İskoç yazar Alasdair Gray’in ‘Zavallılar’ romanı, kadının mülkleştirilmesine karşı feminist manifesto, postmodern ‘Frankenstein’ anlatısı; aynı zamanda sert bir burjuvazi eleştirisi. Kitaptan uyarlanan filmi ise 11 adaylıkla Oscar'da hayli iddialı.
İskoç yazar Alasdair Gray (28 Aralık 1934- 29 Aralık 2019) ‘Zavallılar’da birinci sayfasından en son sayfasına kadar okuyucuyla bir oyun oynuyor. Vladimir Nabokov’un ünlü romanı ‘Lolita’nın güvenilmez anlatıcısı Humbert gibi, Archie McCandless’ın söylediği hiçbir şeye inanılamıyor. Anlatıcı hikayede gerçeği mi yoksa kendi görmek istediklerini mi anlatıyor anlaşılmıyor. Anlatılana göre Viktorya dönemi doktoru Godwin Baxter, intihar etmiş bir kadından masum, çocuksu ama bir o kadar da cesur bir kadın olan Bella Baxter’ı yaratıyor. Anlatıcı onu görür görmez aşık oluyor. Aslında Gray bir ya da birkaç aşk hikayesi anlatmak yerine alışılmadık derecede bağımsız ve özgür ruhlu bir Viktorya dönemi kadınını erkeklerin bakış açısından okuyucuya sunuyor. Kendisine has siyasi fikirleri ve seyahatleriyle öne çıkan Bella, bir kadın olduğu kadar bir erkek de aslında.
Gray, henüz dünyanın acımasızlığını öğrenmemiş saf Bella ile okurunu büyülemeyi başarıyor. Bir spoiler vereyim size! Okumaya başladığınız anda siz de Bella’ya aşık oluyorsunuz.
İskoç bir doktor olan Archie McCandless’ın anıları olarak sunulan roman, kendisinin ve meslektaşı Godwin Baxter hayatına ışık tutuyor. Gray, 19. yüzyılın hızla sanayileşen Glasgow’unda burjuvaziyi ve cinsiyet hiyerarşisini sert bir şekilde hicvediyor. Üst kurmacanın labirentli yollarına ustalıkla bu hicvi serpiştiriyor.
Kitabın yazarı da olan Alasdair Gray, kendini bir hukuk bürosunun önündeki çöp kutusuna atılmış halde bulunan el yazmalarının editörü olarak tanımlıyor. El yazmalarının başlığı ise ‘İskoç Hükümet Tabibi Doktor Archibald McCandless’in Eski Yaşamından Sahneler’. Ancak bu anılar ‘Zavallılar’ adlı eserin yalnızca bir parçasını oluşturuyor. Yazar kurgusunu birkaç farklı metin etrafında yapılandırıyor. Gray’in ‘Giriş’i anıların nasıl keşfedildiğine dair bilgi veriyor. Yazar kitabın en uzun bölümünü McCandless’ın anlatımlarına ayırıyor. Bella’nın kendisinden ve Wedderburn adında başka bir adamdan mektuplar da kitapta yer alıyor. Bütün bunlar okuyucunun ilgisini canlı tutmaya ve bir 19. yüzyıl yaratımı okuduğumuzu gerçekliğini sağlamaya hizmet ediyor. Bella’nın 1974’te torunları tarafından açılmasını istediği mektup, okuyucunun kafasının tamamen karışmasına neden oluyor. Güvenilmez anlatıcı kavramı aslında kitabın ana omurgasını oluşturuyor. En sonunda okuyucunun kime inanıp kime inanmayacağı konusundaki yaklaşımına kitabın yazarı Gray bile engel olamıyor. Ustalıkla oluşturduğu kurguda Gray bunu bilerek yapmış belli ki. Kitabın sayfaları içinde kaybolduğunuzda beni anlayacaksınız.
