmaz.

Milli Mücadele’nin zor zamanları, ailelerin Kayseri’ye gönderilmesi, gazetenin buraya taşınması, uzun yolculuklar ‘ümit iledir cihanda her hal’ mottosuyla çerçevelenir. Cumhuriyetin ilanı, devrimler, harf inkılabı, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınması, seyahatler, Ankara içi güç savaşları, çocukların evlilik süreçleri, Halit Ziya Uşaklıgil, Atatürk, İsmet İnönü (araları iyi değildir) ve diğer aktörler ‘sevgili yaşayış ortağım’ dediği Nazime hanım vesilesiyle adeta resmedilirler. Yunus Nadi uçuşan kuşları andıran eski el yazısıyla o iklimden bu toprağa göç edip durur.

 

Düşmanı Yendik Nazime: Yunus Nadi’den Eşine Mektuplar
Hazırlayan: Emine Uşaklıgil
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2024
440 sayfa.

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.