Kültür Sanat 13 Nisan 2023
Bu haber 1 yıl önce yayınlandı
Olkan Özyurt

42. İstanbul Film Festivali günlüğü: 10Haber’den 10 film önerisi

42. İstanbul Film Festivali, İstanbul'da üç semte, altı salona yayıldı. Film gösterimleri, yarışmalar, söyleşiler, sinema çıkışı sohbetleri.10Haber gün gün festivalin nabzını tutuyor. Yedinci günün öne çıkanları: Ulusal Yarışma filmleri gösterilmeye başlıyor. Festival Nobelli bir yazarı ağırlıyor.

Tokyo’da yakın gelecekte bir aile

IGUANA TOKYO
Atlas 1948 21.30

42. İstanbul Film Festivali’nde Ulusal Yarışma’da yer alan filmlerin gösterimi bugün başlıyor. Yarışmada yer alan iki film ‘Yüzleşme’ ve ‘Iguana Tokyo’. Yozgat’ta geçen ‘Sivas’tan sonra, Kaan Müjdeci ikinci filmi ‘Iguana Tokyo’da, Tokyo’yu mesken tutuyor. Hem de yakın gelecek Tokyo’sunu. Bir sanal gerçeklik oyunu üzerinden, gerçekle-hayalin sınırlarının muğlaklaştığı bir atmosferde, çekirdek aile içindeki tuhaf güç mücadelesini anlatıyor. Bilet almak için tıklayınız. 

Akşam yemeklerinin huzursuzluğu

YÜZLEŞME
Atlas 1948 16.00

Filiz Kula’nın yönettiği ‘Yüzleşme’ bir ilk film. Kula, aile içindeki sırlara ve sırrın açığa çıkmasıyla yaşanacak yüzleşmeye bakıyor. Hızır uzun süredir yoğun bakımda olan karısı Halime’yi kaybeder. Kızı Hatice, annesinin hastalığı boyunca özverili bir şekilde yardımını esirgemeyen hastabakıcı Evren’in, annesinin ölümüne sebep olduğunu öğrenir. Hatice eve gelen babasına öğrendiği gerçeği hissettirmeden ilgiyle davranmaya çalışır ancak bir süre sonra bu sırrı içinde daha fazla taşıyamayıp kız kardeşi Kader ile paylaşır. Hatice, Evren’in itirafını babalarına söylemeleri gerektiğini düşünürken Kader, polise gitmeli ve tüm bildiklerimizi anlatmalıyız, der. Kader’in ablasına olan baskısı Hatice’de bir varoluş problemi yaratır ve Evren’in itirafının ağırlığı altında ezilmeye başlar. Ailece yenilen bir akşam yemeğinde her aile ferdi bu durumla yüzleşmek zorunda kalır. Asiye Dinçsoy, Nilay Erdönmez’in rol aldığı filmin ilk gösterimi de festivalde yapılıyor. Bilet almak için tıklayınız. 

Bu barı geride bırakmıyoruz

ATLANTIC BAR
Cinwam City’s (Salon 7) 11.00

L’Atlantic Bar’ı ayakta tutan, barın sahibi, zor kişiliğiyle meşhur Nathalie’dir. İnsanların her gün uğradıkları, birbirlerini uzun zamandır tanıdıkları, dans edip şarkı söyledikleri, dertleştikleri bakımsız bir mahalle barıdır burası. Barın satışa çıkarılmasıysa Nathalie ile müdavimler için dünyanın sonu, umutsuzca ihtiyaç duyulan bir yerin kaybı demektir.

‘Atlantic Bar’, Fransa’nın güneyinde, Arles kentindeki bir bardan taşan insancıllığı, sıcaklığı, hayatı, karşılaşmaları, aşkı ve dramı anlatıyor. Müdavimlerin ve bar sahiplerinin dayanışma duygusunu bulmalarını sağlayan, nezihleştirmenin doymak bilmez iştahına karşı duruşlarını politik hâle getiren bir mekânın hikâyesi bu. Dünya prömiyerini 2022’de Cannes Film Festivali’nin ACID yan bölümünde yapan Fanny Molins’in bu ilk uzun metrajlı belgeseli, “Depardon, Wiseman ile Bukowski arasında duruyor” sözleriyle övülüyor. Bilet almak için tıklayınız. 

40 yıl sonra Fatma

FATMA’DAN 40 YIL SONRA
Cinewam City’s (Salon 3) 13.30

Anadolu’nun en eski topluluklarından biri olan Tahtacılar üzerine yapılan ilk çalışmalardan biri, Suha Arın’ın 1979’da çektiği ‘Tahtacı Fatma’ filmidir. Türkiye’nin belgesel film tarihi açısından oldukça önemli olan bu filme dair 1999’da verdiği bir röportajda Suha Arın, Tahtacılarla iletişimlerinin uzun süre önce koptuğunu ve güncel durumlarını inceleyen bir belgesel yapmak istediğini dile getirmişti.

