İsviçre’nin iade ettiği 37 tarihi eser artık Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde
Tarihin en büyük imparatorlarından biri olan Büyük İskender'in M.S. 2'nci yüzyıla tarihlenen heykel başı mayıs ayında Türkiye'ye iade edilmişti. Heykelin dönüşünde Türkiye'nin kültür varlığı kaçakçılığıyla mücadelesi büyük rol oynamış.
Tarihin en büyük imparatorlarından biri Büyük İskender. Anadolunun dört bir yanı onun için yapılmış heykel ve eserlerle dolu. Bunlardan biri de Mayıs 2024’te Türkiye’ye iade edildi. Heykelin Türkiye’ye dönüş macerası da bir o kadar ilginç.
Büyük İskender’in mermerden yapılan baş heykeli bir şekilde yabancı bir koleksiyonerin eline geçmiş. Bu koleksiyoner hayata veda ettikten sonra heykel çocuklarına kalmış. Normalde aileden kalan miraslar değerlidir ancak söz konusu tarihi bir heykel olunca değeri ve koruma sorumluluğu çok çok daha fazla tabii… Koleksiyonerin çocukları da durumun farkında. Ayrıca Türkiye’nin Anadolu kökenli eserleri ülkeye getirme konusundaki hassasiyeti de biliniyor.
Koleksiyonerin çocukları, ‘Türk hükümeti peşimizi bırakmaz eninde sonunda bu eseri alır büyük bir hukuk mücadelesi vermek zorunda kalırız’ deyip kendileri iade için başvuruyorlar, gönüllü olarak heykeli iade ediyorlar. Biz bu hikayeyi, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un eserin de yer aldığı Ankara Kültür Yolu Festivali kapsamında Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde açılan ‘Kaçış Yok’ sergisindeki konuşmasından öğreniyoruz.
Serginin yıldızı bu Büyük İskender heykeli ancak isminden de anlayacağınız üzere sergide Türkiye’ye iade edilen eserler yer alıyor. Ersoy “Artık herkes biliyor ki eğer izinsiz bir Anadolu kökenli eseri koleksiyonunuza dahil ederseniz, eninde sonunda Kültür ve Turizm Bakanlığı bunun farkına varacak ve çok büyük bir hukuk mücadelesiyle bunu ülkesine geri getirecek. Bu tarz çok çalışma olmaya başladı. Bu da yaptığımız emeğin sonucunu aldığımızı gösteriyor” diyerek Türkiye’nin tarihi eserleri geri getirme konusundaki mücadelesini anlattı.
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Bülent Gönültaş ise eserin iade sürecinin detaylarını şöyle anlattı: “Eserin varisleri, eserle ilgili araştırma yaptıklarında Anadolu kökenli olabileceği endişesiyle ve ait olduğu topraklara iade edilmesi düşüncesiyle Amerika’daki Dışişleri Bakanlığı temsilciliğimizle, dolaylı olarak bizimle irtibata geçiyorlar. Akademisyenlerimiz, Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi Başkanlığımızın uzmanları ve müze uzmanlarımızın teknik, detaylı analizi raporları doğrultusunda eserin ülkemize ait olduğunu belgeledik. Bu eser, M.S. 2.yüzyıla ait bir İskender portesi. Karakteristik olarak tamamen İskender’in daha önce bilinen örnekleriyle, ortaya çıkarılmış olan eserlerle benzerlik gösteren İskender portesini koleksiyonerin varisleri ülkemize iade etme kararı veriyorlar. Şu anda da sergimizin en önemli eseri olarak vatandaşlarımıza sunuluyor.”
Gönültaş ayrıca Türkiye’nin kültür varlığı kaçakçılığıyla mücadele noktasında dünyada söz sahibi olan en önemli ülkelerden birisi haline geldiğini hatırlattı. Türkiye’nin bu alandaki başarısını anlattı: “Uluslararası komitelerde yönetici pozisyonunda, karar alıcı pozisyonunda üyelerimiz var. Türkiye’nin ne söylediği, Türkiye’nin nasıl bir tepki verdiği merakla beklenen bir konuma geldi. Birçok ülke ile ikili anlaşmalar imzalayarak eser iadesi noktasında eskisi kadar daha uzun hukuki süreçleri yaşamadan, şu anda sergide bulunan eserlerin iade süreçlerinde olduğu gibi daha kısa sürelerde ve daha hukuki zemine oturtulmuş bir şekilde eser iadeleri sağlıyoruz. Bu anlamda birçok Balkan ülkesine de uzmanlarımız ve idarecilerimiz eğitim vererek, onların da bu konuda bilinçlenmesini sağlıyor. Birçok arkadaşımız bu yıl boyunca birçok Balkan ülkesine giderek eğitim faaliyetlerine katıldı. Çalışmalarımız bu yönde devam ediyor.”