Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; Süleyman Seyfi Öğün, Yalçın Gökçebağ, Yalçın Tura, Fahri Işık ve Ali Jadalallah’a ödüllerini takdim etti.
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir törenle sahiplerine verildi.
Törende bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül alanları tek tek takdim etti ve tanıttı. İşte Erdoğan’ın sözleriyle ödül kazananlar:
Bilim kültür ödülü Süleyman Seyfi Öğün’e
“Bu yılki bilim ve kültür ödülümüzü Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün’e takdim ediyoruz. Süleyman Seyfi Öğün hocamız kütüphanesiyle dışarıda gürül gürül akan dünya arasında irtibatı kesmeyen nadir akademisyenlerimizden biridir. Siyaset, ekonomi, felsefe, toplum ve kültürde meydana gelen gelişmelere farklı açıdan mercek tutan çalışmaları kapsamlı ve derinlikli yapı arz ediyor. Onun eserlerinde düşünce geleneğimizin bugüne kadar ki serencamını görebiliyoruz.”
Resim ödülü Yalçın Gökçebağ’a
“Bu seneki resim ödülümüzün sahibi kıymetli ressam Yalçın Gökçebağ beyefendidir. Yarım asırlık sanat yolculuğunda Anadolu’yu resme, resmi de Anadolu’ya taşıyan Gökçebağ, Cumhuriyetimizin ilk kuşak ressamlarından devraldığı hazineyi yeni bir seziş ve bakış açısıyla tuvale döküyor. Tablolarında bu topraklarının sesi duyuluyor. Çizgilerinde insanın ve tabiatın güzellikleri okunuyor. Özgün, canlı ve masalları andıran eserleriyle Yalçın Gökçebağ’ı tüm kalbimle kutluyorum.”
Müzik ödülü Yalçın Tura’ya
“Müzik ödülümüzü Profesör Yalçın Tura hocamıza tevcih ediyoruz. Türk müziğinin yaşayan duayeni olan Tura, hafızalarımıza kazınan onlarca müziği besteledi. Cemal Reşit Rey, Seyfettin Asal gibi usta isimlerden ders alan hocamız musiki bilimine ve müzik teorisine çok kıymetli katkılar yaptı. İTÜ’de Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Müzik Bölümü’nü kurarak seçkin bir eğitim yuvasını kazandırdı. Gönüllerimizde taht kuran beste ve güfteleri için kendisine teşekkür ediyorum.”
Arkeoloji ödülü Fahri Işık’a
“Arkeoloji ödülümüzü Prof. Dr. Fahri Işık’a takdim ediyoruz. Malatyamızın Türkiye ve dünya arkeolojisine armağan ettiği bilim insanı olan Fahri hocamız kazı biliminde bugüne kadar doğru kabul edilen yanlışları ortaya çıkardı. Kitap, makale, araştırmalarıyla Anadolu’nun binlerce yıllık zengin tarihine ışık tuttu. Kazı bölgelerinde kimi zaman çadırlarda kimi zaman köy evlerinde kalarak Patara başta olmak üzere pekçok antik kentte nadide eserleri gün yüzüne çıkardı. Fahri Işık hocamızı gönülden tebrik ediyor, kazı biliminde paradigma değiştiren çalışmalarından ötürü kendisini kutluyorum.”
Fotoğraf ödülü Ali Jadalallah’a
“Bu yılın fotoğraf ödülünü Filistinli gazeteci ve fotoğrafçı Ali Jadalallah’a veriyoruz. Gazze’de 2 yıl boyunca devam eden vahşi soykırımı fotoğraf kareleriyle tüm dünyaya ifşa eden, objektifi ile gerçekleri medeni denilen dünyanın yüzüne çarpan Ali kardeşimiz, aynı zamanda Anadolu Ajansımızın fotomuhabiri olarak görev yapıyor. Onun kadrajından yansıyanlar sadece Gazze’deki katliamın korkunç boyutlarını değil; Filistin halkının haklı, onurlu, haysiyetli direnişini tüm ihtişamıyla insanlığın gündemine getirdi. Fotoğrafları uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Canını hiçe sayıp, hakikatin deklanşörüne basarak Gazze’deki zulmü fotoğraflarla belgeleyen Ali Jadalallah kardeşimi şahsım, milletim ve tüm mazlumlar adına tebrik ediyorum.”

“İnsan başlı başına bir sanat şaheseridir”
İnsan başlı başına bir sanat şaheseridir. Eski zamanlardan itibaren insan yeryüzünde karşılaştığı her nesneyi her durumu her ses ve rengi sanatın malzemesi olarak görmüştür. İnsanlık ailesi içinden çıkardığı dehalarla sanatçı ruhlarla muazzam bir sanat birikimi meydana getirmiştir. Mirasçısı olduğumuz kültür ve medeniyet iklimi büyük sanatçıların inşa ettiği müşterek zenginliğimizdir. Bu zenginlik aynı zamanda devamlılık düşüncesinin neticesidir. İnsanoğlunun acıları, sevinçleri, varolma çabasının en güçlü kanıtlarından biri de kültür ve sanattır. İnsan varoldukça sanat da varolacaktır. İnsan yaşadıkça sanat da yaşayacak, kendisini yenileyecek, yeniden üretmeye devam edecek.