Ancak Arın, bu hayalini gerçekleştiremeden 2004’te hayatını kaybetti. Peki, yönetmen Suha Arın’a 20 yıl önce tanıştığı bu topluluğu merak ettiren neydi? Yönetmen Sezer Ağgez ‘Fatma’dan Sonra 40 Yıl’ belgeselinde bu sorunun peşine düşüyor ve Tahtacıları 40 yıl sonra aynı yerinde, Tahtacı Fatma filminde görev almış belgeselciler ile gözlemliyor ve geçen bunca yılın ardından yaşadıkları değişimi gözler önüne seriyor. Bilet almak için tıklayınız.

Dikkat filmin gösterimine Nobelli bir yazar katılacak

SUPER-8 YILLARI/THE SUPER 8 YEARS
Fransız Kültür Merkezi 16.00

2022 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Annie Ernaux’nun yazıp anlattığı, oğlu David Ernaux-Briot’nun yönettiği ‘Super-8 Yılları’, Annie Ernaux’nun yazarlığa adım atmadan önce çekilmiş 8mm hatıra filmlerini bir araya getiriyor: “1972 ile 1981 yılları arasında çekilmiş super-8 filmleri yeniden izlerken, bunların yalnızca bir aile arşivi olmadığını, aynı zamanda 1968’den sonraki on yıl boyunca toplumsal bir sınıfın eğlencelerine, yaşam tarzına ve özlemlerine tanıklık ettiğini de gördüm. Bu sessiz görüntüleri, mahrem olanı toplumsal olanla ve tarihle birleştiren bir hikâyeye dahil etmek, o yılların tadını ve rengini aktarmak istedim.”

Aralarında ‘Babamın Yeri’, ‘Bir Kadın’, ‘The Possession’, ‘Seneler’ ve ‘Kürtaj’ın da bulunduğu 20’e yakın kurmaca ve anı kitabının yazarı olan Annie Ernaux, birçokları tarafından Fransa’nın en önemli edebi sesi olarak kabul ediliyor. Little White Lies’a göre “Evlilik, annelik ve olup biten her şey üzerine büyülü bir ev filmi/görsel makale“ olan ‘Super-8 Yılları’, prömiyerini Cannes’da Yönetmenlerin On Beş Günü bölümü kapsamında yaptı. Filmin gösterimine Nobelli yazar da katılacağını hatırlatalım. Bilet almak için tıklayınız. 

Şehre bir takım gelir…

DİNAMO MESKEN
Cinewam City’s (Salon 3) 19.00

Bursa’daki Ertuğrulgazi Mesken mahallesinin gençleriyle çocuklarının futbola olan ilgisi sonucunda 1971’de Ertuğrulgazi Mesken Spor Kulübü kurulur. 1975’te Bursaspor, Dinamo Kiev ile eşleşir. Bursa’ya gelen Sovyet takımı Dinamo Kiev’in ideolojisi ve futbolundan etkilenen Meskenli gençler, takımlarına “Dinamo” adını yakıştırır.

Siyasi hareketliliğin ve çatışmaların arttığı yıllarda, mahalle etrafında oluşan baskı, gözaltı ve ölümler takıma ve futbolcularına yansır. Kulüp 1982’de siyasi gerekçelerle kapatılır. Futbolcuları ve kulüp üyeleri gözaltı ve işkence süreci yaşar. Ahmet Karanfil, Yusuf Anavatan’ın yönettiği belgeselde 1980 darbesi sonrası rejimin Mesken’e ve o semtin futbol takımına bıraktığı büyük etkisini, yaşayanlardan izliyoruz. Bilet almak için tıklayınız. 

Ey genç yazar, dön bak bir dünyaya neler oluyor?

KIZIL GÖKYÜZÜ/AFIRE
Cinewam City’s (Salon 3) 21.30

Günümüz Alman sinemasının en gözde sinemacılarından olan, ‘Barbara’, ‘Transit’ ve ‘Undine’nin yönetmeni Christian Petzold’un son filmi, dünya prömiyerini büyük ödüle layık görüldüğü 2023 Berlin Film Festivali’nin ana yarışmasında yaptı. Yönetmenin doğal elementleri konu alan üçlemesinin ikinci filmi olan ‘Kızıl Gökyüzü’, Baltık Denizi kıyısında, bir yanı orman, küçük bir tatil evinde geçiyor.

