Geç Kalma Genç Kal
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu
Doğan Kitap, 2024
sağlık, 320 sayfa.
Uzun ve sağlıklı bir ömür için gerekli tüm bilimsel ve pratik bilgiler bu kitapta. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, bu kitapta Longevity’nin bilimsel temellerini keşfe çıkarak, her bireyin kendi yaşam kalitesini nasıl yükseltebileceğini gösteriyor.
“Beslenme, uyku, egzersiz ve zihin sağlığının, sağlıklı yaşlanmanın anahtarı olduğunu unutmayın. Genetik mirasınızın kaderiniz olmadığının farkına varın, biyolojik yaşınızı genç tutmanın yollarını öğrenin.
Beslenme: Longevity beslenme stratejileri sayesinde, vücudunuzun genç kalmasını sağlayacak gıdaları keşfedin.
Uyku: Uykuyu sadece dinlenmek için değil, gençliğinizi korumak için bir araç olarak kullanın. Kaliteli uykunun, biyolojik yaşınızı nasıl gerilettiğini öğrenin ve her sabah daha genç uyanın!
Egzersiz: Fiziksel aktivite, gençliğinizi korumak için en etkili yöntemlerden biridir. Longevity’nin hareket prensipleriyle tanışın ve bedeninizin biyolojik yaşını yeniden programlayın!
Zihin sağlığı: Zihinsel huzur ve manevi denge, uzun ömürlü bir yaşamın temelidir. Kendinizi ruhsal olarak yenileyerek, sağlıklı bir yaşamın kapılarını aralayın. Sosyalleşmenin gücünü kullanın!”

Yaram Derine Düştü –
Veliköylü Devrimci Öğretmen Cengiz Aksakal
Sezai Sarıoğlu
İletişim Yayınları, 2024
456 sayfa.
‘Yaram Derine Düştü’, devrimci öğretmen Cengiz Aksakal’ın hikâyesinin etrafında halka halka yayılarak ‘bir zamanlar Şavşat’ı anlatıyor. Artvin-Şavşat, 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde, Türkiye’de ‘devrimci durum’un belki en canlı hissedildiği coğrafyaydı. Sezai Sarıoğlu, ‘rüya zamanlar’ diye hatırlanan bu deneyimi, yaşayanların dilinden göz önüne seriyor.
Şavşat’ın 1970 öncesi ‘aydınlanma’ tarihinde ‘sosyalist kaymakam’ Yaşar Cankoçak’ın, öğretmen-yazar Fakir Baykurt’un, öğretmen Şerife Tülay’ın izlerini görüyoruz. Sonra, devrimcilerin hayata, tabiata ve halka karışma hikâyesi… Sonra, ‘model öldürmeler’le, ardından 12 Eylül’le, Şavşat’ın kıyılması…
Sezai Sarıoğlu bir rüyanın yasını tutuyor.

Bibliyoterapi
Bijal Shah
Çeviren: Gizem Balcılar
Mona Kitap, 2024
psikoloji, 292 sayfa.
Bibliyoterapi uzmanı ve danışman Bijal Shah, okumanın onarıcı gücünü araştırıyor. Bu amaçla keder, ilişkiler veya hastalıklarla mücadele ederken büyük edebiyat eserlerinde teselli bulan danışanlarının ilk elden hikâyelerini paylaşıyor. Bibliyoterapinin gerçekte nasıl uygulanacağına dair pratik tavsiyeler ve görüşlerle dolu olan bu kitap, her ruh hâli ve ihtiyaca uygun okuma listeleri de öneriyor.

Babil’den Dragomanlara
Bernard Lewis
Çevirmen: Ebru Kılıç
Alfa Yayınları, 2024
592 sayfa.
Bu kitap, hayatını İslam ve Ortadoğu tarihine vakfedip pek çoklarınca bu hususta otoritelerden biri addedilmiş bir yazarın kırk yıllık emeğini ortaya koyuyor. Dile getirdikleri ve inşa ettikleri büyük bir ilgiyle karşılanan Bernard Lewis, burada bir kez daha Ortadoğu’nun çalkantılı tarihine odaklanıp okurunu dış ilişkiler mevzuu, İran devrimi, İsrail devleti, tarih yazımı ve çok daha fazlasına dair uç düşünceleriyle baş başa bırakıyor. ‘Babil’den Dragomanlara’ kitabında ‘Saddam’ın ektiklerine’ tanıklık ediyor, ‘bugünün hasta adamına’ rastlıyor, ‘Lübnan’ın sağ-sol çatışmasına’ kulak kesiliyor ve daha nice konuya farklı pencerelerden yaklaşmaya çalışıyoruz.

