Hitler’in verdiği o karar sonrası İnönü “Nihayet kurtulduk” diye sevinçten katıla katıla gülmüş
Ahmet Ümit’in yeni romanı 'Yırtıcı Kuşlar Zamanı' raflarda. Uyuşturucu baronlarına karşı mücadele eden Başkomiser Nevzat’ın yeni macerasının dumanı üzerinde tüterken biz de biricik başkomserimizin önceki maceralarını hatırladık, rafların tozunu aldık
Havalar soğudu, kitapların arasındaki kum taneleri temizlendi. Şimdi battaniye, kahve kitap zamanı.Sonbaharla birlikte yayınevleri en gözde kitaplarını okurlarıyla buluşturdu. Ama kabul edelim, hepimiz elimizden bırakamayacağımız bizi sürükleyecek romanlar bulup koltuğa gömülmek istiyoruz. Peki bu bizim yolumuzu nereye çıkarıyor dersiniz? Polisiye romanlara!
Olay örgüsüne girmeyi başardığınız bir polisiye hikayesi sizi alır, oturduğunuz sıcak koltuktan maceralı bir yolculuğa çıkarır. Bir kitapta veya televizyon dizisinde çözülmeye çalışılan bir cinayeti düşünün… Kimi zaman çözmeye çalışmak kimi zaman kendinizi akışa bırakmak ve şaşırmak her zaman hoşumuza gider. Baş kahramanı benimseriz; ona, ekibine ve sevdiklerine bir şey olmasın diye diken üstünde gideriz ama bir yandan da tüm soru işaretlerini çözeceğini biliriz. Biz okur olarak sadece ‘nasıl’ın peşindeyizdir.
Çözülemeyen cinayetler, gizemli olaylar ve soluksuz bir gerilim… Tüm bunları vaat eden polisiye romanlarına bir kere başladınız mı bırakması gerçekten zor. Hem sonunu merak ediyorsunuz hem de -tüm usta yazarların izlediği yol genelde bu oluyor- sizi kendine bağlayacak cesur ve zeki bir komiserin peşine takılıyorsunuz. Agatha Christie, Arthur Conan Doyle, Edgar Allan Poe, ve Raymond Chandler gibi isimler türün akla gelen ustaları olsa da söz konusu polisiye edebiyatı olunca kendinizi kocaman bir okyanusta bulabilirsiniz. Siz yeter ki dalmak isteyin!
Bunları düşününce aklınıza biri geldi mi? Mesela Ahmet Ümit’in biricik kahramanı, Beyoğlu’nun en güzel abisi Başkomser Nevzat desek…
Türkçe yazılmış cinayet ve polisiye romanları denilince akla gelen ilk isim Ahmet Ümit. Kahramanı ‘Beyoğlu’nun en güzel abisi Başkomser Nevzat’la cinayetleri çözmekle kalmıyor bazen İstanbul’u bazen tarihi bazen de Anadolu kültürünü derinlemesine anlatıyor. Yazar ‘Sis ve Gece’yi yazdığı 1996 yılından itibaren ‘iyi polisiye, iyi edebiyattır’ mottosunun peşinde. Ve bugüne dek Başkomser Nevzat’ın sekiz macerasına okurlarını konuk etti.
Ümit, bir süredir Başkomser Nevzat’ın yeni bir macerasını yazdığını sosyal medya hesabından paylaşıyordu. Nisan başında Başkomiser Nevzat’a suikast düzenlendiğini, romanı yarıladığını duyurdu. Ancak okurların içini rahatlatmayı da ihmal etmedi, Başkomser Nevzat bu saldırıyı da atlatacaktı. Zaten yazar daha önce bir röportajında söz vermişti, Nevzat’ı öldürmeyecekti…
Ahmet Ümit ilk baskısı 300 bin olacak beşinci Başkomser Nevzat romanı ‘Yırtıcı Kuşlar Zamanı’nın diğerlerinden farklı olduğunu, zira bu kez olayların bizzat Başkomser Nevzat’ın başından geçtiğini de açıklamıştı. Nevzat’ın hiç bilmediğiniz yönlerini anlattığı romanla ilgili Ümit “Ülkemiz son zamanlarda bir uyuşturucu geçiş ülkesi oldu. Özellikle son beş yılda uyuşturucu satılan, bunun ne yazık ki okullara kadar indiği bir ülke hale geldi. Başkomser Nevzat bu baronlara karşı karşıya, onlarla hesaplaşıyor” demişti.
Kitap şimdi raflarda, okurunun elinde. 10Haber yazarı Metin Celal’in ‘Yırtıcı Kuşlar Zamanı’ eleştirisini böyle bırakalım. Biz de bu vesileyle Ahmet Ümit’in biricik kahramanı Başkomiser Nevzat’ın diğer maceralarını hatırlayalım istedik.
