Şair anne Sultan Serdar Doksöz: Yazmaktan korkan çocuklara fener olmak istedim

10 Eylül 2024
Bu haber 4 ay önce yayınlandı

’Kalem Ormanı’nın Şarkısı’nda ‘yazamazsam’ korkusuyla kalemi eline almaya çekinen küçük bir kızın hikâyesini anlatan ‘Şair Anne’ Sultan Serdar Doksöz, "Kelimelerin ve cümlelerin içinde kaybolmaktan korkan çocuklara fener olmak istedim" diyor.

ECEM KODAK[email protected]

‘Şair Anne’ olarak da tanınan eğitimci yazar Sultan Serdar Doksöz, 16 yıldır Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde çocuklar için projeler üreten hayli aktif bir Türkçe öğretmeni. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ‘Fark yaratan öğretmen’ seçilen Doksöz, Altın Kitaplar’dan çıkan yeni kitabı ’Kalem Ormanı’nın Şarkısı’nda ‘Ya yazamazsam’ korkusuyla kalemi eline almaya çekinen küçük bir kızın hikâyesini anlatıyor. “Kelimelerin ve cümlelerin içinde kaybolmaktan korkan çocuklara fener olmak istedim” diyen Sultan öğretmenle yeni kitabını, çocuklar için yürüttüğü projeleri ve çocuk edebiyatının inceliklerini konuştuk.

Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde çocuklar için projeler üreten hayli aktif bir Türkçe öğretmenisiniz ve pek çok çocuk kitabınız bulunuyor. Eğitimci yazar kimliğiniz dışında kendinizi nasıl tanımlarsınız?
Sürekli soru soran çalışkan öğrenciler gibi neredeyse hemen her gün, kim olduğunu, yaşadığı olayları ve hayatta var olma sebebini sorgulayan bir Türkçe öğretmeniyim. İnsanın kendini tanımlaması hep zor gelmiştir bana ama şu da bir gerçek ki tüm güzellikler zorluklardan sonra gelir. Bir insanın kendini bilmesinden ve tanımasından daha güzel ne olabilir ki şu hayatta. Bu çoğu zaman zor olsa da…
Bu dünyaya verebileceğimiz en güzel hediyenin, kendi hikâyemiz olduğuna inandım hep. Benim hikâyem de Ankara’da başladı ve halen başkentte devam ediyor. 16 yıldır Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde Türkçe öğretmeni olarak çalıştıktan sonra 2020 yılında, salgın sürecinde, çocuk gülüşleri için sekiz proje yaptım. MEB tarafından ‘Fark yaratan öğretmen’ seçildim ve ‘Duyarlı Türkçe öğretmeni’ başlığıyla ulusal basında yer aldım. Bu süreçten sonra da ‘Ulusal Proje Koordinatörü’ olarak çalışmaya başladım. Dört yıldır çocuk gülüşleri için projeler yapıyorum. Projelerde ilham kaynağım, içimdeki hiç susmayan çocuktan başkası değil. O çocuk söylüyor, ben projeyi hayata geçiriyorum. İçimdeki çocuk, bin çocuğun yanağında bir gülüşe dönüşüyor. İşte o zaman, ben de kimliğimi buluyorum.

Ancak kaybolmaktan korkmayanlar ışığı bulabilir

Yeni kitabınız ’Kalem Ormanı’nın Şarkısı’nda ‘Ya yazamazsam’ korkusuyla kalemi eline almaya çekinen küçük bir kızın hikâyesini anlatıyorsunuz. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?
Türkçe öğretmeni olarak görev yaptığım süre boyunca bir dersimiz yazma becerileri üzerine olurdu. Kompozisyon çalışmalarında, çocuklarımın çoğunda ‘Ya yazamazsam, ya yapamazsam’ kaygısı vardı. Kelimelerin ve cümlelerin içinde kaybolmaktan korkan çocuklara fener olmak istedim.
Aslında sadece çocuklar değil biz yetişkinler de çoğu zaman yaşamın içinde kaybolmaktan korkuyoruz. Kitabın kahramanı Simay bir yolculuğa çıkıyor. Bazı bölümlerde Simay yolunu şaşırıyor, hayalinin içinde kayboluyor. Işık saçmak ve daha da önemlisi yaşamımızı anlamlandırabilmek için önce kaybolmamız gerekiyor, çünkü insan kaybolmadan uyanışa geçemiyor. Ancak yola çıkmaya ve kaybolmaya cesaret edenler ışığını bulabiliyor ve ancak onlar dünyamızı aydınlık yapabiliyor.

