Post-Modern Cadılar: İşte dağları deviren güçlü kadınlar aşka neden saçmalıyor?

ZEYNEP TÜTÜNCÜ GÜNGÖR

Malum, günümüzde kadın-erkek ilişkileri çok büyük değişikliğe uğradı. Kadın ile erkeğin aşka bakış açısındaki farklılıklar ise yüz binlerce yıllık, henüz sonuca bağlanamamış bir tartışma konusu… Balçiçek İlter, ‘Post-Modern Cadılar’ isimli kitabıyla konuya farklı bir parantez daha açıyor, güçlü kadınların aşk hayatını masaya yatırıyor. İlter, önce ‘güçlü kadın’ı tanımladığı kitabında; ağlamaz, incinmez, etkilenmez, sarsılmaz sanılan güçlü kadınların aslında ağlasa da geri adım atmayan, incinse de saldırmayan, etkilense de teslim olmayan, sarsılsa da yıkılmayan kadınlar olduğunu anlatarak konuya açıklık getiriyor. Güçlü kadınların ardında çokça gözyaşı, hayal kırıklığı ve yenilgi olduğunun da altını çiziyor.

Dağları deviriyor, aşkta yeniliyor

Elini attığı her işte başarıyı yakalayan, dışardan görünen nahifliğine inat omuzlarında ağırlığının katbekat fazlasını taşıyan, engeller karşısında direncini hep koruyan güçlü kadınlar konu aşka gelince neden saçmalıyor? ‘Post-Modern Cadılar’, işte bu sorunun cevabını birkaç güçlü kadının eğlenceli, bir o kadar da buruk deneyimlerine dayanarak bulmaya çalışıyor. Konu aşk, ilişkiler, erkekler olunca güçlü kadınlar bildiği her şeyi unutuyor adeta. Belli etmeme zırhını taşımayı sürdürse de eli ayağına dolanıyor. Olmayacağı kilometrelerce uzaktan belli olan ilişkilere koşa koşa gidip sarılıyor. Aynı hataları üst üste, çeşitlendirerek yapmaya devam ediyor.

Yaşanmış hikayelere dayanıyor

Gerçek hikâyelere dayanan kitap, Balçiçek İlter’in bir çıkış yolu arayan güçlü kadınlara yön gösterme isteğini simgeliyor, güçlü kadınlara yalnız olmadıklarını hissettiriyor. Belki güçlü olmaktan sıkılan, belki de aslında göründüğü gibi olmayan kadınların da yaralandığını, hatta belki de bunu, en yakınlarına bile itiraf edemeden hayata devam etmeye çalıştığını anlatıyor. Tabiri caizse ‘burnu düşse, eğilip almıyor’ güçlü kadın. Yoksa, bu denli güçlü olduğu için mi yürütemiyor ilişkilerini? Gerçekten iktidar, bir başkasına ihtiyacı varmış̧ gibi kırılgan olan kadınlara mı ait? Erkekler, yardım isteyen, ihtiyaç duyan kadınların yanında kendini daha mı önemli hissediyor?

Güçlü kadınlar sevgiye aç

Yaşadığımız narsisizm çağında insanların artık karşılığını alamayacağı için duygusal olarak yatırım yapmak istemediğini, bu durumun erkekler arasında daha da yaygın olduğunu söyleyen İlter, şöyle diyor:

“Adım gibi biliyorum ki kendi ayakları üzerinde duran kadınların çoğu sevgi açıdır. O kadar sert, o kadar kuvvetli olmaktan yorulmuştur ki şefkat arar. Yanında her şeyini teslim edebileceği bir adam arar. Onunla da mücadele etmek istemez, ama gelin görün ki hep tersi olur.”

İlişkilerinde çok daha kırılgan, çok daha korkak

Aşkın güçlü kimyasını arayan, bulamayınca da hüsrana uğrayan güçlü kadınlar, yürümeyen ilişkiyi başarısızlık olarak görüyor. Hayatın her alanında olduğu gibi ilişkilerdeki başarısızlık da güçlü kadınlar için kabul edilemez bir yıkıma dönüşüyor. Üstelik araştırmalar, güçlü kadınların hemcinslerine göre daha toksik ilişkiler bulduğunu da kanıtlıyor. İlişkilerinde çok daha kırılgan, çok daha korkak olan güçlü kadınlar, yaşanmışlıklarını cebine atıp kolayca yürüyüp gidemiyor.

Erkekler savaş yaralarından gurur duyarken, güçlü kadınlar bir kat kapatıcı daha sürüyor. Kurdukları düzenin bozulmasından ödleri patlıyor. Yaşadıkları kentte kendi konfor alanlarını yaratan, yılların emeği, çalışması derken kendi güvenli alanlarında mutlu, huzurlu olan güçlü kadınlar, aşkın sahip olduğu kaosu merak ediyor, özlüyor. Her detayına kadar planladığı dünyasında, başrole erkeği koyuyor. Bulamayacağını bilse de ömrünü, mükemmeli aramaya adıyor. Özgürlük alanını tarih boyunca ‘ite-kaka’ genişleten güçlü kadınlar, kırılganlıklarından güç alıyor ve aşka karşı da kuralları yeniden, birlikte yazmaya adım atıyor.
‘Post-Modern Cadılar’, güçlü kadınları, aşkın kurallarını yeniden yazmaya çağırıyor.