Gürgen Öz: Garip Bir Yer’in hikâyesi bu ülkenin bir parçası olmak

23 Temmuz 2024
Bu haber 2 ay önce yayınlandı

Kara komedi dediği yeni romanı 'Garip Bir Yer’in çıkış noktasının yaşadığımız anormal durumlar olduğunu vurgulayan oyanca ve yazar Gürgen Öz: "Yaşananlar akıl tutulması. Dışardan bakınca halimiz komik de aslında. Yazmam gerekiyordu, yoksa çatlardım."

Gürgen Öz

CANER ALMAZ

‘Garip Bir Yer’, gündelik yaşamın içerisinde insanın başına gelebilecek ufak ama can sıkıcı detayları merkezine alıp toplumun genelini ilgilendiren büyük problemlerin de özüne bakabilen bir metin olmuş. Size ‘Garip Bir Yer’i yazdıran şey neydi?
Kitabın hikâyesi bu ülkenin bir parçası olmak diyebiliriz. Birçok insan gibi ben de olanlara inanamıyorum. Her gün yeni bir anormali yaşanıyor ve bir iki gün içinde konuşulup unutuluyor. Hemen peşine de yenisi geliyor. Sindiremiyoruz bile olanları.
Anormal olan bizim için normalleşmiş.
Yorgun, kaygılı, mutsuz, sinirli bir ülkeyiz. Farkındalığı yüksek, zihnen özgür, global düşünen ve farklı olan bireyler için yer yer çıldırtıcı ama isyan etmek de çözüm getirmiyor çünkü anormalliği benimsemiş ve ölümüne savunan bir taraf var toplumda. Onlar hemen sizi susturup bastırmaya çalışıyor. Bu daha da garip işte… Haliyle her şeye yabancılaşıyorsunuz. En sonunda “Bende mi bir gariplik var acaba?” diyorsunuz. Yurt dışına çıkıp da insanların nasıl rahat, birey olarak haklarını bilen ve kendi halinde yaşadıklarını görünce, burada olanları daha da net kavrıyorsunuz hatta.

Bence yaşananlar akıl tutulması. Bu da işi trajikomik yapıyor. Bu nedenle kitabı da kara komedi olarak yazdım. Çünkü dışardan bakınca halimiz komik de aslında. Yazmam gerekiyordu, olanları özetleme ve eleştirme, belgeleme ihtiyacı hissettim. Yoksa çatlardım sanırım! Toplumun her alanında negatif bir dönüşüm var. Zihniyet dönüşümü. Sistemsel sıkıntılar da ayrı bir konu ve bu iki dinamik birbirini besleyip büyütüyor.

İnsanlar çılgın gösteriş ve güç kültürünün peşine takıldı

Kitabınızda iki kısa gün içerisinde hepimizin hayatında karşılaşabileceğimiz pek çok şey yaşanıyor. Kaldırıma park eden bir araç, üzerimize çıkan bir motokurye, hastanede ya da restoranda başımıza gelebilecek dolandırılma hikâyeleri… Günümüz Türkiye’si size neler düşündürüyor?
Bizi bu noktaya getiren ne yazık ki eğitim sorunu. Sorgulamama. Sorgulamanın adeta ayıp sayıldığı bir anlayış. Eğitim sistemi şu an daha da kötü durumda ayrıca. Birey olmanın, farklı davranıp düşünmenin de ayıp sayıldığı bir toplum yapısında, manipüle edilmek çok kolay. Ayrıca ekonomik eşitsizlik insanları kolayca birbirine düşürdü ve değer olgusunun sadece maddiyatla ölçüldüğü bir toplum yapısına dönüşmemizi kolaylaştırdı. Maddiyat dışında bireyler değer görmedikleri ve ezildikleri için, değerli hissetmek adına bu abartılı, çılgın gösteriş ve güç kültürünün peşine takıldılar.