Şimdiki çocuklar dayatmalardan hiç hoşlanmıyor

Türkiye’nin dört bir yanında çocuklarla sık sık bir araya gelip etkinlikler yapıyorsunuz. Yeni nesil çocuklarla ilgili gözlemleriniz neler?
Günümüz çocuğu samimiyeti, eğlenmeyi, oyun oynamayı seviyor. Dayatmalardan hiç hoşlanmıyorlar. Yeni nesil çocuklar, çok hareketliler ve yerlerinde duramıyorlar. Onların dikkatini toplamak gerçekten zor ama imkânsız değil. Onlarla aramda bir sevgi bağı kuruyorum önce. Çocuklarla kurmuş olduğum bağı, interaktif masallar anlatarak güçlendiriyorum. Her etkinlik sonrası sahneye fırlayıp etrafımı kuşatıyorlar. O anda yüzümde gülümsemeye dönüşen cümleler kuruyorlar:
‘Abla yine gel! Seni çok sevdik.’
‘Sultan abla roblox hesabın varsa oradan oyun oynayalım mı?’
‘Beni Instagram’dan takip eder misin?’

Şiiri sevdirmek için yola çıktı, ‘Şair Anne’ oldu

Evet, sosyal medyada da ‘Şair Anne’ olarak tanınıyorsunuz. Şiir türünün hayatınızda önemli bir yeri olduğunu biliyoruz. Bu merakınız nasıl başladı?
Şiire olan merakım babamın eve getirdiği şiir kitaplarıyla başladı. Lisede öğrenim görürken başlayan bu merak üniversitede bambaşka bir boyuta geçti. 2003 yılında şiir yazmaya başladım. Küçük bir kartopu gibiydi şiir o zamanlar benim için. Sonrasında çok okudum, yazdım ve araştırdım derken bir anda kendimi yarışmalara başvururken buldum. Şiirlerim çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlandı. 2016 yılında da ilk şiir kitabım okuyucuyla buluştu. Şiirin çok rağbet gören bir tür olmadığını görmek beni derinden üzdü. Şiiri sevdirmek için bir yola çıktım. Okyanusta küçücük bir damlaydım başta, sonra damlalar bir araya geldi ve ben de göle dönüştüm. Sayısını bile hatırlayamayacağım kadar şiir söyleşileri düzenledim. Derslerime şiirle başladım, derslerimi şiirle bitirdim. Derken öğrencilerim bana ‘Şair Anne’ demeye başladılar. Ve aslında tüm hikâye böylece başlamış oldu.

Hayal etmenin gücünü fark eden çocukların dünyası renkleniyor

Şiirsel anlatımın çocukları cezbeden bir yanı olduğunu düşünüyorum. Siz ne dersiniz?
Kesinlikle size katılıyorum. Şiirdeki uyumlu dizeleri, çocukların en sevdiği oyunlara benzetiyorum. Çocukları dikkatle gözlemlediğimizde, yeni dinledikleri bir şarkıya tempo tuttuklarını, oyun oynarken şarkı söylediklerini rahatlıkla görebiliriz. Şiir, içinde birçok duyguyu barındırdığı için şiirle bir çocuk mutlu olabilir, gülebilir, hüzünlenebilir, hayal kurabilir, cesaretlenebilir. Çocuğun hareketli dünyasında, ahenkle dans eden kelimeler hayal gücünün gelişmesinde oldukça etkili. Hayal etmenin güzelliğini ve gücünü fark eden çocukların dünyası renkleniyor. Dünyası renklenen çocuklar da topluma yararlı bireylere dönüşüyorlar.

Özel gereksinimli çocuklar için sürpriz proje

Ufukta yeni proje var mı?
Evet, var. Toplumumuzda, özel gereksinimli çocuklara olan bakış açısını değiştirmek için Cemal Özdemir hocamız ile yaklaşık bir yıldır çalışıyoruz. Özel gereksinimli çocukların, toplumla bütünleşmeleri ve bağımsız yaşam becerileri kazanması noktasında hazırlamış olduğumuz hikâyeler önem arz etmektedir. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde okurlarımıza bir sürpriz yapmak istiyoruz. Umarım özenle hazırlamış olduğumuz kitaplar, tüm öğrencilerimize ulaşır ve biz de bir farkındalık yaratarak özel gereksinimli çocuklarımızın yaşamlarına ışık olmayı başarırız.

Kalem Ormanı’nın Şarkısı
Sultan Serdar Doksöz
Altın Kitaplar, 2024 (8. baskı)
7-12 yaş, 64 sayfa.

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.