Göktuğ Canbaba’dan Gizemli Kara Kediler: Unutmayın ki canavarlar insanları anlatır

ECE YARAR

-‘Yarasa Çıkmazı’ adlı serinizin ikinci kitabı ‘Gizemli Kara Kediler’ geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Serinin ilki ‘Mumalevi Malikanesi’nde karanlıktan hiç hoşlanmayan ve asla cadı olmayı istemeyen Gredi’nin Bayan Mumalevi’nin malikânesinde yaşamasına ve cadılık eğitimi almasına tanık olmuştuk. Bu seride genç okurları farklı ve eğlenceli bir dünyaya sokuyorsunuz. Kitabı henüz okumamış olanlar için bizi nasıl bir dünya bekliyor bu seride?
-Bu seride beş cadı çırağının, beş farklı malikanede geçen gizemli, tılsımlı ve gotik hikayesini anlatacağım. Altıncı ve son kitapta ise Kayıpyüzlerpelerinlisi adlı büyük kötümüz ile karşılaşacağız. Ana kahramanlarımız olan beş çocuk ‘Yarasa Çıkmazı’ adlı odada Tılsımtozu şehrinin beş büyük cadısı tarafından cadı çırağı olarak seçilirler. İsimleri Ayferis Kandilsi, Solaris Mumalevi, Erfudus Kuzgunnefesi, Gramtum Mezaryosunu ve Kiethra Küllükadeh olan bu cadıların malikaneleri de isimleri kadar gariptir. Malikane yaşayanları da öyle tabii ki. Hayatlarında cadı görmemiş bu beş çocuğun bu malikanelerde geçen hikayeleri hem çok eğlenceli hem de bir o kadar gizemli ve karanlık. Bu seriyle birlikte dokuz üzeri yaş grubu çocukları gotik edebiyatla tanıştırıp onları çok ama çok eğlenecekleri bir maceraya çıkarmayı hedefliyorum.

-İlk kitapta Gredi ekseninde ilerleyen bir hikâye vardı. Serinin ikinci kitabında ise bu kez cadı çırağı Ayfin’in hikâyesi anlatılıyor. Ayfin nasıl biri? Bu karakter nasıl ortaya çıktı.
-İkinci kitabın kahramanı Ayfin, ilk kitabın çırağı Gredi’nin aksine karanlığa, bilmecelere; cadılara ait olan her şeye bayılıyor. Bu yüzden gittiği malikanedeki gizemlerin peşine düşüyor. Şansına ilk gecesinde Küllükadeh Malikanesi’nde zaman zaman ortaya çıkan gizemli canavara denk geliyor ve hemen düşüyor peşine. Sahile vurmuş, yaşamını, varlığını sorgulayan balina Yosunfikirler de bir o kadar araştırılmaya müsait geliyor kıza. Hal böyle olunca Ayfin bir değil birden fazla gizemin peşinde buluyor kendini.

-Çocuklarla yaptığınız buluşmalarda bu seriyle ilgili aldığınız sorular, yorumlar yazma sürecinizi etkiliyor mu?
-Motive ediyor tabii ki. Birlikte eğlendiğimizi, onlarla uzun bir yolculuğa çıktığımızı hissediyorum. Daha keyifli bir yazma süreci oluyor. Karakterleri, malikane yaşayanlarını en az benim kadar iyi tanıyorlar. Bazen benim unuttuğum detayları anlatıyorlar. Karakterleri derinlemesine analiz ediyorlar. Metni ne kadar içselleştirdiklerini görünce çok mutlu oluyorum.

-Seride mekân ve karakter isimleri çok eğlenceli ve ilgi çekici. Bu isimleri bulurken kullandığınız belli bir yöntem var mı?
-‘Gizemli Kara Kediler’de Yosunfikirler adlı bir balina var. Hayatı, varoluşunu, kimliklerini, personalarını, yani kendini sorgulayan bir balina. Bir okulda bir çocuğun Yosunfikirler üzerinden kendini, hayatını sorguladığına şahit olup çok şaşırmıştım. Değerli olanın ne olduğunu, hayattaki yerimizi konuşmuştuk uzun uzun. Bu sohbet çok çok mutlu etmişti beni. Unutmamalıyız ki canavarlar insanları, ruh hallerimizi anlatırlar. Gerçek hayatla derin bir bağ kurarlar.
İsimler diğer kitaplarımda da böyle. Ben karakter yaratmayı, onlara değişik isimler koymayı çok seven bir yazarım. ‘Valizdeki Kedi’de Mösyö Şişgöbek, Boyalıpati, ‘Hayaller Tarlası’na Davet’te Konuşansamanbeyefendi, Sufle Şövalyesi, ‘Arayış Ormanı’nda Kral Kambur, Kül Büyücüleri gibi birçok karakter var böyle. İsimler çocuğun hayal dünyasını şekillendiren çok önemli detaylar. Böyle isimlerle zihinlerinde onları betimlemeleri, ete kemiğe büründürmeleri, şaşırmaları, kahkaha atmaları beni heyecanlandırıyor. Bunun için bir yöntemim yok, ben de eğlenmeyi, değişik şeyler denemeyi seviyorum sadece.

-Kitapta Ege Karadayı’nın gotik illüstrasyonları dikkat çekiyor. Çizer ile nasıl bir çalışma süreci geçiriyorsunuz?
-İyi ki Ege ile tanışmışım. Çok iyi bir çalışma süreci geçiriyoruz. Hikayelere çok ayrı bir hava kattı. Karakter çizimlerinden atmosfere, kapak çalışmasına kadar harika bir iş çıkardı. Onun da bu tarz hikayeleri sevmesi bizim için büyük şans. Gayet keyifli bir şekilde yola devam ediyoruz.

-Hem yetişkinlere hem çocuklara hem de gençlere yazıyorsunuz. Hepsi farklı dinamikler, değil mi?
-Evet, hepsinin ayrı bir anlatım tarzı, atmosferi, duruşu var. Ben de ayrı ruh hallerine giriyorum yazarken. Bunun için özellikle düşünmüyorum. Kendiliğinden gelişiyor. Okuma pratiklerim de, yazma serüvenim gibi çeşitli. Pratik yaparak geliştiğine inanıyorum. Çocuklara hep söylediğim gibi yazar olmak istiyorsanız, içinizde böylesi bir sevinç varsa elbette olabilirsiniz. Çok okumak, çok yazmak ve sanata dair bakış açımızı genişletecek ne varsa onlarla karşılaşmaya açık olmak önemli.