Helen Garner’ın müthiş kitabı Bu Yas Yuvası: Bu hepimizin yası (mı?)

19 Temmuz 2024
Bu haber 2 ay önce yayınlandı

Çok sevilen, çok okunan 'Çocuklar İçin Bach'ın Avusturalyalı yazarı Helen Garner'ın babanın bilinçli kaza sonucu üç çocuğunu öldürmekten suçlu bulunduğu Farquharson vakasını anlattığı 'Bu Yas Yuvası', müthiş etkileyici bir kitap. 

Helen Garner

Yazarları harekete geçiren pek çok şey vardır hayatta: bazen bir olay, kulak misafiri olunan bir konuşma, geçmişlerinden gelen bir anı, bir acı veyahut bir düşüş, liste uzar. Kimi vakit de televizyonda gördükleri bir haber dikkat çeker, olayın iç yüzüne dair peydahlanan merakla beraber yazarlık dürtüsü dediğimiz içgüdü devreye girer. Avustralyalı yazar Helen Garner’a olan tam olarak bu, 2005 senesinde gündemi epey meşgul eden Farquharson vakasını gördükten sonra duruşmalara katılmaya başlar, hiçbirini kaçırmaz, bilhassa çocuklara olan ilgisi sayesinde de yakından takip eder. 2014 senesinde yayımlanan ‘Bu Yas Yuvası: Bir Cinayet Davasının Öyküsü’ işte Garner’ın bu dava üzerine yaşananları, gözlemlerini, yorumlarını içeren kitabıdır.

Çok sevilen, çok okunan bir yazar

Helen Garner, 1942 doğumlu ünlü bir yazar ve ülkesi Avustralya’da hem çok sevilen, hem de çok okunan bir isim. Dünyada da ismini duyurduğu, birçok dile çevrilen kitapları bulunan Garner’ın ilk eseri ‘Monkey Grip’ 1977 yılında yayımlanıyor. İlk çocukluktan itibaren günlük tutma alışkanlığına sahip olan yazar, bu günlüklerden yola çıkarak oluşturduğu ilk kitabıyla iyi bir çıkış yakalıyor fakat ona ülkesinde esas ün kazandıran eseri 1984 senesinde çıkan T’he Children’s Bach (Türkçe çevirisi 2021 senesinde Darmin Hadzibegoviç tarafından yapılıp ‘Çocuklar İçin Bach’ ismiyle Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı) romanı oluyor. Bu romandan sonra yazar epey ünleniyor, hakikaten çok satan bir yazar kimliği ediniyor. Kitabın en büyük başarılarından biri ise otizmli bir çocuk karakteri içermesi, bunu da layıkıyla yerine getirmesi, ki o dönem, bu hastalıkla ilgili çok da gelişmiş bilgiler bulunmuyor.

Okurları ikiye bölüyor ama ‘okumadan bilemezsin’

2024 Temmuz’da yine Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan ‘Bu Yas Yuvası’ kitabı ise Avustralya’da 2014 senesinde çıkıyor, çıktığı zaman da okurları ikiye bölüyor. Hatta Garner’a ulaşan bir okuru, böylesine kötü bir karakteri anlattığı bir kitabı okumak istemediğini, bu nedenle de kitabı hiçbir zaman okumayacağını söylüyor, bunun üzerine yazar da, kitabı okumadan Robert Farquharson’un kötü biri olduğunu nasıl bileceğini soruyor okuruna. Esasında kitabı okurken de bu ikircikli durumla karşı karşıya kalıyoruz. Garner’a göre yazmak istediği kişi, bir sosyopat yahut bir psikopat değil; duyguları olan, sıradan bir insan. Sıradan insanlar da hata yaparlar, bazen bu hatanın boyutlarını tahmin etmeseler bile.

Eski kocasının böyle bir şey yaptığına inanmadığını söyler

Avustralya gündemini uzun bir müddet oyalayan Farquharson davası kabaca şöyle: 2005 senesinin Babalar Günü’nde, Robert Farquharson, ayrıldığı eşi Cindy Gambino’dan üç çocuğunu alıp onlarla vakit geçirir. Akşam annelerine bırakmak için yola çıkarlar, Robert arabanın hakimiyetini kaybedince araba baraja uçar, Jai, Tyler ve Bailey isimli üç çocuk boğulurken baba arabadan çıkar, kıyıya yüzer, otostop çekerek eski kapısının evine gider. Bir kaza olduğunu, çocukların kurtulamadığını söyler. Olay polise intikal eder, dava süreci başlar. Farquharson’un iddiasına göre yoğun bir öksürük nöbetine tutulması neticesinde bu kaza gerçekleşmiş olduğundan suçlu sayılmasına imkan yoktur, çocuklarını ölümüne seviyordur, onların kılına bile zarar gelecek bir şey yapmak istemez. Pek çoklarına göre ayrıldığı eşi Cindy’den ve onun yeni kocası Stephen Moules’den intikam almak için öz çocuklarını öldürmüştür. Davanın başından itibaren eski kocasının böyle bir şey yaptığına inanmadığını söyleyen, onu destekleyen Cindy, bir süre televizyon kanallarına ve programlarına çıktıktan sonra ifadesini değiştirir, en nihayetinde Robert Farquharson 2007 senesinde çocuklarını öldürme suçundan tutuklanır.

