Sürgündeki rockstar Cem Karaca’nın az bilinen Almanya yılları

28 Şubat 2024
Bu haber 7 ay önce yayınlandı

Cem Karaca, Almanya’da sürgünde olduğu sekiz yılın altısını “Ömrüm” diye hitap ettiği Meral Karaören ile birlikte geçirmişti. Karaören, Türkiye’nin rock ikonuyla geçirdiği yıllarını ilk kez Sia Kitap’tan çıkan ‘Ömrüm’de anlatıyor.

Ömrüm

MUHSİN TOPYILDIZ
[email protected]

Son dönemde ‘Cem Karaca’nın Gözyaşları’ filmiyle yeniden gündeme gelen Cem Karaca, kuşkusuz Türk rock müziğinin en önemli ve büyük starlarından birisi. 1960’ların ilk yıllarında başladığı müzik kariyerinde kendine has yorumu ve kişiliği ile zirveye ulaşması hiç zor olmamıştı. Bu nevi şahsına münhasır rockstarın söylediği her şarkı, verdiği her konser, yaptığı her açıklama, tutunduğu her tavır ve yaptığı her eylem yıllar boyunca Türk halkı tarafından yoğun ilgi ile takip edildi.

Rock müziği Anadolu kültürü ile bir araya getirerek başarıyı yakalayan Karaca’nın hayatında pek az kişinin yaşayacağı türden birçok köşe taşı mevcut. Bu köşe taşlarının belki de en önemlisi ise Almanya’da sürgün ve vatansız olarak geçirdiği yıllar. Hayatının bir kısmını sürgünde geçirmek zorunda kalan sanatçılar içerisinde Cem Karaca’nın hikayesi kendine yakışır şekilde en ilginç hikayelerden birisi. Zülfü Livaneli, Fuat Saka gibi müzisyenler Türkiye’deki müziklerini Avrupa’ya taşırlarken Cem Karaca, Almanya’da Almanca müzik yaparak sıfırdan bir başka kariyer inşa etme yolunu seçmişti. Bu nedenledir ki Karaca’nın sürgün yıllarına dair kamuoyunda pek az şey bilinir. Bilinenlerin birçoğu da ya magazin haberi olarak kabul edebileceğimiz havadisler ya da Cem Karaca’nın politik dünyasına dair meselelerdir. Fakat 8 yıl süren sürgünde Cem Karaca’nın hayatında gerçekten neler oldu? Ceyhun İrgil ve Naci Dinçer’in kaleminden çıkan ‘Ömrüm-Cem Karaca’nın Almanya’daki Sürgün Yılları’ bu konuya odaklanıyor.
Sia Kitap etiketiyle yayımlanan ‘Ömrüm’, Cem Karaca’nın Almanya’da altı yıl boyunca birlikte yaşadığı ve ‘Die Kanaken’ albümünde bulunan ‘Ayşe, Meral, Semra’ şarkısında adını geçirdiği Fethiyeli Meral Karaören ile askerlik yıllarında tanışıp Almanya’da kader ortaklığı yaptığı İbrahim Hızlı’nın beyanlarından bir araya gelmiş bir çalışma. Kitap, Cem Karaca’nın sürgün yıllarına o yıllarda en yakınında olan iki kişinin gözünden yaklaşıyor. Cem Karaca’nın Meral Karaören için kendi elleriyle kaleme aldığı mektuplar ve ilk kez yayımlanan fotoğraflarla Türkiye’nin bu önemli starının ruh haline bir başka pencereden bakma şansı sunuyor.
1979’da Cem Karaca ile tanışan Meral Karaören, altı yıl süren çalkantılı ilişkilerini belki de ilk kez tüm detaylarıyla açıklıyor. ‘Ömrüm’, ikilinin birlikte yaptıkları Amerika, Fransa ve Yunanistan gezilerine, Almanya’da birlikte açtıkları müzik dükkanına ve Cem Karaca’nın o yıllardaki yaşamına dair işaretleri birinci elden okuma imkânı veriyor.

Kitabın içindeki en ilginç detaylardan birisi bir Yunanistan gezisinde büyük Yunan besteci Mikis Theodorakis ile Cem Karaca’nın bir araya gelmesi ve tuhaf bir sebepten birbirlerinden hoşlanmamaları. Karaören’in anlatımına göre kendisi bu tanışmayı Cem Karaca için çok önemli bir fırsat olarak görmüş. Zira Theodorakis de ülkesindeki askeri cunta yönetimi nedeniyle sürgünde yaşamak zorunda kalmış fakat yıllar sonra ülkesinde kırmızı halılarla karşılanmıştı. Cem Karaca’yla hikayeleri çok benziyordu. Bu ortak hikâyeden doğacak bir ortak çalışma müzik tarihine enfes bir katkı olabilecekken masadaki bir konuşma birden havayı değiştiriveriyor, ikilinin ortak çalışması sadece Meral Hanım’ın hayali olarak kalıyor. Theodorakis ile benzer bir ortak çalışma yapmak ise birkaç yıl sonra Zülfü Livaneli’ye kısmet oluyor ve ikili birçok unutulmaz esere imza koyuyor.
Türk halkı, Cem Karaca’nın Avrupa’daki sürgün yılları ile ilgilendiği kadar Türkiye’ye dönüşüyle de ilgilenmişti. Dönemin başbakanı Turgut Özal ile görüştükten sonra Türkiye’ye dönen ve vatandaşlığını tekrar kazanan Karaca kimi çevreler tarafından çok eleştirilmişti. Ülkesine döndükten sonra bu eleştirilere ‘Oh Be’ ismini verdiği şarkısında “Ben döneksem döndüm diye memleketime / Döndüm baba döndüm işte oh be” diyerek cevap vermişti. Gazetelerin ve politik çevrelerin çok konuştuğu bu konu bir sürü spekülasyonu da beraberinde getirmişti. Cem Karaca gerçekten Türkiye’ye dönmek için Turgut Özal’ın elini öpmüş müydü? Ömrüm, Özal-Karaca görüşmesine en yakın tanıklarının açıklamalarıyla ışık tutuyor.
Cem Karaca doğrusuyla yanlışıyla Türk müziğinin en ikonik karakterlerinden biri olmayı başardı ve arkasında büyük bir müzikal miras bıraktı. Bu müzikal mirası da yaşanmışlıkları sayesinde oluşturdu. “Hayatımın en zor yılları” diye tanımladığı sürgün yıllarının bilinmeyenleri ‘Ömrüm’ aracılığı ile okuyucuyla buluşuyor.

Ömrüm – Cem Karaca’nın
Almanya’daki Sürgün Yılları
Hazırlayan: Ceyhun İrgil, Naci Dinçer
Sia Kitap, 2023

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.