Grangé'dan Fransa'dan Hindistan'a uzanan 1968 romanı

Kızıl Karma
Jean-Christophe Grangé
Çevirmen: Tankut Gökçe
Doğan Kitap, 2024
584 sayfa.
Türkiye’de çok sevilen Fransız yazar Jean-Christophe Grange, yeni romanında Mayıs 1968 Paris’inden Hindistan’a uzanan sürükleyici hikaye anlatıyor.
Mayıs 1968’de Paris adeta yangın yeriyken, genç bir kadının bir yoga pozisyonunda, çıplak ve parçalanmış cesedi bulunur. Polis Jean-Louis Mersch, cinayeti soruşturmaya başlar. Maktulün arkadaşları Hervé ile Nicole de ona yardımcı olurlar. Bir başka kadın arkadaşları daha cinayete kurban gittiğinde, ölümün kendi çevrelerinde kol gezdiğini düşünmeye başlarlar. Mersch, Hervé ve Nicole bu cinayetlerin Hindistan’la bağlantılı olduğunu anladıklarında Kalküta’dan Varanasi’ye uzanan bir maceraya atılır ve korkunç gerçeği Ganj Nehri’nin kıyılarında keşfederler.
Grangé, cinayetlerin peşinde koşarken kendi kaderlerini de değiştiren üç çarpıcı karakter ve hiç düşmeyen bir tempoyla, bir kez daha kötülüğün sınırlarını araştırıyor.

Olağanüstü, Sıradışı ve Mükemmel
J. Hakan Dedeoğlu
April Yayınları, 2024
200 sayfa.
James Hakan Dedeoğlu’ndan muzip bir distopya…
Kariyerinin tekdüzeliğinden sıkılıp hayatının filmini çekmek için herkesten kaçan ünlü dizi yönetmeni kendini Akdeniz kıyısında, üzerine yazlık site inşa edilmiş bir antik kentte bulur. Yavaş yavaş tanıştığı ahalinin yıllanmış sırlarını karşı konulmaz bir merakla açığa çıkarma peşine düştükçe doğanın akılalmaz mucizeleri eşliğinde kendinden bile sakladığı yakıcı sırlarla yüzleşir…
Dedeoğlu muzip ve iddialı kalemiyle insanlıktan çıkmamak için köşe bucak kaçanların korktuklarının başlarına gelmesini yazıyor.

Korkudan da Büyük Bir Şey
Baran Güzel
Everest Yayınları, 2024
208 sayfa.
Nitelikli çeviri kitaplar yayımlayan Holden Kitap’ın kurucusu Baran Güzel, ‘Her Kötü Geceden Sonra’ adlı öykü kitabının ardından bu kez ilk romanıyla karşımızda. Kadınların saçlarının kaldırımlardan kazındığı tekinsiz, umutsuz bir evrene açılan ‘Korkudan da Büyük Bir Şey’, erkek egemen düzenin bir alegorisini ortaya koyuyor. Sadece kadınları etkileyen çaresiz bir intihar salgınının gölgesinde adım adım sona yaklaşan bir dünya, bu korkunç karmaşanın içinde eski sevgilisinin peşine düşen yalnız, yoksul, paniklemiş bir adam: Hükümet aleyhine tweet attığı için gözaltına alınan ve şartlı tahliye edilen anlatıcı, bir yandan birkaç kadının intiharıyla başlayan ve kısa zamanda kitlesel bir hal alan kaosla baş etmeye çabalarken, bir yandan da eski sevgilisinin son arzusunu yerine getirmeye çalışacaktır…

Yanılgı
Irène Némirovsky
Çeviren: Berna Günen
İş Bankası Kültür Yayınları, 2024
144 sayfa.
Némirovsky, henüz 23 yaşında yazdığı bu ilk romanında, duygular üzerine sarsıcı gözlemleri, erkeğin ve kadının bakışları arasında gezinen esnek üslubuyla dikkat çekiyor.
1920’li yıllar. Fransa’nın güneyinde, Bask diyarının enfes sahil beldesi Hendaye’da başlayıp Paris’in gri sonbaharına uzanan bir aşk öyküsü. Bir yanda Birinci Dünya Savaşı’ndan döndükten sonra eski refah ve statüsünü yitirmiş Yves Harteloup; diğer yanda başarılı bir girişimciyle evli, alımlı, duyarlı, incelikli bir burjuva kadını olan Denise Jessaint.

Çıplak Babalar
Margit Schreiner
Çeviren: Serap Gülerçin Karluk
Yapı Kredi Yayınları, 2004
96 sayfa.
Margit Schreiner’in daha önce ‘Sevmek Dedikleri’ ve ‘Ev, Kadınlar, Seks.’ kitapları yayımlanan ‘Ayrılık Üçlemesi’nin son halkası ‘Çıplak Babalar’, kızın babaya olan sevgisinin dokunaklı öyküsü. Orta yaşlarındaki anlatıcı çocukluk yıllarıyla bugünü arasında usulca salınarak bilincin sınırlarında geziniyor; şimdi Alzheimer hastası olmuş, zihni karışmış bir halde ölüme yaklaşan, çocukluğunun mükemmel babasına kendine özgü, soğukkanlı ve içten bir saygı duruşunda bulunuyor.