“Sanat ayrıştırmaz, birleştirir”
Mimarinin, musikinin, şiirin, resmin cümle sanatın özeti insanı dünyayı ve ötesini anlama çabasıdır. Sanat dünyayı daha anlamlı kıldığı için sanattır. Sanat insana değer kattığı için, insanı tekemmül ettirdiği için sanattır. Sanat bize başka hiçbir şeyin veremeyeceği coşkuyu, muhayyileyi ve duyguyu verdiği için sanattır. Bunun içindir ki sanat ayrıştırmaz, birleştirir. Türkçenin her büyük şairi her büyük yazarı bizim medarı iftiharımızdır. Dil, kültür, sanat, düşünce ve mimari alanında eser veren münevverlerimizin tamamı bizim için birer kutup yıldızıdır.
“Türk şiiri milli lisanımızın hissiyatımızın tapu senedidir”
Nasıl ki Selimiyesiz bir Edirne, Süleymaniyesiz bir İstanbul tahayyül edemiyorsak, Mimar Sinansız bir Türkiye’yi de düşünemeyiz. Itri, Dede Efendi, Şevki Bey, Sadettin Kaynak, Neşet Ertaş ve daha nice dev isim olmadan Türk müziğini tasavvur edemeyiz. Yunus Emre, Karacoğlan, Fuzuli, Mehmat Akif, Nedim, Yahya Kemal, Nedim, Nazım Hikmet, Şeyh Galip, Sezai Karakoç’a Türk şiiri milli lisanımızın hissiyatımızın tapu senedidir. Bu köklü miras inşallah asırlar boyunca dünya kültür ve sanat birikimini beslemeye devam edecektir.
“Sanat için ciddi risk”
Küreselleşmeyle birlikte kültürel tek tipleşmenin tüm dünyayı etkisi altına aldığı dönemden geçiyoruz. Sınırsız tüketimi teşvik eden insanı edilgen hale getiren bu cendereden ancak köklerimize tutunarak kurtulabiliriz. Mirasımız ve birikimimizden beslenen sanat, tek tipleşme dalgasına karşı bir dalgakıran işlevi görecektir. Bugün popüler olan pek çok filmin, dizinin, müzik eserinin, coğrafyadaki etkisine nüfuzuna baktığımıza sanatın dönüştürücü gücünün nelere kadir olduğunu görebiliyoruz. Tüketim alışkanlıkları, yaşam tarzları, yemek kültürü, giyim kuşamın tek tipleşmesi gibi sanat beğenilerin yeknesak hale gelmesi sanat için ciddi risk oluşturuyor. Özgün ve yetkin olanı törpülüyor.
“Bizi yarın neyin beklediğini bilemiyoruz”
Sıradanlaşma ve tek tipleşme insanın fıtratı gereği farklı olmasını ve sanatçı özgürlüğünü tehdit ediyor. Sanat kuşkusuz şahsi ve muhteremdir. Yeryüzünde önüne çıkan herşeyi öğüten, herkesi birbirine benzeten küresel tüketim çarkı bireyin yeteneklerini de aynı tornadan geçirmektedir. Neoliberal kültür adına trend denilen her gün değişen yeni kutsalıyla insana dair pekçok güzelliği tahrip etmektedir. Yapay zeka mahsulü şiir, şarkı, resim, sinema filmler ile sanat arasında farkın büyük oranda kaybolduğu günümüzde bizi yarın neyin beklediğini bilemiyoruz.
“Küresel fırtınanın önünde duramayız”
Milli kimliği, milli kültürü, değeri, ideali, erdemi ahlakı dışlayan her trend yüzeyselliğe mahkum olmaktan kurtulamaz. Günlük üretilip, günlük tüketilen işlerle maalesef biz de küresel fırtınanın önünde duramayız. Küresel kültür savaşlarında yerli ve milli olan kültür değerlerimizi evrensel bakış açısıyla harmanlamalı, yeniden inşa etmeliyiz. Siyasetçi olarak bunun asla kolay olmadığını, çok ciddi emek ve gayret gerektirdiğini elbette biliyorum. Ama bunu yapacak imkana ve kapasiteye, birikime ziyadesiyle sahibiz.
Her yaş ve her kesimden insanımızı etkileyen bu cendereden çıkış yolunu tarih boyunca olduğu gibi topluma mihmandarlık olan sanatçı, mütefekkir, münevver, kültür ve sanat erbabımızın göstereceğini inanıyorum. Açıkçası bunu sizden rica ediyorum. Kültür adına, sanat adına taş üstüne taş koyan herkesin hangi görüşten olursa olsun başımızın üstünde yeri olduğunu burada tekrar dile getirmek istiyorum. Evrensele yelken açarken yerli kalabilen, memleketi ve milleti için hayal kurabilen, en sert eleştirileri yaparken yıkmayan sanat, kültür ve bilim insanlarımızla inşallah bu mücadeleyi yürüteceğiz.”