'Büyük Argo Sözlüğü'yle efsaneleşen Hulki Aktunç’un İstanbul yazılarını bir araya getiren 'İstanbul’u Bul Bana'dan bazı denemeleri YKY'nin Spotfy kanalına seslendiren Can Çetin'in 'Çayır Güzeli'yle ilgili söyleyecekleri var. Dinlemek için tıklayın...

Bir yazı kaleme alıp, iş düzeltme faslına gelmişse ilk yapılması gereken metni yüksek sesle, dışımızdan okumaktır. İçimizden okuduğumuzda kulağımızı tırmalayan yerler dışımızdan okuduğumuzda tam da o kısmın öyle kalması gerektiğini bize bildirebilir. Ya da -ve üzücü olarak- tam tersi de geçerlidir.
Hulki Aktunç’un ‘İstanbul’u Bul Bana’ isimli yeni kitabından birkaç denemesini seslendirme şansına eriştim. Yalnızca kendi yazdığım işlerle değil safi edebiyat üzerine düşünmemi sağladığı ve hatta bu yazıyı yazmama vesile olduğu için bu şansa çok çok çok müteşekkirim. Bana bilhassa dokunan ‘Aziz Dostum Sisip’ hakkında değil de (sonu gerçekten harika bitiyor) ‘Çayır Güzeli’ için söyleyeceklerim var.
Peki yaşamda roman aramak?
Bana kalırsa, bu bir deneme dahi olsa, herhangi bir yazının bitişi çok şey anlatır. Konuları ilmek ilmek işleyip okuru o sona hazırlamak, fazlalıkların atılması, eksikliklerin eklenmesi çok mühimdir. Aktunç’un bu denemelerini ilk okuduğumda nedense sonların iyi bitmediğine dair bir his oluşmuştu içimde. Harika kısımlar olsa da o son vuruşta bir eksiklik var gibi gelmişti. ‘Çayır Güzeli’ bilhassa, o kadar güzel anlatı, “Kadıköy’ün neresinde çayır var şimdi?” sorusuyla bitiyordu. Kayda girdiğimde, tekrar tekrar yanlış okuduğumda, kendisine haksızlık ettiğimi kavradım. Sonra da çok utandım.
Aktunç, hastanelerde değil de, birlikte yaşadığımız delilerden bahseder bu yazısında. Servanis fotoğraf stüdyosu vitrininde gördüğü, ‘Çayır Güzeli’ ismini verdiği fotoğraftaki kadına tutulmuştur 10-11 yaşlarında. Hakkında söylenenleri kaleme alırken ağızdan ağıza aktarılan bilgilerde bir us payı olduğuna vurgu yapar. Kadın delilerin en azından 1960’a kadar aşktan delirdiği bilgisini geçer. Bir fotoğrafa sevdalanma trüğünün romanlardan geldiğini, kendisinin de romanlara çok düşkün olduğunu, belki bu yüzden o fotoğrafa o kadar, zamanımıza uygun söyleyelim, yükseldiğini anlatır. “Ne oldu” der, “Bizim Çayır Güzeli’ne, öldü mü, İstanbul’un neresinde çayır var şimdi,” diye bitirir denemeyi tarihler 1991’i gösterdiğinde.
Kayda girmeden önce kitabın isminin ‘İstanbul’u Bul Bana’ olmasından ötürü İstanbul’un bir nevi yeşil alansız kalmasına ithafen yazdığını düşündüğüm o son, 1991 yılına gelindiğinde aslında aşkın kalmadığına vurgu yapmaktadır. Aktunç bugün, bu kadar ‘özel’ insanlar arasında, kimin artık gerçekten bir başkasına âşık olabileceğini sorgulamaktadır. Ve evet, kimse düşündüklerimi bilmese bile Hulki Aktunç’tan bir özür yazısıdır biraz da bu.
‘Çayır Güzeli’nin de aralarında bulunduğu Hulki Aktunç’un yazdığı ‘İstanbul’u Bul Bana’ kitabından öteki beş denemeyi dinlemek için Yapı Kredi Yayınları’nın spotify kanalına göz atabilirsiniz: TIKLAYIN!