'Sayın Bay Rock Yıldızı'nda Teoman kendine iltimas geçmiyor, ki bir starsanız bu kolay değildir. Timur’da bir antikahraman yaratmış. Rahat, akıcı bir anlatımı var. Ve fütursuzluğuyla Bukowski’ye yakın. Teoman’ı okuyacağım yazarlar listesine aldım.
Teoman, ilk romanı ‘Sayın Bay Rock Yıldızı’nda (Doğan Kitap, Mayıs 2024) bir rock yıldızının hayatını anlatıyor. Bu cümleyi okuduğunuzda ötesini düşünüp araştırmadan ‘Teoman hayat hikayesini yazmış’ diye düşünürsünüz. En azından, ‘Otobiyografik bir roman kaleme almış’ dersiniz.
Teoman’ın edebiyata ilgisini biliyoruz. Yaşam öyküsünden parçaları, anılarını içeren ‘Fasa Fiso’ (Hep Kitap, 2018) adlı bir kitabı yayınlanmıştı. Bir de ‘İnsanlık Halleri’ (Bibliyon, 2016) adlı kitabı varmış, ben yeni öğrendim. Kitap ‘şiir’ olarak kategorilendirilmiş ama şarkı sözlerini içeriyormuş. Demek ki şarkı sözlerini iki ayrı edisyon olarak yayınlamış, çünkü bir de ‘Söz ve Müzik Teoman’ (Alfa Yayınları. 2014) adlı bir kitabı var. Bu kitaplardan söz etmemin nedeni Teoman’ın diğer ‘rock yıldızlarından’ farkına dikkati çekmek.
Teoman’ı dünyadan Bob Dylan, Tom Waits, Leonard Cohen gibi, Türkiye’den Fikret Kızılok, Bülent Ortaçgil gibi ‘ozan şarkıcılar’la birlikte anmak daha uygun görünüyor. Bence en yakın durduğu sanatçı Leonard Cohen. Teoman da Cohen gibi edebiyatla çok ilgili, yaşama bakışlarının, yaşam tarzlarının da benzer olduğunu düşünebiliriz. ‘Sayın Bay Rock Yıldızı’nı okurken hep Cohen’in otobiyografik romanlarını, örneğin “Görkemli Kaybedenler”i anımsadım. Üslup ve konuları benzemese de bakış benzerlikleri var.
Teoman da Cohen gibi kendine iltimas geçmeyenlerden, ki bir starsanız bu kolay başarılacak şey değildir. Egonuzun büyüklüğüyle yerler gökler titrer, yani kendini dev aynasında görmeden, hatalarıyla da değerlendirebilmek hiç de kolay bir şey değildir.
Teoman, ‘Sayın Bay Rock Yıldızı’nda Timur adında bir rock yıldızını anlatıyor. Kitabın arka kapağından: “Timur, 46 yaşında neredeyse mizantrop bir rock yıldızı. Alkolle, hayatla, depresyonla, manasızlık hisleriyle, orta yaş ve yaratıcılık krizleriyle savaşırken, bir yandan da dört yaşındaki kızına baba, annesine oğul olmaya çalışıyor. En çok zorlandığı konuysa kendine katlanmak.”
Bu kısa tanıtımda bile Teoman’la Timur arasında birçok benzerlik bulabiliriz. ‘Sayın Bay Rock Yıldızı’ndan bazı bölümler önce Kafa dergisinde tefrika olarak yayınlanmış, sonra tamamı kitaplaşmış. Bir de internette rastladığım ama kitapta yer almayan ‘Önsöz’ başlıklı bir açıklama var. Kitabın kahramanının kendisi, yani Teoman değil Timur olduğunu, bir alter ego yaratmaya çalıştığını anlatıyor. “Bana benziyor, ama ben değil. Ben aslında sıkıcı biriyim. Romandaki kahraman gibi biri değilim” diyor. “Kendimden farklılaştırma amacım, şarkılarımdaki ‒ve bu romandaki- kahramanlarımın daha enteresan olmasını istemem:)” diye devam ediyor.
