Yine mi Cin Filmi: Yılda 62 yerli korku filminin vizyona girdiği dönemlere nasıl geldik?

22 Nisan 2024

Gizem Şimşek Kaya ve Alper Kaya’nın yazdığı 'Yine mi Cin Filmi - 50 Maddede Türk Korku ve Gerilim Sineması', türün geçmişten günümüze çetrefilli yolculuğunu akıcı şekilde anlatıyor. Sadece meraklılarının değil, herkesin keyifle okuyacağı bir kitap.

Yine mi Cin Filmi

CANER ALMAZ

Özellikle son 10 yılda araya pandeminin girmesine rağmen Türk sinemasında korku ve gerilim türünde yapımların sıklıkla beyazperdede kendine yer bulduğunu fark etmemek mümkün değil. Hatta büyük şehirlerin dış mekan reklam panoları haricinde reklam afişi asılan her yerinde bu tür sinema filmlerinin korku ve gerilim unsuru öğelerle hazırlanmış afişlerine sıklıkla rastlamışsınızdır. Bir on yıl geriye gittiğimizde bu tür filmlerin bu sıklıkla vizyona girdiğini söylemek zor. Peki aradan geçen bu on yılda, ne oldu da bu kadar fazla film vizyona girmeye ve dahası ciddi seyirci rakamlarına ulaşmaya başladı?
İstanbul Kültür Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nde Dr. öğretim üyesi olan Gizem Şimşek Kaya ve sinema, polisiye ve kurmaca türünde kitapları olan yazar Alper Kaya, kaleme aldıkları ‘Yine mi Cin Filmi – 50 Maddede Türk Korku ve Gerilim Sineması’ kitabında konuya benzer bir noktadan yaklaşıyorlar ve soruyorlar:

“56 yılda sekiz yerli korku filminin vizyona girdiği dönemlerden, bir yılda 62 yerli korku filminin vizyona girdiği dönemlere nasıl geldik?”

Dünya ve Türk sinemasından türün gelişimi

Yazarlarımız ülkemizde korku ve gerilim filminin güncel durumuna gelmeden evvel, bu iki türün ayrımı yaparak başlıyorlar. Korku ve gerilim sinemasının günümüzde benzer nitelikte eserler ortaya koyması nedeniyle seyirci nezdinde “Yine mi cin filmi?” karşılık bulmasını da satırları arasında dillendiriyorlar ki bu da bizi yavaş yavaş konumuza yaklaştırıyor. Dünyadaki yapılan film örneklerinin Türk sinemasına uyarlanırlarken benzer izleklerden geçtiğini ancak yerelleştirme süzgecinden sonra toplumsal olana adapte etme amacıyla bu tasvirlerin ve unsurların filmlere yerleştirildiğini dile getiriyorlar. Temelde aynı konsepte yapılan filmler, toplumsal normlar göz önünde bulundurularak yeniden düzenleniyor ve toplumun korku uçlarına dokunacak doneler yerleştiriliyor.

Korku sineması yoluyla yargılama

Amerikan Hollywood sinemasında yapılan korku ve gerilim filmlerinde, ana ideolojinin Hristiyanlığın etkileriyle oluşturulduğunu söyleyen yazarlarımız, yedi ölümcül günaha benzer günahları işleyenlerin filmlerde cezalandırıldığını söylüyorlar. Şüphe, maçoluk, özgürlük, öfke, merak, sorumsuzluk ve sevişme olarak sıralanan bu temaların, toplumun din kullanılarak sınırlandırılmasında kullanıldığını, ayrıca yine bu türün örneklerinde bilim insanlarının, özgürlük peşinde dini kuralları çiğneyen gençlerin, şehvet peşinde dolanan erkeklerin ve inançsızların daima cezalandırıldığını dile getiriyorlar. Aynı şekilde, türün sinemamızdaki örneklerinde de ‘ilahi adalet’ temasıyla kötülerin daima dünyada cezalandırıldığını gözlemleyebildiğimizi belirtiyorlar.

Kaybolan ilk yerli gerilim filmi

1918 yılında, yurtdışında çekilen ilk Türk filmi olma özelliğini de taşıyan ‘Koruyan Ölü’ isimli filmin sinemamızın gerilim türündeki ilk filmi olarak kabul edildiğini kitaptan öğreniyoruz. Ancak bu filmin günümüze ulaşmadığını, aynı kaderi ilk korku filmimizin de yaşadığını görüyoruz. 1950’li yıllardan itibaren günümüze kadar ulaşan süreçte gerilim ve korku filmlerinin Türk sinemasında yavaş yavaş üretilmeye başlandığını ancak hiçbir zaman diğer türdeki filmlerle yarışamadıklarını görüyoruz.

Yabancıdan yerli sinemaya birebir uyarlamalar

Bununla beraber yurtdışında yapılan ve çok izlenen korku ve gerilim türündeki filmlerin ülkemizde uyarlanarak beyazperdede vizyona girdiğini de öğrenmiş oluyoruz. ‘Görünmeyen Adam İstanbul’da’, ‘Kötü Tohum’, ‘Bire On Vardı’, hatta Hitchcock’un ‘Rebecca’ filmi ‘Kıskanç Kadın’, ‘Psycho’ filmi ‘Kader Diyelim’, Kubrick’in ‘Otomotik Portakal’ isimli kült filmi de ‘Çirkin Dünya’ olarak sayabileceğimiz uyarlanmış filmlerden…

Günümüze değin büyüyen bir tür

Yazarlarımız 2000’li yıllar sonrasında türün ülkemiz sinemasında gelişimini yıl yıl ortaya koyan istatistiksel çalışmalarla ortaya koyuyorlar. Yüzbinlerce izlenen filmler de varken 100 kişiye bile ulaşamayan yapımların da olduğunu görüyoruz. Ayrıca türün örneklerinin afiş çalışmalarından ve oyunculuk seviyesine, gerçek olaylarla ilişkisinden müziklerine kadar pek çok noktada analizlerinin de yapıldığı kitap adım adım bize ülkemizdeki korku ve gerilim sinemasının durumunu özetliyor.

Dr. Gizem Şimşek Kaya ve Alper Kaya’nın beraber kaleme aldıkları ‘Yine mi Cin Filmi – 50 Maddede Türk Korku ve Gerilim Sineması’, Türk sinemasında türün geçmişten günümüze çetrefilli yolculuğunu akıcı bir şekilde aktaran ve sadece meraklılarının değil herkesin keyifle okuyacağı bir araştırma kitabı.

“Yine mi Cin Filmi” –
50 Maddede Türk Korku ve Gerilim Sineması
Gizem Şimşek Kaya, Alper Kaya
Kara Karga Yayınları, 2024
236 sayfa.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.