Gözlemevi Apartmanı: Garip bir apartmanın garip sakinleri

24 Eylül 2024
Bu haber 1 yıl önce yayınlandı

Edward Carey'in ‘Gözlemevi Apartmanı’ muhteşem bir OKB romanı. Karakterlerin takıntıları, rutinlerinden çıkınca yaşadıkları duygudurum bozuklukları o kadar ince işlenmiş ki… Carey’nin pek çok şeyi listeleyerek anlattığı garip tekniği de hayli akıcı.

Edward Carey’le bundan 20 bir sene evvel tanışmışım, 2003 yılında İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanan ilk romanı ‘Gözlemevi Hikâyeleri’yle. 20’lerimde gençlik ve aşk başımda dumanken okuduğum bu romanı, daha evvel okuduğum hiçbir şeye benzetememiş, Carey’nin hayal gücüne, anlattıklarına, anlatım biçimine ama en çok da romandaki aşka hayran olmuştum.

İlk roman olarak bir dehanın ürünü

Aradan geçen yıllarda Carey’den iki roman daha okudum, hiçbirinden ilkinden aldığım tadı almadım. Sonra romanın baskısı bitti ve bir daha basılmadı, ben de 10-15 yıldır kitap konuşulan her sohbette ‘Niçin bu kitap basılmıyor’ diyen bir meczuba dönüştüm. Ta ki İthaki Yayınları bu yaz Edward Carey’nin bu ilk romanını, aslına uygun adıyla ‘Gözlemevi Apartmanı’ olarak hele şükür yayımlayana dek. Tabii ki daha önce birkaç kez okuduğum bu kitabı o sevinçle yine okudum ama bu kez çok büyük bir fark vardı. Muhteşem bir romandı evet ama odak noktası aşk değildi kesinlikle, ben onu öyle görmek istemiştim. Çok daha temel meseleleri olan bir romandı aslında ‘Gözlemevi Apartmanı’ ve ilk roman olarak yazılması ise gerçekten bir dehanın ürünü olabilirdi.

Francis Orme’nin kendi ağzından yaşamını okuyarak başlıyoruz romana. 37 yaşındaki Francis Orme hâlâ ailesiyle yaşıyor, eskiden Orme’lerin çiftliği ve konağı olan bu mekân aile günden güne fakirleştikçe Gözlemevi Apartmanı adında 24 dairelik zamanına göre oldukça lüks bir sayfiye apartmanına dönüştürülmüş, çiftlikler, bahçeler ise günden güne büyüyen şehrin yolları tarafından gasp edilmiş. İşte Gözlemevi Apartmanı şimdi dairelerinin çoğu boşalmış, eski ihtişamından hiçbir şey kalmamış, çalışmayan asansörü, maviden boza dönmüş halıları, etrafından geçip giden yolların arasında bir ada gibi kalmış yapayalnız bir yer.

Yıllardır içinde yaşadıkları düzenin içine hapsolmuş karakterler

Olayların geçtiği şehrin adını da tam olarak hangi yıllarda olduğumuzu da bilmiyoruz. Francis Orme’nin ise bütün bunları bize anlatmaktan daha önemli işleri var, yeni gelecek kiracı Anna Tap’i korkutup kaçırmak. Çünkü Francis Orme de geride kalan beş kişi de yıllardır içinde yaşadıkları düzenin içine hapsolmuş durumdalar. Hiçbir şeyin değişmesini istemiyorlar. Aslında ‘Gözlemevi Apartmanı’ bir OKB romanı. Romandaki tüm karakterler, takıntıları, tekrarladıkları davranışlar, rutinlerinden çıkınca yaşadıkları duygudurum bozuklukları o kadar ince ince işlenmiş ki…

Sürekli beyaz eldiven takan ve hareketsiz durup içine dönmeyi bir yaşam biçimi haline getirmiş Francis (ki önceden balmumu müzesinde balmumu heykel taklidi yaparken işten çıkarılmış, şimdiyse meydanda hareketsiz duran bir heykel gibi yaparak insanlardan para topluyor), felçli babası, yatalak gibi yapan annesi, sürekli terleyen eski özel öğretmeni Peter Bugg, dairesinden hiç çıkmadan sürekli televizyon izleyen Claire Higg ve sadece hırlayarak konuşan kapıcı. 18 numaraya geleceği ilan edilen kiracı ise zamanla önce kapıcının, sonra Bayan Higg’in, Peter Bugg’ın ve geri kalan herkesin kalbini kazanacak.

Carey’nin garip ama akılcı ve çocuksu tekniği

Romanda Edward Carey’nin yaptığı resimler de var. Resimlerin dışında pek çok şeyin listelenerek anlatılması aslında OKB romanının tekniği olabilir. Örneğin ilk bölümde biz apartman sakinleri diye anlatmaya başladıktan sonra tek tek yukarıda bahsettiğim kişileri isimlerinin başlık olduğu bölümlerle bize tanıtıyor. Francis Orme’nin kafasını kurcalayan bir şey mi var, hemen listeleyerek çıkarım yapıyor. Üstelik beyaz eldivenlerinden tutun da babasının ve annesinin hastalığına, geri kalan apartman sakinlerinin davranışlarına, bodrumdaki gizli sergiye dek her şey çok garip. Carey’nin garip ama akılcı ve çocuksu tekniğiyle yavaş yavaş her şeyi çözüyoruz. Hem de tek bir düğüm dahi kalmadan, son derece etkili psikolojik derinlikleriyle tüm karakterleri anlayarak…

“Eve döndüm. Bir ziyaretçim vardı. Ziyaretçi ağlıyor, terliyor, yüz çeşit parfümle yıkanmış gibi kokuyordu: Peter Bugg. Bana on sekiz numaraya gelen kiracıyı anlatmaya başladı. Ziyaretinin nedeninin bu olduğunu biliyordum. Normalde haftanın o günü beni ziyaret etmezdi. Öyleyse Peter Bugg’ın ziyareti bir istisnaydı. Peter Bugg konuştu. On sekiz numaraya gelen kişi aşağıdakilerden biri değildi:
Yaşlı
Ölmek üzere
Erkek
İlk ikisini bekliyordum galiba. Bu kadar şanslı olmamız imkânsızdı. Fakat üçüncüsü tam bir darbe oldu.”

