Roland Barthes’tan Aydınlık Oda: Ölümle ölümsüz arasında yer alan fotoğraf hayattan kemirir

30 Mayıs 2024
Bu haber 2 yıl önce yayınlandı

'Aydınlık Oda' kitabında Roland Barthes, fotoğraf üstüne fikir yürütürken annesinin ölümü ile fotoğrafın özü arasındaki bağı araştırıyor. Fotoğraf, fotoğrafı çeken ve onu izleyen arasındaki döngüselliği ‘ölünün dönüşü’ diye niteliyor Barthes.

Fotoğrafın icadının kültürel bir şok yarattığını kimse inkar edemez. Teknik olarak geçirdiği süreç ile insan ve toplum tarafından algılanıp yorumlanışı da başlı başına ilginç bir konudur. Fotoğraf makinası teknik olarak geliştikçe zaptettiği alan da genişler. Sonuçta ışık ile imge arasında sonsuz bir salınımdır fotoğraf ve onun gerçekliğinden çok yoruma imkan veren doğası daha çarpıcıdır. Fotoğraf zamanla estetik bir düzenek vasfı kazandıkça yorumun yönü de çeşitlenir. Hayata katılıp yaygınlaşmasıyla da başta yarattığı şok etkisi içselleştirilir. Sıradan insan gittikçe ondan koparken bugün entelektüel zihnin daha da konusu olmayı sürdürür. Çünkü en beklenmedik ve sıradan anda bile fotoğraf ölümle ölümsüz arasında sallanan gerilime dişlerini gösterir. Fotoğraf hayattan kemirir.

Roland Barthes, ‘zaman içinde geriye giderek keşfettiği’ bir fotoğraftan söz açarken, ‘fotoğraflar düzeni hareketi’ kavramını kullanır. Sabit bir görüntü taşıyormuş görünmesinin gerisinde, objektife bakıp da deklanşöre basanın sonsuz hareketliliği vardır oysa fotoğrafta. Çünkü, görselin ışıkla mayalanarak ilettiği imge, müphemiyetin bulanıklığından dolayımlana dolayımlana insanın bir yerlerde saklı tuttuğu, kapısını kilitlediği odalara çıkar. Barthes’ın ‘Aydınlık Oda’ tabiri tam da burada anlamını bulur.

Hareketli görüntünün (sinema, video vs) yaygınlaşmasıyla fotoğrafın etkisi gündemden düşer şüphesiz. Fakat oradan köklenen ‘bakın, bak, işte, iması’ her gün insan yüzlerinde tekrarlanıp durur. Bu tekrarda insan denilen varlığın alışkanlıklarının döngüsünde uyuşması gözlense bile aslında fotoğraf görünmezliğini yaşatır. Fotoğrafın ( görselin) kendisi, fotoğrafı çeken ve onu izleyen arasındaki döngüselliği ‘ölünün dönüşü’ diye niteler Barthes. İzlenirken mutlak hayatta olma şartı gerektiren fotoğraf, ölü olandan yaşamı çıkarma ameliyesi olarak ‘ölünün dönüşü’ olgusallığını diri tutar.

Değişik amaçlarla sadece dört yanımız değil her anımız artık fotoğraflarla (görsellikle) dolu ve neredeyse fotoğraf hareketi bizim yerimize somurmuş durumda. Barthes, farklı fotoğraflardan yola çıkarak meramını derinleştirse bile okura bakarak imgesel okuyuşu sürdürmeyi emanet eder. Söz gelimi R. Avedon’un çektiği, Maske fotoğrafını yorumlarken, “Maske anlamdır” der ve bunu antik Yunan Tiyatrosuyla özdeşleştirir. Gregory Jusdanis’in çalışmalarını bu bağlamda hatırlamak yerinde olur.

R. Barthes’ın metinlerini ilginç kılan taraflardan birisi de annesinin ölümü ile fotoğrafın özü arasındaki bağı araştırırken dolaylı bir annelik metaforu yaratmasıdır. Bir saklayıp gösteren olarak fotoğraf bunu doğrudan amaçlamaz belki fakat hem tek tek bireylerin hem de ulusların hafızası fotoğraf üzerinden yeniden okunabilir. ‘Aile ile anne’ arasında bir düğüm atması da hayli imgesel ayrıca Barthes’in.

Fotoğraf üzerine düşünmek, dünyanın en değerli fotoğraflarına sahip olmak bugün seçkinlerin ve zenginlerin vasfına dönüşmüş olabilir. Ne var ki varoluşun her anını kendine ait ilkel bir amatörlükle zaptetme yeteneğine sahip fotoğrafın, insanın belki de huzur bulup arınacağı ‘aydınlık oda’ vasfı taşıyor olması üzerine, yeniden ve özellikle düşünmek gerekmektedir. Çünkü fotoğraf tarihte hiç görülmediği kadar dünyayı çöpe bulayacak sayısal çokluğa varmıştır.

Aydınlık Oda – Fotoğraf Üstüne Not
Roland Barthes
Çeviren: Mehmet Rifat, Sema Rifat
Yapı Kredi Yayınları, 2024
120 sayfa.

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.