Bella’nın torunlarına bıraktığı mektubunda şöyle bir bölüm yer alıyor mesela: “Siz, sevgili okur, arasında seçim yapmanız gereken iki hikâye var önünüzde şimdi ve hangisinin daha muhtemel olduğundan kuşku duyulamaz. İkinci kocamın hikâyesinde, kesinlikle en marazi yüzyıl olan 19 yüzyıldaki her türlü marazi şeyin kötü kokusu var. Yarattığı zaten yeterince tuhaf hikâyeyi, Hogg’un İntihar Mezarı’nda bulunabilecek sahneleri ve cümleleri, Mary Shelley ve Edgar Allan Poe’nun yapıtlarından aldığı mezar soygunculuklarını katarak daha da tuhaf hâle getirmiş. Aşırmadığı marazi Viktoryen fantezi kalmış mı? Gelen Soy, Dr. Jekyll ve Mr. Hyde, Dracula, Trilby, Rider Haggard’ın She’si, Sherlock Holmes’un Vaka Defteri ve, heyhat, Aynadan Geçen Alice’ten izler buldum o kitapta; güneşli Alice Harikalar Diyarında’ya nazaran kasvetli bir kitap. Üstelik çok değerli iki arkadaşın eserlerini, G. B. Shaw’ın Pygmalion’unu ve Herbert George Wells’in bilimsel romanlarını da çalmış. Hayat hikâyemin bu cehennem parodisini okuduğumdan beri hep, “ARCHİE BUNU NİÇİN YAZDI?” diye soruyordum. Ama şimdi bu mektubu gelecek kuşaklara havale edebilirim çünkü sonunda bunun cevabını buldum”
Tıbbi harikalar yaratan Doktor Baxter, Clyde Nehri’nde intihar eden bir kadına taşıdığı fetüsün beynini naklederek onu hayata döndürüyor. Bella adını verdiği kadın -daha sonra Viktorya ismini kullanacak- bebek zihnine sahip olağanüstü bir yaratık olarak yaşamaya başlıyor. Kelimenin tam anlamıyla Baxter’ın arkadaşı olmak üzere tasarlanmış bu kadının, cinsel açıdan meraklı ve aç gözlü olduğu ortaya çıkıyor. Nişanlandığı Archie McCandless da dahil diğer tüm erkeklerle Baxter’dan daha fazla ilgileniyor. Erkekler Bella’ya sürekli oyuncak bebek benzeri bir ‘şey’ muamelesi yapıyor.
Bella’nın hayatı her seferinde kocası Archie tarafından yönlendiriliyor. Anlatıcı koca, kadının söylediği sözleri bile kendisi tarafından yarı anlaşılmış parçalar olarak rapor ediyor. Bu, alt metinde Baxter tarafından vücudunun hızlı bir şekilde bir araya getirilmesinden sonra zaman içinde zihninin kademeli olarak toplanmasını temsil ediyor. Archie Baxter’ı Bella’yı kendi cinsel tatmini için inşa etmekle suçluyor. Dolayısıyla onun bakış açısından Bella iki farklı türde kadın olarak lanse ediliyor. Kocası tarafından intihara sürüklenen bir kadın ve bir başka erkek tarafından oyuncak olarak tasarlanan bir hasta.
Nişanlı olmasına rağmen Bella, yaşadığı hayattan sıkılıp kadın avcısı Duncan Wedderburn ile kaçıp dünya turuna çıkıyor. Yeni arkadaşıyla günah içinde yaşıyor. Bella, Wedderburn gibi bir adama bile fazla olduğunu kanıtlıyor.
Postmodern bir ‘Frankenstein’ anlatısı diyebileceğimiz ‘Zavallılar’ın en ilginç yönlerinden birisi de kitabın şekli. İnsan vücudu parçalarıyla bir anatomi kitabını anımsatan kitaptaki illüstrasyonları Gray’in imzasını taşıyor.
Kısmen siyasi hiciv de barındıran kitapta Gray, Viktorya döneminde üst sınıfının züppeliğini göstermekle kalmıyor, içinde yaşadığı toplumun ilerisinde bir yaşam süren Bella ile ilham verici bir karakter yaratıyor. Böylece Batı toplumunun kadınlık ve kadın cinselliği hakkındaki inanç ve görüşlerine de meydan okuyor.
‘Zavallılar’ın Yunan yönetmen Yorgos Lanthimos imzası taşıyan filmi şu sıralar Türkiye’de gösterimde. 80. Venedik Film Festivali’nden büyük ödül Altın Aslan’la dönen, Altın Küre’de komedi/müzikal kategorisinde en iyi film ödülünün yanı sıra Emma Stone’a da en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandıran ‘Zavallılar’, 11 dalda Oscar için yarışıyor.