Birkaç hatırlatma yapalım bu maceraya yeni atılacaklara. Kitapları herhangi bir sıralamaya göre okumanıza gerek yok. Her kitap farklı konular, mekanlar, olaylar ve karakterlerle tanıştırıyor. Biz yayımlanma tarihine göre listeledik. Tercih sizin…
Başkomiser Nevzat’la tanıştığımız ilk kitap. Ancak bu bir roman değil, birbirinden farklı 15 tane polisiye vaka ve öykü var karşımızda. Ümit, dünyaca ünlü polisiye yazarı Agatha Christie’yi konuk ediyor kitabına. Christie İstanbul’da gizemli şekilde ortadan kaybolur. Yazarın on bir gün boyunca yaşadıkları günümüzde dahi esrarını korumaktadır. Christie’nin sırra kadem bastığı günlerde kimlerle, nerede olduğunu açıklamaksa yine bir polisiye yazarına nasip oluyor; Ahmet Ümit –kurgu olsa da– bu sırrı ifşa ediyor. Başkomser Nevzat sahada, enerjisi baş döndürücü.
Başkomser Nevzat ve ekibi yine karşımızda. Tıpkı bir önceki gibi bu kitap da bir roman değil. Birbirinden farklı, sonunu merak ettiren, sürükleyici 18 cinayet hikayesinin peşindeyiz. Başrol İstanbul sokakları. Her ne kadar bu şehir bizi güzelliğiyle büyülese de daracık ve bilinmeyen sokaklarıyla aslında bir suç mahalli. Ümit, bu kitabıyla insanın içindeki karanlığın peşine düşüyor.
Ve nihayet Başkomser Nevzat’ın roman formundaki macerası karşımızda. Gizemli bir cinayetle başlıyor kitap. Haç saplı bir bıçağı göğsünde taşıyan bir ceset… Ve bir seri katil. Katilin ritüelleri var, Hıristiyan mistisizminden besleniyor. Tabii başta Başkomser Nevzat başta olmak üzere tüm ekip cinayetleri çözmeye çalışıyor. Başkomser Nevzat bu kez belki de daha önce hiç karşılaşmadığı kadar çetrefilli ve karmaşık bir işin içine dalar.
Ümit, sadece bir seri katilin peşinden koşan gizemli bir hikaye anlatmakla kalmıyor. Ayrıca hem Anadolu’nun geçmişine hem de yakın tarihimize bakmaya çağırıyor okuru. Bu romanda Süryaniler, Nusayriler, Rumlar, Türkler, Kürtler ve kültürleri de var.
Başkomser Nevzat serisinin en bilinen ve sevilen kitaplarından biri olabili ‘İstanbul Hatırası.’ Yedi cinayet, yedi farklı mekan…
Tarihî yarımadada işlenen sıra dışı bir cinayet, Başkomser Nevzat’ı harekete geçirir. Katil, avcuna antika bir sikke bıraktığı kurbanın cesedi üzerinden çözülmesini istediği bazı mesajlar vermiştir. Aynı cinayet ritüelinin parçası olmuş kurbanlar peşi sıra gelir; tüm kurbanların elinde bir sikke vardır ve her biri şehrin parlak dönemlerinde yaşamış bir imparatorunun döneminden kalma tarihi bir yapının önüne bırakılmıştır. Kurbanların ortak özelliği, İstanbul’a olan ihanetleridir. Peki katilin özelliği nedir?
Beyoğlu’nun tekinsiz arka sokakları… Üstelik sadece Başkomiser Nevzat ve ekibi değil, okur olarak biz de davetliyiz sokaklara. Roman, Tarlabaşı’nda bir gencin -herkesin yakışıklı delikanlı dediği- cinayetiyle başlıyor.Başkomser Nevzat cinayeti çözmeye çalışıyor çalışmasına ama bir yandan da şehrin nasıl parsel parsel satıldığına, insanların canları üzerine kurulan zenginliği görüyor. Bambaşka bir İstanbul’u ve nedenlerini düşünüyor.
Ahmet Ümit üretken bir kalem. Başkomser Nevzat serisinin yanı sıra başka kitaplar da yazdı bu süreçte. Ama ‘Kırlangıç Çığlığı’ uzun bir süre beklendi. Serinin bir önceki kitabı olan ‘Beyoğlu’nun En Güzel Abisi’ 2013’te yayımlanmıştı. Başkomser Nevzat hayranları yeni macera için tam beş yıl bekledi.
Bu kez karşımızda Körebe lakaplı bir seri katil var. 2012 yılında işlediği on iki cinayetin ardından kayıplara karışmış. Sesi soluğu çıkmıyor. Kurbanlarını çocuk tacizcileri arasından seçen Körebe, yeniden öldürmeye başlar. Adalete duyulan güvenin yerini linç kültürünün aldığı bir devirde gizli bir kahraman olarak görülmesi onu çok büyük bir tehdide dönüştürüyor. Sırtını sıvazlayanlar da oluyor, onu süper kahraman yapanlar da… Peki ya adalet? Ahmet Ümit bu sürükleyici romanında yine sadece katilin peşinde düşmekle kalmıyor, gündeme dair sözlerini de söylüyor.
Başkomser Nevzat, yine İstanbul’un yokuşlu ve tekinsiz sokaklarında… Ahmet Ümit’in üç öyküden oluşan bu kitabı, üç farklı mekan, üç farklı tutku, üç farklı sırra davet ediyor okuru. Kitapta yer alan Başkomiser Nevzat öykülerinin isimleri şöyle: ‘Aşkımız Eski Bir Roman’, ‘Overlokçu Kız’ ve ‘Sergey Nikolayeviç Jerkovski’ye Ne Oldu?’