Yeni kiracı Anna Tap’in gelişi dengeleri sarsıyor

Böylelikle kadın olan kiracı Anna Tap’in ısrarla gitmeyi reddetmesi, Francis’in tüm zorbalığına rağmen dişli çıkıp onu alt etmesi ve bir süre sonra tatlı diliyle herkesle dost olması sayesinde Gözlemevi Apartmanı’nın da sakinlerinin de içinde bulundukları durağanlık, tüm romana sinen donma hali sonlanıyor. Birbiriyle konuşmaya başlayan insanların girdiği ‘Hatıralar Zamanı’ sayesinde birbiri ardına bir şeyler hatırlayan karakterlerin isimlerini içeren ‘… Hatırlıyor’ başlıklarıyla biz de tüm karakterlerin geçmişini öğreniyoruz. Bu hatıralar zamanı bizi Dört Nesne zamanına sürüklüyor. Elbette bu isimleri veren Francis Orme. Dört Nesne’nin ne olduğu ve önemi de yavaş yavaş gözlerimizin önüne serilecek.

Kapitalist sistemin ezici çarkları

Bu anlattıklarımdan romanın mutlu mesut hatıralara dair olduğu anlamı çıkmasın çünkü aslında her bir karakterin trajedisini öğrenirken bir intihara, yaşadığı travmalardan ötürü parkta köpeklerle yaşayan mülteci Köpek Kadın’ın geçmişine, beyaz eldivenlerin sırrına, annenin yataktan çıkmamasına sebep olan hüzünlü bir aşk hikâyesine, topraklarını ve ailesinden kalan her şeyi yavaş yavaş kaybetmiş bir soylunun sınıfsal çöküşüne ve Anna Tap’ın kör olmasına şahitlik edeceğiz.

Edward Carey bireysel hayatlardaki trajedileri gözler önüne sererken bir yandan kapitalist sistemin ezici çarklarının da nasıl çalıştığını örnekliyor bize.

Büyükbabadan babaya geçen mirasın göz göre göre kaybolması, evdeki değerli tabloların, halıların bir bir satılması derken karısı ve yaratıcı fikri Gözlemevi Apartmanı sayesinde aile bir nebze de olsa kurtuluyor. Fakat sistem orada durmuyor, düştükleri fakirlikte ailede ilk çalışan erkek olmak Francis Orme’ye düşüyor. Balmumu Müzesi’nde işe alınma süreci, orada çalışanların yaşadığı zorlukları anlatırken Francis bu koşulların insanlık dışı olduğunun farkında bile değil, sonrasında ise haftanın yedi günü çalışmasına rağmen kesintiler yüzünden kapının önüne konuyor. Aynı şekilde Şehir Müzesi’nde tekstili koruyan, işi dikiş dikmek olan Anna Tap da kör olacağı anlaşılınca kovulmuş bir zanaatkar.

Yazarın mahareti

Asfalt yolların kesişiminde bir ada gibi kalan Gözlemevi Apartmanı da şehri sayfiyeye kadar yutan beton çılgınlığından nasibini alacak. Romanın tek kötü karakteri Kapıcı’nın oyunlarıyla paradan, puldan, senetten, imzadan zerre anlamayan Orme Ailesi’nin yegâne varlığı da altındaki özel sergisiyle yıkılacak ve yerine daha çok kâr getirecek binalar yapılacak. Aynı son 20 yıldır bizim de yaşadığımız kentsel dönüşüm çılgınlığı gibi.

Maalesef romanın sonu için “Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine” demek mümkün değil. Yine de önceleri nefret ettiğimiz Francis Orme’nin Anna Tap sayesinde takıntılarından yavaş yavaş kurtulmuş, hayatında ilk kez aşkı tatmış birine dönüşmesi yazarın mahareti. Kör bir kadınla onun yüzüne hayatında ilk kez eldivenlerini çıkararak dokunan ruhu yaralı bir adamın bir süre sonra becerip de kız çocuğu (Frances Orme) yapabilmeleri ise sanırım romanın en masalsı tarafı.

Sınıfsal basamakları dibe doğru kat eden Francis Orme’den bize kalan en önemli şey ise kitabın sonunda listelenen 996 maddeli, oluşması 35 yılı aşkın bir zaman almış ve bir anda yokluğa karışmış Sevgi Sergisi. Bütün maddeleri okuyunca roman tekrar anlam kazanıyor.
Uzun yıllardır beklediğim ‘Gözlemevi Apartmanı’, Esin Eşkinat’ın özenli çevirisiyle tekrar bizimle buluştu. Kaçırmayın.

Nisyan: Bir ailenin ve ülkenin en içten, en duygusal, en etkileyici tarihiNisyan: Bir ailenin ve ülkenin en içten, en duygusal, en etkileyici tarihi

Gözlemevi Apartmanı
Edward Carey
Çeviren: Esin Eşkinat
İthaki Yayınları, 2024
roman, 368 sayfa

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.