Burjuvazi ve Çıplak Kollular –
Fransız Devrimi’nde Toplumsal Mücadeleler 1793-1795
Daniel Guérin
Çeviren: Beyza Başer
Ayrıntı Yayınları, 2024
224 sayfa.
Daniel Guérin’in Fransız Devrimi sırasında Fransa’daki sınıf gerilimlerini incelediği çalışması ‘Burjuvazi ve Çıplak Kollular’, 31 Mayıs 1793 yılında Jirondenler’in düşmesinden itibaren ilk modern sınıf çatışmasının ortaya çıkışına tanıklık etmemize yardımcı oluyor ve burjuva devriminin jakoben liderlerine karşı baldırı çıplaklar tarafından yönetilen proleter bir devrimin tohumlarının atıldığını gösteriyor.
Eser, burjuva olarak kabul edilen önde gelen siyasi figürler ile Parisli çıplak kollular olarak adlandırdığı işçi kesim militanlar arasındaki bağlantılara dikkat çekiyor ve ‘tabandan terör’ ile ‘tepeden terör’ kavramlarına ışık tutuyor. Bu şekilde Guérin, devrimi tamamlamak için baskı önlemleriyle çıplak kolluları kullanan burjuva bu figürlerin Thermidor’da nasıl düştüğünü anlamamızı kolaylaştırıyor.
Fransız Devrimi tarihine getirilen bu yeni bakış açısı, burjuva demokrasisi ile proleter demokrasi arasındaki temel farklılıkları vurgulayarak ‘fikir birikimimizi yeniden inşa etmemize’, ‘eşitlik ve özgürlük fikirlerinin gerekli sentezini’ yeniden düşünmemize imkân tanıyor.

Caesar
Adrian Goldsworthy
Çeviren: Efe Kurtluoğlu
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2024
biyografi, 664 sayfa.
Türkiye’de daha çok Jül Sezar olarak tanınan Gaius Iulius Caesar (MÖ 100- 44), dramatik ölümünden bu yana 2000 yıldan fazla süre geçtiği halde antik dünya denince adı akla ilk gelen kişilerdendir. Roma’nın bu ünlü komutanı ve yöneticisi, servetini yitirmiş kadim bir ailenin genç mensubu olarak toplum içine çıktığı ilk andan son gününe kadar kılığı, tarzı, kıvrak zekâsı ve özgüveniyle ilgi çeken biriydi.
Asıl şanını ve zenginliğini, bir milyondan fazla insanı öldürüp bir o kadarını da esir aldığı Galya’daki valiliği sırasında kazanan Caesar, bundan sonra eski siyasi ortağı Pompeius’la içsavaşa tutuştu. Onu da yendiğinde, ülkesinin topraklarını genişletmiş, dört kez zafer alayı düzenleyip dört defa konsül olmuş, senato tarafından ömür boyu diktatörlük payesiyle ödüllendirilmiş, takvime bir ay ekleyip o aya kendi adını vermiş, döneminin başta gelen edebi eserleri arasında sayılan Gallia Savaşı adlı kitabını yazmış biri olarak Roma’daki en zengin, güçlü ve etkili kişi haline geldi. Bu şekilde hayatının zirvesine ulaşmışken cumhuriyeti yok edip krallığını ilan edeceğini düşünen bir grup cumhuriyetçinin düzenlediği suikast sonucu öldürüldü.
Antik Roma’nın toplumsal hayatını gözümüzde başarıyla canlandıran uzman tarihçi ve yazar Adrian Goldsworthy’nin harika biyografisi, dünyada çok az insana bahşedilmiş bu özel büyüye Caesar’ın da sahip olduğuna dair en güzel anlatımlardan birini oluşturuyor.

Ölmek İstiyorum Ama Tteokbokki de Yemek İstiyorum
Baek Sehee
Çeviren: Su Akaydın
Nova Kitap, 2024
anı-kişisel gelişim, 144 sayfa.
Kısmen anı, kısmen kişisel gelişim kitabı olan bir Güney Kore çoksatanı ‘Ölmek İstiyorum Ama Tteokbokki de Yemek İstiyorum’, depresif ve zor zamanlarda elinizin altında bulundurmanız gereken bir rehber.
Bir yayınevinin sosyal medya yöneticiliğini başarıyla üstlenen Baek Sehee’nin hayatında her şey yolunda gitmektedir; ta ki depresyon nedeniyle psikiyatristle görüşmeye başlayana dek.
Baek devamlı bir üzüntü, kaygı ve kendinden şüphe duyma hâli içindeyken, çevresine karşı da son derece yargılayıcıdır. İşyerinde ve sosyal çevresinde duygularını gizlemekte ustadır; yaşam tarzının gerektirdiği sakinliği göstermek ise onun için çocuk oyuncağıdır. Ancak tüm bu çaba onu yorucu, bunaltıcı bir boşluğa sürükler ve derin ilişkiler kurmasını engeller. Bunun normal olamayacağını düşünür.
Baek, 12 haftalık bir süreçte psikiyatristiyle olan diyaloglarını kaydederek, kendini istismar döngüsüne hapseden geribildirim mekanizmalarını, ani tepkilerini ve zararlı davranışlarını çözmeye başlar.
“Baştan sona dürüst ve özgün. Benzer depresyon ve anksiyete türlerinden mustarip gençlerde yankı uyandıracak samimi bir kendini keşfetme çabası.” Library Journal

