31. İstanbul Caz Festivali, yıldızlı geceler, unutulmaz performanslar ve konser rotalarıyla geride kaldı. Beyoğlu'ndan Beylikdüzü'ne şehrin dört bir yanına yayılan konserler açıkhava tiyatrolarını, parkları ve vapurları mesken tuttu.
Bir festival daha geride kaldı. 3 Temmuz’da başlayan 31. İstanbul Caz Festivali, Kadıköy’deki +1’li Gece Gezmesi’yle sona erdi. 15 gün boyunca kentin dört bir yanına yayılan festival Harbiye Açıkhava Tiyatrosu gibi büyük mekânlarda da Salon İKSV’de de müzikseverlerle buluştu. Festivalin medya sponsoru olarak günbegün takip ettiğimiz bu müzik şöleninin unutulmazlarını hatırlatmak ve tarihe not düşmek istedik.
Kış aylarında 31. İstanbul Caz Festivali’nin programı daha duyurulmadan iki ismin konser vereceği açıklanmıştı. Bunlardan biri Chris Isaak’ti, diğeriyse Gregory Porter. Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’ndaki konserin biletleri günler öncesinde tükenmiş insanlar uzun kuyruklarla içeriye girebilmişti. Tüm bu bekleyişin karşılığındaysa yıllar sonra İstanbul’a yeniden gelen Gregory Porter, binlerce müzisyene unutamayacakları bir caz performansı sergiledi. İstanbul’dan Grammyli bir yıldız geçti.
9 Temmuz’da Swissôtel the Bosphorus içinde yer alan Sultan Park İngiltere’nin son dönemdeki en güçlü seslerinden birini ağırladı. Arlo Parks büyük beğeni toplayan albümünden şarkılarını seslendirdiği gecede İstanbul’dan ne denli etkilendiğini de belirtmeden geçmedi. Şehrin en nemli akşamlarından birinde sahne alan müzisyenin performansı sıcak havaya rağmen büyük ilgi görmüştü.
Arlo Parks’ın performansından bir akşam sonra yine Sultan Park’ta YolanDa Brown sahnedeydi. Sahnede saksafonuyla harikalar yaratan İngiliz müzisyen ülkesindeki eleştirmenlerden aldığı olumlu yorumların haklılığını bir kez daha gösterdi. Cazı farklı türlerle de buluşturan konser İstanbul’un sıcak gecelerinde adeta serinletici bir etkiye vesile oldu.
Festival İstanbul’un dört bir yanına yayıldı derken abartmıyoruz. Zira Beylikdüzü, Küçükçekmece, Beyoğlu ve Şişli’deki parklarda iki hafta sonu boyunca pek çok grup ve müzisyen ücretsiz konserlerle sahnedeydi. Duckshell de bunlardan biriydi. Üstelik Genç Caz+ ile kendisini gösterme fırsatı bulan genç cazcılar da bu keyifli açıkhava konserlerinde müzikseverlerle buluşma imkânı yakaladı.
İstanbul Caz Festivali’nin en sevilen etkinliklerinden biri kuşkusuz Caz Vapuru. İstanbul’un simge festivali, şehrim sembollerinden vapurla buluşurken müzikseverlerle de melodiler eşliğinde bir yolculuğun keyfini sürdü. Üstelik bu yaz sıcağında efil efil esen Boğaz havası eşliğinde. Kabataş’tan kalkan Caz Vapuru Boğaz kıyıları boyunca ilerlerken müzisyenler şarkılarını seslendirdi. Anadolu Kavağı’na kadar giden vapur Boğaz’ın Asya yakası boyunca geri dönerken şehrin bir diğer sembolü yalılara da cazın sesleri ulaştı.
31. İstanbul Caz Festivali’nin bir diğer gelenekselleşen etkinliği +1’li Caz Gezmesi, Kadıköy’deki dört farklı mekânda müzikseverlerle buluşurken buna benzer bir rota da kentin Avrupa yakasında başladı. Üstelik de Türkiye’ye cazın ilk geldiği semtte. Pera’da Bir Caz Akşamı, Meşrutiyet Caddesi üzerindeki Pera 77 ve Minoa Pera’dan geçip Salon İKSV’ye uzanan bir rotada yine farklı müzisyneleri sahneye taşıdı.
Cazseverlerin festivalde heyecanla beklediği konserlerden biri Joshua Redman’ın performansıydı. İlk kez sözlü bir albüme imza atan saksafonun yaşayan efsanesine Esma Sultan Yalısı’ndaki konserinde Gabrielle Cavassa da eşlik etti. Bu özel konserin en unutulmaz anlarından biriyse sonda gerçekleşti. Sahnedeki virtüöz müzisyenler konserin kapanış şarkısı olarak Sezen Aksu’nun ‘İstanbul, İstanbul Olalı’ şarkısını seçmişti.
Sadece 31. İstanbul Caz Festivali’nin değil, tüm bir yılın en unutulmaz konserlerinden biri 12 Temmuz’da Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’ndaydı. Kadife sesli efsane müzisyen Chris Isaak, ilk kez geldiği İstanbul’a hem hayran kaldı hem de izleyicileri kendisine hayran bıraktı. Konserin başından itibaren seyirciyle kurduğu diyalog ve şarkısını tribünden söylemesi kadar sahnede bitmeyen enerjisiyle de büyük beğeni toplayan ABD’li müzisyen, bir hoş seda bırakarak Türkiye’den ayrıldı.