Tarık, Melis, Zeynep, Erol: Buranın insanları

‘Garip Bir Yer’de çok az karakter var: Tarık, Melis, Zeynep, Erol. Bu dört karakterin metinde taşıdığı bir sosyal statü temsiliyeti var. Tarık eski solcu, parayla inançlarını değiştirmiş bir karakter. Melis hayalleri olan bir eskort. Adını bilmediğimiz garson (sahi garsonun adı neydi?) Mimar Zeynep. Bir şekilde dolandırıcılık hikâyesini öğrendiğimiz avukat Erol. Karakterleri belirlerken çıkış noktalarınız nelerdi?
Buranın insanları olmaları… Erol’un hukuk profesörü olması, sistem eleştirisi adına işimi kolaylaştırıyor. Tarık’ın iş insanı olması ‘yeni zenginler’ ve ‘yeni zenginlik’le tartışmama yardım ediyor. Melis ve Zeynep ise bu toplumda sıkışıp kalmış ve bu erkek egemen kültür içinde kadın olarak özgürlük savaşı veren, buradan gitmek isteyen karakterler.

Toplumsal sınıfların ciddi şekilde ayrıştığı ve ekonomik olarak farklılaştığı bir döneme şahitlik ediyoruz. Hayatın her noktasında baskı var. Siz sinemada, tiyatroda yer alıyorsunuz, kitaplar kaleme alan biri olarak ‘Garip Bir Yer’in eleştirel kısımlarını yazarken otosansür uyguladınız mı?
Hiç sansür uygulamadım. Kitap zaten objektif. Genel bir zihniyet sorununu ve toplumdaki her kesimden problemli anlayışları tartışıyor. Tek taraflı ve provakatif bir yapı yok.

‘Garip Bir Yer’in senaryosu da oyunu da hazır

‘Garip Bir Yer’de de gizliden açık bir forma ulaşan bir gerilim faktörü de yadsınamaz bir yer kapsıyor metinde. Bu yanıyla gerilimin sahne sahne arttığı tadında bir sinema filmi izlenimini bıraktı bende. Sinemada ve tiyatroda yer almanın verdiği görsel tecrübe edebi kurgular kaleme alırken kolaylıklar sağlıyor mu?
Kesinlikle böyle. Bu metni önce senaryo olarak yazdım. Senaryosu hazır. Bir film gibi izledim önce zihnimde. Sonra çok eğlendim ve tiyatro oyununu yazdım. Çünkü oldukça keyifli bir durum komedisi var metnin. En sonunda da romanlaştırdım. Ayrıca yazarken, oyunculuğun getirdiği bir alışkanlıkla, zihnimde her karakteri oynayarak yazıyorum. Keyifli oluyor.

Başkaları için yaşamak çok yorucu

Kitabın sonlarına doğru Tarık ve Zeynep başbaşa kaldıklarında sakince eski güzel günleri anıyorlar. Konuşmak istediklerinde çözüme ulaşabildiklerini görüyoruz. Bizler gösteriş ve intiba arayışındayken hayatı zorlaştırıyor muyuz? Aslında hayatın zor olmasının altında dış gözün, dışarıdaki insanın hakkımızda ne düşüneceği kaygısı yatıyor diyebilir miyiz?
Tamamen problemimiz bu. Başkaları için yaşıyoruz. ‘El alem ne der’ diye bir kavramımız var. Çok yorucu bu ve kişiliğimizi eriten, zayıflatan, erozyona uğratan bir şey. Mahalle baskısı kavramı da buradan geliyor. Çok dar bir dünyada birbirimizin hayatlarını didikleyerek, kıskanarak, dedikodusunu yaparak, üste çıkmaya çalışarak, kavga ederek, kendi gerçeğimizi ısrarla diğerine dayatarak ve en kötüsü de rol yaparak yaşıyoruz. Olgun bir toplum değiliz. Ülke büyük ama çoğu kez zihnen hâlâ kasabalı mantığındayız. Dar ve baskıcı bakıyoruz. Toplumu iki yüzlülüğe iten bir şey bu.

Garip Bir Yer
Gürgen Öz
Masa Kitap, 2024
roman, 168 sayfa.

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.