Yazar bir nevi bizimle beraber düşünür

Helen Garner bu kitapta, davayla ilgili bilgileri verirken bir yandan da gerçeğin muğlaklığı üstüne de bir metin kurar, zira Robert Farquharson, prototip katillerden epey farklıdır: çekingen, içe kapanık, duygusaldır, mahkeme süresince bol bol ağlar. Öte yandan tüm deliller, Robert’ın çocuklarını öldürdüğüne işaret etmektedir. Garner’ın bir başka başarısı da, okurunu adeta bir jüri gibi mahkeme koltuğunda oturtup olayla ilgili fikir sahibi olmaya teşvik etmesidir. Canlı detaylarla zihnimizde canlanan her şey, bizi düşünmeye, olan ve olduğu düşünülenle ilgili her şeyi irdelemeye sevk eder. Yazar bir nevi bizimle beraber düşünür. Korkunç bir olayın gerçek olup olmadığıyla ilgili zihnimizi kurcalar. Bunun en temel sebebi, Cindy Gambino’nun televizyon programlarından sonra değişen ifadesidir, başından beri eski kocasının çocuklarını öldürmediğini söyleyen kadının bir anda niçin ağız değiştirdiği bugün bile gizemini koruyor. 2022’de Cindy Gambino vefat ettiğinde konuyla ilgili net bir yorum yapmamıştır ama ondan geriye katıldığı programlar kalmıştır (özellikle 60 Minutes Australia programından ilgili bölümü izlemenizi tavsiye ederim).

İntikam uğruna öldürmüş müdür?

Yazarın tüm sürece dahil olması, onun yazma becerisini de kullanarak nefis bir metin ortaya çıkarmasına sebep olmuştur. Kitap boyunca her dönemeçte bir şeyleri sorgular okur bu sebeple: Karar verilmesi gereken bir tek husus nettir sadece, Robert Farquharson hakikaten üç çocuğunu intikam uğruna öldürmüş müdür? Cindy’nin eski kocasını sevmediğini, düğün gününde bile şüpheleri olduğunu öğreniriz. Dahası, ağır depresyon, yas, hüzün gibi sorunlarla boğuşan bir kadındır, ikinci ve üçüncü çocuk konusunda da isteksiz olduğunu söylemiştir. Böylesine toksik bir ilişkiye doğan çocukların durumunun düşünmek yine okura düşer. Röportajlarında çocuklara ilgi duyduğunu, onları metinlerine dahil etmeyi tercih ettiğini belirten Helen Garner’ı da bu davayla ilgili bu denli meraklı kılan muhtemel ki bu olmuştur.

Ian McEwan-vari bir yaklaşımla…

Roza Hakmen’in müthiş çevirisiyle okuduğumuz kitap, kendi hayatımıza dair birçok sorgulama yapmamıza da vesile olur, aralarda yazarın sesini duyarız; anne ve babalık, depresyon mefhumu, kapitalist sistemin getirdiği yetersizlik duygusu üzerine düşünmeye iter bizi bu ses. Aynı zamanda Ian McEwan-vari bir yaklaşımla hukuk, sosyo-politik durum, toplumsal normlar gibi konularda da gözlemlerini okuruz Garner’ın. Bu noktada yazının evrenselliğine de değinmeden geçemeyiz: Avustralya, İngiltere ve Türkiye. Farklı olaylar, farklı insanlar fakat derdimiz aynı: insanın doğası gereği yanlışa meyyal olması. Bu bağlamda da hakikatin hangi açıdan bakıldığında doğruya götürdüğü insanı çünkü bu davada verilen karara rağmen Robert Farquharson’ın masum olabileceğine dair ufacık bir şüphesi olan kişiler de var. Dolayısıyla bu kitabın okurda en çok doğru-yanlış meselesinde tesir ettiğini söylemek yanlış olmaz.

Herkesin okuması gereken müthiş bir kitap

Kitap enfes bir soruyla kapandığından ben de yazımı böylesi bir soruyla kapatmak isterim: olduğumuz yerden millerce uzak bir yerde gerçekleşen bir olay sonucu hayatını kaybeden, yaşam hakkı elinden alınan üç çocuğun yasını tutabilir miyiz? Tutarsak bu yas bize mi aittir? Yahut kendi iç dünyamızdaki bir eksikliğe denk gelen bir hakikat mi? Kitap bittikten sonra bile Garner’ın zihnimize saldığı sorular cevaplarını aramaya devam ediyor. Salt bu sebeple bile herkesin okuması gereken müthiş bir kitap ‘Bu Yas Yuvası’.

Bu Yas Yuvası
Bir Cinayet Davasının Öyküsü
Helen Garner
Çeviren: Roza Hakmen
Yapı Kredi Yayınları, 2024
240 sayfa.

Çocuklar İçin Bach
Helen Garner
Çeviren: Darmin Hadzibegoviç
Yapı Kredi Yayınları, 2021
roman, 104 sayfa.

 

Benim Katı Yüreğim
Helen Garner
Çeviren: Darmin Hadzibegoviç
Yapı Kredi Yayınları, 2023
roman, 104 sayfa.

 

Misafir Odası
Helen Garner
Çeviren: Roza Hakmen
Yapı Kredi Yayınları, 2023 (3. baskı)
roman, 112 sayfa.

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.