Kariyerim Gelecek –
Geleceğini Düşleyen Herkes İçin Bir Elkitabı
Yasemin Sungur
Nova Kitap, 2024
kişisel gelişim, 256 sayfa.
“Gelecek bilinmezliğiyle, kariyer yolculuğunuz ise kendinize yönelik acımasız beklentilerinizle size ürkütücü görünebilir. Oysa bu çetrefilli yol için ihtiyaç duyduğunuz her şey, yanı başınızda: Cesaret, temkinli ve bilinçli adımlar ve bir yol arkadaşı.”
+Türkiye’nin ilk kariyer koçu Yasemin Sungur, yayımlandığı günden bu yana okur tarafından büyük ilgi gören ‘Kariyerim Gelecek’in güncellenmiş yeni baskısında, yılların birikimini içtenlikle paylaşıyor. Okuruna sorduğu sorularla, yol haritalarını çizmeleri için ilham veriyor ve onları, hayallerin hedeflere, hedeflerin ise gerçeğe dönüştüğü bir yaşam yolculuğuna davet ediyor.
“Yasemin, Kariyerim Gelecek’in yeni baskısında merakını, yaşam iştahını, kendi yolculuğunda yüreğine koyduklarını, yolun ve işin başındakiler için tüm cömertliği ile paylaşıyor. Anlamlı bir hayat için bir kullanma kılavuzu sunuyor.” Evrim Kuran

Şair Nigar Hanım
Nazan Bekiroğlu
Timaş Yayınları, 2024
752 sayfa.
Şair Nigâr Hanım. Yahut eserlerine attığı imza ile Nigâr binti Osman. Adını açıkça sahiplenen şiirleriyle edebiyatımızın ilk ‘kadın’ şairi. 25 yaşından başlayıp hayatının sonuna kadar yazmayı sürdürdüğü günlüğüyle Türk edebiyatının en uzun günlük yazan kadın yazarı.
Şair Nigâr Hanım, sadece yazar kimliğiyle değil, döneminin seçkinlerinden oluşan geniş sosyal çevresi ve kişisel hikâyesiyle de çok önemli bir portre. Bu portreyi en ince ayrıntılarıyla günümüze taşıyan, Nigâr Hanım deyince akla gelen ilk kişi ise şüphesiz Nazan Bekiroğlu.
Nazan Bekiroğlu 1995 yılında doçentlik tezi olarak hazırladığı ‘Şâir Nigâr Hanım’ çalışmasını yıllar sonra büyük bir özveriyle adeta yeniden yazdı. Nigâr Hanım’ın eserleriyle yaşamı arasındaki çok yönlü ilişkilere işaret eden, salonundan geçmiş kişilere varıncaya kadar hayatı ve edebiyatıyla ilgili en küçük ipuçlarını dahi yakalayan bir dikkatle edebiyat araştırmacıları için eşsiz bir çalışma.
Nigâr Hanım’ın eserleri ve günlüklerine ilâveten bugüne intikal bütün evrakın, kişisel arşivlerin, şâirenin aile fertlerinin özel koleksiyonlarının, kartpostalların, ithaflı fotoğraf ve kitapların, fotoğraf albümlerinin ve muhtelif eşyanın izinde geçen yılların semeresi olarak ortaya çıkan bu önemli eser “gözden geçirilmiş ve genişletilmiş yeni baskı”sıyla yeniden raflarda.
“Nigâr Hanım sentezci değil eklektik bir kimliktir. Onda Doğu ve Batı öncelik sonralık sıralamasına alınmadan bir arada başlar, öylece devam eder ve öylece biter. Onunki, Doğulu gibi yaşamak ama Batılı gibi düşünmek değil; Doğulu gibi yaşamak ve Batılı gibi düşünmektir. Bu yönüyle eğer bir şarkıysa, güftesi Garplı, bestesi Şarklıdır.”
