Karine Tuil’in 'İnsani Şeyler'i cinsel ilişki yaşayan iki kişinin bunu farklı yorumlamaları üzerine kurulu. Okuyucusunu jüri koltuğuna oturtan, düşünsel ve duygusal bakışını derinden etkileyen gerilimli, güçlü bir roman.
Karine Tuil’in son romanı ‘İnsani Şeyler’ tecavüz konusunu birçok yönüyle ve farklı bakış açılarıyla işleyen oldukça gerilimli bir roman. Art alanlarında yaşlılık/erk mücadelesi, mülteci sorunu, toplumsal cinsiyet gibi konuların da yer aldığı roman merkezde cinsel ilişki yaşayan iki kişinin bu ilişkiyi farklı yorumlamaları üzerine kurulmuş. Bir taraf yaşanan ilişkiden hem zevk alıp hem de partnerine zevk verdiğini düşünürken diğer taraf zorlama üzenine bir ilişki yaşadığını ve şiddete maruz kaldığını düşünür. Romanın büyük bir bölümü ise mahkeme salonunda tarafların yaşadıkları farklı deneyimleri aktarmaları üzerine kuruludur.
Romanın öne çıkan karakteri Alexandre, ünlü bir televizyoncu olan Jean Farel ve feminist bir deneme yazarı Clarie’in oğullarıdır. Oldukça yetenekli ve başarılı bir genç olan Alexandre, prestijli bir Amerikan üniversitesinde okuyan ve ileriki yaşamında Google ya da Uber gibi büyük şirketlerde çalışmayı planlayan parlak bir gençtir. Ancak bu görünen başarının ardında parçalanmış bir ailenin onda yarattığı büyük bir boşluk vardır. Bir yanıyla ilgisiz, şefkatsiz büyüyen Alexandre diğer yanıyla hemen her istediğine ulaşmış, maddi zorluk yaşamamış bu nedenle de oldukça cüretkâr bir gençtir. Kendisinden yaşça büyük bir kadınla yaşadığı ilişkinin bitmesi onu ciddi anlamda sarsmış ve kadına karşı taciz diyebileceğimiz bir boyutta ısrarcı davranmıştır.
Alexandre’ın, babasının alacağı onur nişanı töreni için Paris’e gelmesi ve annesinin sevgilisinin kızı Mila’yla beraber bir partiye katılmasıyla romanda gerilimli bir süreç başlar. Mila, 17 yaşında bir lise öğrencidir ve aşırı dindar bir annenin kızıdır. Musevi inançlarını oldukça katı bir şekilde uygulayan annesi kızının üzerinde ciddi bir baskı kurar ve bu baskılara dayanamayan Mila çareyi babasının yanında yaşamakta bulur.
O gece birlikte katıldıkları partide, gençler bir kızın iç çamaşırını getirmeleri üzerine bir iddiaya girerler ve Alexandre’ın şansına Mila çıkar. Mila bu tarz ortamlara yabancıdır ve oldukça ürkek ve çekingen bir tavrı vardır. Alexandre Mila’yla dışarıya çıkar ve izbe bir yerde uyuşturucu madde içerek onunla birlikte olur. Romanda tartışılan asıl konu tam da bu noktada başlar zira Alexandre’a göre 20 dakikalık bir sevişme olan bu durum Mila için bir tecavüz olayıdır.
Mahkeme süreci Mila için oldukça yıkıcı olur. Üzerinde hissettiği toplumsal baskı, annesinin onu yalnız bırakması ve hatta suçlaması, karşı tarafın onu aşağılayan tutumu, yapılan zorlayıcı sağlık muayeneleri ve özel yaşamının tüm ayrıntılarıyla ortalığa dökülmesi onu ciddi oranda sarsar ve onda büyük bir hasara neden olur. Böylece bu süreç onu hem ruhsal hem de fiziksel bağlamda yıkıma uğratır.
Diğer yandan Alexandre’ın yaşamı da çok ciddi hasar alır. Kurduğu gelecek planları tamamen bitmiş olur. Sosyal medyada ona karşı şiddetli bir tepki oluşmasından dolayı artık herkes tarafından tecavüzcü olarak tanımlanan biri haline gelir. Hem üniversite yaşamı hem de iş yaşamı böylece sona ermiş olur. Alexandre için önemli olan genç bir kadının yaşamını bu denli olumsuz etkilemek değil bahsi geçen kendi yaşamını sürdürememek olur.
‘İnsani Şeyler’i güçlü bir roman haline getiren şey ise mahkeme sürecinde okuyucuyu hem Alexandre hem de Mila’nın yerine koyabilmesine olanak sağlamasıdır. Roman, okuyucusunu jüri koltuğunda oturan biri gibi hissettirir, adeta bu davanın karar vericisi- yargıcı sizmişsiniz gibi empati olanağı sunar ve okuyucuyu oldukça gerilimli bir sürecin ortağı hatta bir parçası haline getirmeyi başarır.
İnsani durumlar söz konusu olduğunda duygular bu yaşananların belirleyicisi olur, bu nedenle salt bir doğrudan söz etmek pek de mümkün olmaz. Roman bu ikilemi, bu ikilemin yarattığı sancıyı okuyucuya aktarmayı başarıyor. Hal böyle olunca yaşanan olayın bir tecavüz mü yoksa bir sevi hikayesi mi olduğuna karar vermek çok zor hale geliyor.
Dışarıdan bir haber olarak izlediğimiz tecavüz olaylarında çok net ve sert kararlar verebilirken ve kadının beyanının her daim esas olduğunu düşünürken; roman sizi karşı tarafın duygusal ve düşünsel sürecinin içine çekiverir ve onu anlama olanağı sunar. Onu anlarken suçluluk hissetmek; sanki yanlış bir karar verecekmişsiniz düşüncesine kapılmamak pek de elinizde olmaz. Böylece bu ikircikli süreçte kesin bir yargıya varmamanın zorluğunu, sancısını yaşarsınız.
Yaşanan olayların algılanma biçiminin insanın yaşantısı, deneyimleri, sınıfsal bakışıyla ilişkili olduğunu söylemek mümkün; roman tam da bunu tartışıyor diyebiliriz.
‘İnsani Şeyler’, okuyucusunun düşünsel ve duygusal bakışını derinden etkileyen bir roman. Empatinin tüm olanaklarını kullanarak insanın kendi düşünce dünyasını ve değer yargılarını sorgulamasına olanak yaratan, okuyucuyu arafta bırakan bir roman.