Oğuz Atay’la Krepen’de öğle rakısı ve Orlando

26 Nisan 2024

Bülent Korman, arkadaşı Oğuz Atay'la Krepen Pasajı'ndaki bir öğle rakısı buluşmasını yazdı: 'Orlando'yu (Virginia Woolf'un romanı) hatırlamıştın. Oku, demiştin, çok keyiflidir. Her türlü gerçekliğin dışındaki kahramanı durmadan değişiyormuş...

Oğuz Atay

BÜLENT KORMAN

‘Orlando’yu (Virginia Woolf’un romanı) hatırlamıştın bir gün.

Krepen Pasajı’nda öğle rakısı içiyorduk. ‘Ruhi Bey’in doğum yeri diyenler vardır oraya.

Marjinal sayılan müdavimler diğer masalardaydı.
Belki, efsane Hayalet (Hayalet Oğuz) adaşın.
Reklâm seslendirmesi yapan,
cinsel yönelimi bilinen,
olağanüstü sesli kadın, birkaç yazar-çizer, şair…

Bilmiyordum kitabı tabii.

Oku, demiştin, çok keyiflidir.
Her türlü gerçekliğin dışındaki kahramanı
durmadan değişiyormuş.
Uyuyor, ölüyor, tekrar canlanıyor,
değişiyor, ölüyor, tam üç buçuk yüzyıl yaşıyor.
2. Charles’ın elçisi olarak İstanbul’a da geliyormuş.
Ve birden kadın oluyormuş.
Bursa’da çingeneler arasında yaşıyormuş bir süre.
Sonra o ‘uygar’ ülkesine dönünce,
Roman, dimdik durup, her türlü boğucu toplumsal baskıya
boyun eğmemenin hikâyesine dönüşüyormuş.

Şimdi sana senin bilmediğin bir şeyi de ben anlatacağım.

Senden daha önce tanıdığım bir arkadaşım yaşıyor Londra’da.
Yetişkin bir kızı var.

Geçen gün, ona Woolf’un canına kıymadan önce
eşine bıraktığı müthiş veda mektubunu gönderdim.

Şunu yazdı bana:

“Söylemiş miydim sana,
Virginia Woolf, kızımın hayat arkadaşı Orlando’nun
büyük teyzesi.

Orlando’nın adı da, onun ‘Orlando hikâyesinden geliyor.”

Büyük bir yazara -dolaylı- bir yakınlıkla o an ürperdim.
Ve o anda o günü hatırladım.

Bu resim de, Ara Güler’in çektiği,
senden sonra orijinal baskısını ondan isteyip aldığım
fotoğrafının, üzerinde birinin çalıştığı bir versiyonu.

Bana bakıp dinlerken, gözlerinde bu sakinliği,
ama bir şeyin yakınlaştığını ve onun hüznünü görürdüm.

O gün Orlando’nun bu hikayesini biliyor olsaydım,
muhakkak ki anlatırdım, sen de beni gene böyle dinlerdin.
Görüyorum bunu, çünkü inan bana,
sen de bu ülkede dimdik yaşıyorsun.

Bana takılırdın sonra.
“Romanında bir yere koyarsın bunu “derdin,
anlattıklarım için. Muzipçe gülerdin.

‘Ruhi Bey’e gelince…

Ruhi Bey nasıl ortaya çıktı?
Ruhi Bey’i nasıl daha yakından tanıyabiliriz?
Ruhi Bey nasıl biridir?” Tüm bu soruların cevapları için
öncelikle Cansever’e kulak vermemiz gerekir: (1)

“Bir gün Krepen Pasajı’nda bir başıma oturuyordum.
Yazdı, hava sıcaktı. Pasaj da oldukça tenhaydı.
Dipte, köşede bir garson uyukluyordu.
Diyebilirim ki şiirime bir dekor hazırlanıyordu sanki.
Nitekim biraz sonra ilk oyuncu sahneye girdi.
Pasaj’a sık sık gidenler iyi bilirler,
sakalları uzamış, saçları dökük ve yağlı,
askılı pantolonunu karnının üstüne kadar çekmiş,
omzunda birkaç kemerle dolaşan
ve kimselerle konuşmayan bir adam vardı.
Daha önceleri çok gördüğüm halde ilgimi pek çekmeyen bu adam,
dışarıdaki masalardan birine, tam karşıma oturdu.
Dikkatle izlemeye başladım.
Kendi kendiyle konuşur gibi dudaklarını hafiften kıpırdatıyordu.
Bir kadeh içki verdiler, içti.
Birdenbire Ruhi Bey’i,
daha yazılmamış olan Ruhi Bey’i bulduğumu anladım.”

Kemerci’yi de bana sen fark ettirmiştin.

Edip Cansever’in anlattığı gibiydi.
Biz de, onunla ilgili bildiklerini
ve mantolu adamını konuşmuştuk.

Sonra, İstiklâl Caddesi’nde yıllarca karşılaştım Kemerci”yle.
Beni doğrudan bakmadan fark ettiğini zannediyorum.
Bir gün, cadde üzerindeki küçük bir mağazanın önünde
vitrine bakarken gördüm onu.
Ellerini arkasında kavuşturmuştu.
70’li yıllarda ülkede henüz lüks yabancı markaların
kendi mekânları yoktu.
Bir (musevi) karı-kocanın işlettiği o küçük mağaza
o zamanlarda Hermes ürünleri de satardı.

Kemerci’nin kolunda, siyah kayışlı klasik bir Hermes saat vardı.

Kim bilir hangi geçmişten gelen, hangi derin travmanın
sokaklarda durmaksızın yürümeye vurduğu
incinmiş, yaralı insanlardan biriydi.

“Nasıl olacaksınız Ruhi Bey
Bugün de erkencisiniz Ruhi Bey
Şarapla bira mı içiyorsunuz Ruhi Bey
Böyle sabah sabah Ruhi Bey
Akşam akşam Ruhi Bey
Akşam sabah Ruhi Bey
Cıgara alır mıydınız Ruhi Bey
Yakalım Ruhi Bey, yakalım
Böyle üşümüyor musunuz Ruhi Bey
Benim de ayakkabılarım su alıyor Ruhi Bey
Ne olur ne olmaz
Önümüz kış Ruhi Bey
Ee, daha nasılsınız Ruhi Bey
İyiyim iyiyim.”

1-Benlik Çatışmaları ve Kimlik Problemleri: “Ben Ruhi Bey Nasılım” Şiiri Üzerine Bir İnceleme, Loveinartz.com

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.