Kitap hakkında yazacak benim gibilere iş bırakmamak için de ayrıntılı tarif ve yorumlara girişmiş. “Fragmantal bir roman bu. Bir komedi-dram romanı yazmaya çalıştım. Gece gündüz içen, -ben hiçbir zaman öyle biri olmadım-, yaşlanırken yeni dünyaya adapte olamayan, eski dünyasının değişimiyle zeminini tamamen kaybetmiş, bunun yanında kendini de kaybetmiş bir karakter. Allak bullak bir herif:) Kafası sürekli iyi olduğu için, gerçeklerle de bağı kuramayan biri. Yalnızlıktan, sürekli başka bir kişi olmaya zorlandığını düşünen, kim olduğunu artık bilemeyen, yaşadığı çağa ayak uyduramayan bir rock yıldızı.”
Okumaya devam ederken hem ‘Bu kadar açıklamaya neden gerek duydu” diye hem de ‘Teoman rock yıldızı olmasa iyi bir kitap eleştirmeni olabilirmiş’ diye düşündüm. Roman hakkında açıklamalara şöyle devam ediyor; “Onu çok yalnız bir karakter yaptım. Kendi kendine yaşayan biri. Sadece tek arkadaşı var. Bu kişi, rock yıldızı olmayabilirdi. Herhangi bir meslekte de bu duygular hissedilebilirdi ama rock yıldızlığının sahte-balon tarafını da kullanmak işime geldi. O dünyayı iyi biliyorum diye. Batı’da değil de Türkiye’de bir rock yıldızı olmak, kendi başına bir komedi unsuru katsın da istediğim için, böyle bir roman yazdım. Aynı zamanda depresyondan çok çeken biri Timur. Çağımızın neredeyse tüm bireyleri gibi. Can sıkıntısı, anlamsızlık üzerine, onun depresyonunu sürekli artırmaya, majör depresyona doğru götürmeye çalıştım romanımda. Kendi hayatımdan bilirim o tarafları 🙂 Can sıkıntısı, anlamsızlık, depresyon yan yana gider bende 🙂 Mizahla üstesinden gelirim hayattaki dertlerimin. Bu romanı da o hislerle yazdım:)”.
Teoman’ın bu metni kahramanının kendisi olmadığını yani otobiyografik bir roman yazmadığını anlatmak, inandırmak ihtiyacı ile kaleme aldığı anlaşılıyor. Bunu ne kadar başarır, okurlarını bu kahramanının kendi olmadığına ne kadar inandırır bilemem ama romanın kitaplaşmış haline bu metnin önsöz olarak konmamış olması iyi olmuş. Çünkü okuru etkileyen, romanı nasıl anlaması gerektiğini söyleyen bir metin, yani derdimi anlatacağım derken olumsuz etki yaratabilir. Bence roman bir sanat eseriyse tek anlamı yoktur, yazarın nasıl anlaşılmasını arzu etmesi önemli değildir, herkes kendine göre anlamlandırır.
Bence anlatılan Teoman’ın öyküsü olmasa da ona çok benzer bir rock yıldızının hayatı. Teoman Timur’u “Alteregom” diye tanımlıyor, ki bu bence haklı. “Alter ego, bir kişinin ikinci benliği veya farklı bir yönünü temsil eden bir karakteri ifade eder. Genellikle, kişinin gerçek karakterinden farklı özellikler gösteren veya kişinin bastırdığı yönlerini dışa vuran bir yan karakter olarak düşünülür” diye tanımlanmış internette.
Teoman, Timur karakteriyle kendisi ve benzeri rock yıldızlarını karikatürize edip yerden yere vuruyor. Timur’un sevilecek hiçbir yanı yok. Teoman’ın dediğinin aksine de oldukça sıkıcı bir tip. Dövülmelik. Dövülüyor da… Hayranlarının da onu kişi olarak neden sevdiklerini anlamak mümkün değil. Kadınlarınsa onca çekilmezliğine rağmen yanında durması, yatağında uyanmasının sebebi ise ‘yıldız’ olması. O da kendisini gerçekten sevecek kadını anlayabilecek durumda değil. Çünkü kimseyi dinlemiyor, anlamıyor, iletişime kapalı. Kendi kendine söyleniyor, eleştiriyor, kızıyor.
