Go! Eko-Diktatörlük –
Önce Yeryüzü, Sonra İnsan
Dirk C. Fleck
Çeviren: Zehra Aksu Yılmazer
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2024
roman, 280 sayfa.
1994 ve 2009 yıllarında olmak üzere iki kez Alman Bilimkurgu Ödülü’ne layık görülen Dirk C. Fleck doğaya karşı değil, doğayla birlikte yaşama hedefinden sapıldığında bizi bekleyen korkutucu geleceğin barındırdığı olasılıklara dair ustalıklı bir romana imza atıyor.
Yakın gelecekte iklim krizi giderek şiddetlenmiş, sonuçları tahmin edilenin de ötesinde felaketlere sebep olmuştur. Küresel bir anlaşma dahilinde yapılan darbe sonucu ‘Önce Yeryüzü, Sonra İnsan!’ sloganıyla yeni bir sistem kurulur: Eko-Diktatörlük. Yeni düzenin kurallarına göre her yurttaş çalışmakla ve işgücünü ekolojik yeniden yapılanmanın hizmetine sunmakla yükümlüdür. Para ve diğer ödeme araçları tedavülden kaldırılmıştır. Vejetaryen gıda, giysi ve konut gibi ihtiyaçlar devlet tarafından sağlanmaktadır. Özel medya da seyahat etmek, özel araç kullanmak gibi yasaktır.
Yeni dünyada doğaya verilen zararı telafi etmekle görevli yeniden doğallaştırma mühendisi Max Malin, eski düzende yönetim danışmanı Dr. Philip Baro, onun yeraltı garajında sakladığı arabasıyla yasak bir maceraya atılmaya karar veren torunları Percy ve Lari, yeni düzenle ilgili kuşkuları olan hekim Marinella Malin gibi karakterler giderek karanlıklaşan bu senaryoda umutlarını kaybetmemek için mücadele ederler.

Mrs. Dalloway’in Partisi
Virginia Woolf
Çeviren: Berrak Göçer
Can Yayınları, 2024
öykü, 72 sayfa.
Virgina Woolf’un, modern romanın dönüm noktası sayılabilecek ünlü Mrs. Dalloway’inin altyapısını oluşturan bu yedi öyküsü zamanında farklı mecralarda yayımlandıktan sonra 1973’te bir araya getirildi.
Parti öncesinde alışveriş yaparken, parti sırasında konukları birbiriyle tanıştırırken rastladığımız Clarissa Dalloway’in yanı sıra başka anlatıcılara, yani partinin konuklarına da kulak verdiğimiz bu öyküler birbirinden bağımsız okunabildiği gibi, bir arada bütünlüklü bir eser de oluşturuyor.

Mandarinler
Simone De Beauvoir
Çevirmen: İlkay Kurdak
Everest Yayınları, 2024
roman, 816 sayfa.
Simone de Beauvoir, Goncourt Ödülü’nü kazanan 1954 tarihli romanı ‘Mandarinler’de, diğer eserlerinde de rastlanan feminizm ve varoluşçuluk temalarını, bu kez o yılların Fransa’sının politik ve entelektüel portresini çizen bir aşk hikâyesi üzerinden ele alıyor. İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan 1950’lerin ortalarına dek Fransa’daki bir grup entelektüelin yaşamını takip eden ‘Mandarinler’, Jean-Paul Sartre, Albert Camus, Nelson Algren, Arthur Koestler ve bizzat de Beauvoir’dan esinlenen karakterleriyle, örtük bir otobiyografi olduğu kadar, savaş sonrası Fransa’sının sol görüşlü aydınlarının hayatlarını ve çalkantılı siyasi ilişkilerini de inceleyen politik ve felsefi bir roman.

Yaşama Uğraşı
Cesare Pavese
Çeviren: Nevin Yeni
Alfa Yayınları, 2024
günlük, 512 sayfa.
‘Yaşama Uğraşı’, 1950’de İtalya’nın en büyük edebiyat ödülünü kazandıktan kısa bir süre sonra intihar eden Pavese’ye ulaşmak için en temel kaynaktır. Bir şairin duyarlılığıyla, erişilmesi güç bir duygusal olgunluğu arayan bir adamın yaşadığı eziyet okunur günlüklerinde.
Cesare Pavese’nin ‘Yaşama Uğraşı’ 6 Ekim 1935’te sürgün günlerinde başlayıp ölümünden dokuz gün öncesine, 18 Ağustos 1950’ye kadar sürer. Pavese, okura entelektüel ve ahlaki titizlikle yürütülen hayat, değişen yaşamlar, rüyalar, anılar, aşk ve sanat üzerine bir meditasyon sunar.
Kitabın önsözünü yazan ‘Bağlar’, ‘Şaka’ ve ‘Sır’ gibi iyi romanlarla tanıdığımız Domenico Starnone,“Pavese için edebiyat bir uğraştır, şiir bir uğraştır, yaşamak bir uğraştır” diyor.
