Son Siyah Saçım: Jean-Louis Fournier bir kader arkadaşı gibi

28 Mayıs 2024
Bu haber 2 yıl önce yayınlandı

Jean-Louis Fournier’yi bir kader arkadaşı gibi de okuyorum. 'Son Siyah Saçım ve İhtiyar Delikanlılara Bazı Öğütler'de şöyle diyor: “İnsanoğlu hoppala ile ilk adımlarını, yürüteçle son adımlarını atar; ikisinin arasında ise hiç durmadan koşar durur.”

BÜLENT KORMAN

Jean-Louis Fournier’yi bir kader arkadaşı gibi de okuyorum. ‘Son Siyah Saçım’da şöyle diyor:
“İnsanoğlu hoppala ile ilk adımlarını, yürüteçle son adımlarını atar; ikisinin arasında ise hiç durmadan koşar durur.”

Yani kelimeler farklılaşır, adımlar gibi hayata ayak uydurur. Çok kişinin yazdığı gibi, ‘dil insanın ana yurdudur’ elbette ama üstüne titreyip ona sahip çıkarsan. Örnek gibi, biri 60 yıldır, diğeri daha da uzundur yurtdışında yaşayan ama hâlâ Türkçeyi tek kelimeyle bile bozmadan, yarı onunla yarı bununla ‘melezleştirmeden’ konuşup yazışan iki dostum var.
“Yazma zevkini keşfedebilmem için yurtdışına çıkmam gerekti… Kendi dilimi kullanma imkânsızlığı içinde bulunurken, dilimin bir yoğunluğu, bir kıvamı olduğunu, soluduğumuz hava gibi olmadığını, aksine kendi yasaları, kendi kestirme yolları, dehlizleri, çizgileri, yokuşları, yamaçları, girinti çıkıntıları, kısacası bir fizyonomisi olduğunu, bir peyzaj oluşturduğunu ve bu peyzajda kelimelerle cümleler etrafında dolaşılabileceğini, özetle önceden göremediğim bakış açıları olduğunu fark ettim. Bana yabancı olan bir dili konuşmak zorunda olduğum İsveç’te, o birden dikkatimi çeken fizyonomisiyle kendi dilimin, yabancı ülke veya gurbet dediğimiz yer’siz yerde kalırken mesken tutabileceğim en gizli ama en emin yer olduğunu anladım. Sonuçta tek gerçek vatan, insanın ayağını basabileceği tek toprak, başını sokabileceği, sığınabileceği tek ev çocukluğundan itibaren öğrendiği dildir.” ‘Güzel Tehlike’, Michael Foucault, Çeviren: Savaş Kılıç, (Metis, 2021, 4. baskı)

Ferit Edgü, bir gün Paris’te, kötü park edildiği için kendisini güç durumda bırakan bir aracın tekerleğine kızgınlıkla bir tekme savurup, “Merde!” diye söylenmek yerine yüksek sesle Türkçe küfür ederken, tesadüfen oradan geçmekteki yaşlı bir Ermeni kadının durup, “Söv oğlum, söv, Türkçeye hasretim!” dediğini aktarmıştı. Ferit’in muhtemelen şakırdatarak kullandığı ve ihtiyar Ermeni’nin de o yaşta karşılığını unutmadığı anlaşılan ‘Fu.k’ kelimesinin olduğu gibi, mesela ‘Wow’un da Türkçesi varbu arada. Vay!
Üstelik Foucault’nun işaret ettiği gibi, etkisini artırmak isterseniz jest olarak yüzünüzde tamamen farklı ‘fizyonomiler’ eşlik eder o ikisine.
Şu sözler de Fournier’den, kitabın alt adı ‘ve İhtiyar Delikanlılara Bazı Öğütler’: “Yatağınızın başucundaki doktorun, ‘Sonunuz geldi’ dediğini duyduğunuzda, durumunuza rağmen son kez onu güldürmeye çalışın. Ayrıca ‘Her şeyin sonu’ diye düzeltin.”
‘Amma huysuz ihtiyar!’ diyenleri duyar gibiyim.

Son Siyah Saçım ve İhtiyar Delikanlılara Bazı Öğütler
Jean-Louis Fournier
Çeviren: Billur Köker
Yapı Kredi Yayınları, 2023 (7. baskı)
roman, 224 sayfa.

 

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.