Burada mizantrop tanımlaması önemli, “Mizantrop, insanlardan hoşlanmayan, insanlara karşı genellikle güvensizlik ve nefret gibi olumsuz duygular besleyen bir kişiyi tanımlamak için kullanılan bir terimdir” diyor internet. Timur insanları hiç sevmiyor, olabildiğince az ilişki kurmak istiyor ama her gece barlara gitmekten ve eve körkütük sarhoş bir halde, adını öğrenmek lütfunu bile göstermediği bir kadınla dönmekten vazgeçemiyor. Neden bir mizantropken böyle davrandığının cevabı, yarattığı star imajının bunu gerektirmesi.
Timur’un kitap okumak, dışarıdaki zamanının önemli bir kısmını kitapçılarda geçirmek, iyi filmler seyretmek, dünyanın halini düşünmekle kalmayıp araştırmak gibi entelektüel nitelikleri olmasa onu sıradan bir star gibi değerlendirebiliriz. Bir starın gününü nasıl geçirdiği de merak edilebilir. Gerçek starların Timur’unki kadar bol ve boş zamanları olduğunu sanmıyorum. Ama Timur gibi günleri bomboş geçen eskimiş starlar olduğunu düşünebiliriz. Çünkü o 46 yaşında, yeni şarkılar üretemiyor, eskileri ile idare ediyor ve şöhretinin günler geçtikçe azaldığının da bilincinde. Depresyonunun, kendini alkole vurmasının, sürekli içmesinin bir nedeni buysa diğeri bunca yıl emek verdikten sonra geriye bir şeyin kalmayacağını fark etmek olsa gerek.
‘Pop’ kolay tüketilen demek. Pop şarkılar yapıp yıllarca zirvede kalmak her babayiğidin harcı değil. Timur’u bilmem ama Teoman 90’lardan beri şarkılarını yeni nesillere dinleterek sürekli zirvede kaldı. Bu kolay bir şey değil. Timur kısmen bunu başarmış ama kendinden çok şey kaybetmiş. Yapayalnız bir hayatı var. Kızı ile ilişkileri iyi değil. Sadece bir arkadaşı var ve tek gecelik ilişkilerden sürdürebileceği bir aşk ilişkisi çıkaramıyor. Yalnız öleceğinin farkında.
Trajikomik bir roman ‘Sayın Bay Rock Yıldızı’. Esas olarak da üzücü. Teoman’ın rahat, akıcı ve kara mizah diye tanımlayabileceğimiz bir anlatımı var.
Timur’da bir antikahraman yaratmış. Adamın sevilebilecek tek yanı kitap merakı. Teoman, John Fante’nin ‘1933 Berbat Bir Yıldı’sına atıfla ‘1994 Berbat Bir Yıldı’ diye Timur’un gençlik yıllarını tanımlasa da anlatım rahatlığı ve fütursuzluğuyla daha çok Charles Bukowski’ye yakın. Bukowski de romanlarında kendi yaşamını anlatıyormuş gibi yapar. Timur’la Bukowski’nin kahramanlarının farkı baştan kaybetmiş olmalarıdır. Dibin dibinde yaşarlar ve hayatlarına giren kadınların adlarını asla unutmazlar. O kadar büyük lüksleri yoktur, çünkü kadınlar hayatlarına çok fazla girmez. Timur zirvede ve tüm ilişkilerinin sahte olduğunu, star olduğu için insanların kendisiyle birlikte olduklarını, aslında başka bir önemi olmadığını biliyor. Bu yok sayılmayı da tek gecelik ilişkileri yaşadığı kadınların adını bilmiyormuş gibi yaparak aşmaya çalışıyor. Yoksa Zeynep gibi adlarını asla unutmadığı ilişkileri de var.
‘Sayın Bay Rock Yıldızı’nı tabii ki sevdiğim bir rock yıldızının kitabı olarak okumaya başladım ama ilginç, okunaklı bir roman buldum. Teoman’ı yazdıklarını okuyacağım yazarlar listesine aldım. Kaleme almakta olduğu “1994 Berbat Bir Yıldı”yı da merakla bekleyeceğim.