Sıcak amansız bastırmışken haftalardır yağmur da yağmamıştır. İkisi eski ikisi yeni dört genç arkadaş bir araya gelir ve duygular, etraflarındaki kurak ormanlar gibi alev almaya başlar. Mutluluk, şehvet ve aşk, aynı zamanda kıskançlıklar, kırgınlıklar ve gerginlikler gün yüzüne çıkar. Hikayenin merkezinde ise her şeyi kendinden tarifleyen ve yazar olmak isteyen bir genç var. Lakin yaşanan orman yangını bu tatil evine ulaşmaya başlayınca bu gencimiz de hayatın odağında kendisinin olmadığını anlıyor. Bilet almak için tıklayınız.

Önce kuşaklar birbirine suçlar

DÜNYAYI KURTARDIĞINDA/ WHEN YOU FINISH SAVING THE WORLD
Fransız Kültür Merkezi 21.30

Ünlü aktör Jesse Eisenberg’ün kamera arkasına geçtiği bu ilk filmin parlak oyuncu kadrosunda Alisha Boe, Julianne Moore ve Finn Wolfhard gibi pek çok tanıdık isim rol alıyor. Film, dünyanın sorunlarından bihaber, internet yıldızı olmaya heves eden kendini beğenmiş oğlu Ziggy ile bağ kurmakta zorlanan sosyal hizmet görevlisi Evelyn’in oğlu ile hikayesini anlatıyor.

Bu duygusal ve dokunaklı komedi, zıt gibi görünseler de birbirlerine itiraf edemeyecekleri kadar benzeyen bir anne ile oğlunun komik ve keskin gözlemlere dayalı portresini çiziyor. Sevgi, fedakârlık ile kendine ve başkalarına değer vermenin hassas dengesini ele alan ‘Dünyayı Kurtardığında’, prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yaptıktan sonra Cannes’da Eleştirmenlerin Haftası bölümünde gösterildi. Bilet almak için tıklayınız.

Kim tutacak kıyıdakilerin ellerinden?

HAYATIN KIYISINDA/ON THE FRINGE
Kadıköy Sineması 21.30

İnsanı hep diken üstünde tutan, Juan Diego Botto’nun yönettiği ‘Hayatın Kıyısında’, üç karakterin bir gün boyunca iç içe geçen hikâyelerini konu alan bir toplumsal gerilim. Azucena’nın ailesiyle birlikte oturduğu evlerine borçlu oldukları banka el koyacaktır ve tahliyeyi durdurmak için yalnızca 24 saat vardır. Gözüpek avukat ve aktivist Rafael, sosyal hizmet görevlileriyle polisin küçük bir çocuğu gözlem altına aldığını gördüğünde onu bekleyen hamile eşini ihmal edecektir.

Evini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan büyükanne Teodora, oğlunun tüm suçu üstlenmesine engel olmaya çalışır. Hayatları pamuk ipliğine bağlı bu üç kişi için bugün, konut krizinin iyice ciddileştiği Madrid’de eşi benzeri olmayan bir gündür. Zaman patlamamış bir bomba gibi geçmeye devam etmektedir. Dokunaklı olduğu kadar sürükleyici olan bu gerilim filmi, dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nin Ufuklar bölümünde yaptı. Başrolde Penélope Cruz var. Bilet almak için tıklayınız. 

Hayali bile macera dolu

AMERİKA/AMERICA
Cinewam City’s (Salon 3) 21.30

Bir çiçekçi dükkânı ile eski bir manastır arasında, bir yüzme havuzuyla Akdeniz arasında, yaşamla ölüm arasında, tüm bunların tam ortasında geçen bir hikâye anlatıyor ‘Amerika’. 2018’de festivali, tadı damaklarda kalan ‘Pastacı’ ile ziyaret eden Ofir Raul Graizer, benzer bir hassasiyetin peşinde, Almodóvar ve Douglas Sirk’ü anımsatan, samimi ve renkli bir melodramla geri dönüyor.

Duygular, çiçekler ve kokularla dolu, şiirsel bir film olan Amerika, babasının ölümü üzerine 10 yıl aradan sonra Chicago’dan İsrail’e dönen yüzme antrenörü Eli’yi izliyor. Bu kısa yolculuğunda çocukluk arkadaşını ve nişanlısını ziyaret etmeye karar veren Eli, herkesin hayatını kökten etkileyecek bir dizi olayı harekete geçiriyor. ‘Amerika’, prömiyerini Karlovy Vary Film Festivali’nin ana yarışmasında yaptı. Bilet almak için tıklayınız.