Doğum Günüme Çağırmak İstediğim Tek Kişi
Ömer F. Oyal
Yapı Kredi Yayınları, 2024
240 sayfa.
2020’de ‘Gemide Yer Yok’ romanıyla 75. Yunus Nadi Ödülleri‘nde en iyi roman ödülünü kazanan Ömer F. Oyal son romanı ‘Doğum Günüme Çağırmak İstediğim Tek Kişi’de doğum gününün gecesinde uyku tutmayan bir akademisyenin zihninin saplantılı akışına bizi davet ediyor. Üzerinde çalıştığı konunun öznesi olan Evliyâ Çelebi’nin kendi hayatını nasıl ele geçirdiğini bize tutkulu ve takıntılı bir dille anlatıyor. Kitaplarla, kâğıtlarla, sonu gelmeyen düşünce silsilesiyle yaşayanların dünyasında zehir gibi gezinti…

Serotonin
Michel Houellebecq
Çeviren: Başak Öztürk
İthaki Yayınları, 2024
256 sayfa.
Fransız edebiyatının ‘kötü çocuğu’ Michel Houellebecq’in 2020 Booker adayı romanı ‘Serotonin’, Fransa’yı sarsan Sarı Yelekliler hareketini öngören, yazarının kehanet yeteneğinin rafine bir örneği, bir tür zamane ‘Ölü Canlar’ı olarak değerlendiriliyor.
Fransız Tarım Bakanlığı’nda ziraat mühendisi olan Florent-Claude Labrouste, çalışma hayatından, kadınlarla ilişkilerinden ve yeni Avrupa’dan sıkılmış kırklı yaşlardaki müzmin bir bekârdır. Kendisini memleketinde kaybetme arzusuyla otomobiline atlayıp yola çıkar, kullandığı antidepresanın da etkisiyle her şeyi libidosundan azade görmeye başlarken yeni toplumun huzursuzluklarından ve eski dostlarıyla sevgililerinin dönüşümlerinden etkilenecektir.
“Kaybeden beyaz erkek: Houellebecq’in yeni romanı, Fransız memnuniyetsizliğini öngörüyor.” – The Guardian

Üç Kadın
Robert Musil
Çevirmen Zehra Aksu Yılmazer
Can Yayınları, 2024
112 sayfa.
Modern romanın en önemli başyapıtlarından ‘Niteliksiz Adam’ın yazarı Robert Musil, 1911’de yayımlanan ‘Birleşmeler’den sonra yine kadın karakterlere odaklandığı ‘Üç Kadın’da farklı toplumsal sınıflardan gelen üç kadının hikâyesini anlatıyor. Öykülere ismini veren ve hayatlarındaki erkeklerin bakışından gördüğümüz bu kadınlar ilk bakışta öykülerin odak noktası değilmiş gibi görünseler de üç erkeğin kaderine hükmeden, olayları belirleyen onlar: Köylü Grigia, aristokrat Portekizli ve tezgâhtar Tonka.
‘Üç Kadın’, Musil’in hayatının eseri kabul edilen ‘Niteliksiz Adam’dan önceki son aşama olarak değerlendiriliyor.

Tom Lake
Ann Patchett
Çevirmen: Kerime Dalyan
The Kitap Yayınları, 2024
320 sayfa.
Dünyanın en büyük okur platformu Goodreads’te 2023 En İyi Roman kategorisi finalisti ‘Tom Lake’, pandemi kapanmaları döneminde geçen ve dünyada geçen yılın en çok satan kitaplarından biri.
2020’nin bahar aylarında Lara’nın üç kızı, pandemi nedeniyle ailelerinin Kuzey Michigan’daki meyve bahçesine geri döner. Kızlar, kiraz toplarken, annelerinden yıllar önce Tom Lake adlı bir tiyatro kumpanyasında sahneyi paylaştığı, aynı zamanda âşık olduğu ünlü aktör Peter Duke’un hikâyesini anlatmasını isterler. Lara geçmişi anımsadıkça, kızları da kendi hayatlarını ve anneleriyle olan ilişkilerini, içinde bulundukları dünyayı ve bildiklerini düşündükleri her şeyi yeniden gözden geçirmek zorunda kalırlar.

Yalnızlığın Anatomisi
Thomas Wolfe
Çevirmen: Bülent Ayyıldız
Holden Kitap, 2024
112 sayfa.
Holden Kitap’ın gölgede kalmış önemli kitaplara yer veren ‘Kuytu’ serisinin ikinci kitabı. Hayattayken William Faulkner, Scott Fitzgerald ve Hemingway’le anılan, üslubuyla Philip Roth, Pat Conroy ve Beat Kuşağı yazarlarına ilham olan Thomas Wolfe, olay örgüsü, karakter dönüşümü gibi bildik kurmaca ögelerini esas almaktansa, bir gezginin merakı ve bir şairin iç sesiyle ‘an’ın ve sıradan olayların peşine düşüyor. Otobiyografik izler taşıyan eserlerinde Amerikan topraklarının ıssızlığını, doldurulamayan boşluklarını, insanlarının yalnızlıklarını anlatıyor. Öyküleri başka bir kıtanın özelliklerinden beslense de, insanın büyük umutları ve dibe vurduğu koyu karamsarlığı arasındaki mücadelesini betimlemede mahir bir usta. Ray Bradbury onu “dünyayı yiyip, lav kusan adam” olarak tanımlarken tam da bu noktaya işaret ediyor.
