Topkapı Sarayı’nda yenilikler: Sergilenen eser sayısı 3 bin 500’e çıkarıldı
Kaşıkçı Elması çalındı ya da kayboldu. Son yılların ara ara gündeme gelen iddialarından. Her seferinde yalanlanan bu iddialar artık gündemi meşgul etmeyecek. Çünkü Kaşıkçı Elması dokuz yıl sonra Topkapı Sarayı'nda tekrar sergilenmeye başladı.
Kaşıkçı Elması, yıllardır adı var olan kendi görülemeyen efsanevi mücevher. Uğruna filmler bile çekilen elmas son yılların en büyük dezenformasyon öyküsünün de öznesi. Özellikle sosyal medyada ara ara gündeme gelen iddiadır: Kayıkçı elması kayboldu, çalındı. Her seferinde bu iddiaları Milli Saraylar Müdürlüğü yalanlıyor. Hatta iddialar ayyuka çıkınca teyit.org birkaç defa bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı.
Artık bu iddialar gündemi meşgul etmeyecek. Çünkü Kaşıkçı Elması ait olduğu yerde sergileniyor. Dokuz yıllık aranın ardından Topkapı Sarayı’ndaki Fatih Köşkü’nde ziyaretçilerini ağırlamaya başlayan elmasa ilgi büyük. Türkiye’nin yanı sıra yurt dışından gelen turistlerin de oluşturduğu uzun kuyrukların sonucu görülebiliyor. Tıpkı eski güzel günlerde olduğu gibi…
❌ Kaşıkçı Elması’nın Topkapı Sarayı’ndan çalındığı iddiası yanlış.
Milli Saraylar Müdürlüğü, Kaşıkçı Elması’nın Dış Hazine bölümünde sergilenmeye devam ettiğini açıkladı. Elmasın turistlerin paylaştığı güncel fotoğraflarına da ulaşılabiliyor.https://t.co/ZbYm1bWa09
— Teyit (@teyitorg) May 12, 2022
Paha biçilemeyen ya da biçildiğinde de ederinin bir ülkeyi satın almaya yettiği iddia edilen Kaşıkçı Elması, popüler kültürde de önemli bir yere sahip. Turistlerin ilgi odağı olan elmas, Peter Ustinov ve Melina Merkuri’nin başrolünde yer aldığı 1964 yapımı ‘Topkapı’ filminin ana konusuydu. Öyle ki Hollywood yapımı film, özellikle Batı’da elmasa yönelik ilginin katlanarak artmasına ve bugünkü uzun kuyruklara ön ayak olmuştu. Film elması çalmaya çalışan bir grup hırsızın hikayesini anlattığından olsa gerek, elmasla ilgili dezenformasyon öyküsünde de mücevherin çalındığı iddiaları sık sık dillendirildi.
Hikâyesi yüzyıllar öncesine dayanan ve saraya geliş şekli tam olarak bilinmeyen Kaşıkçı Elması rivayete göre Napoleon’un annesine ait. Napoleon, sürgüne gönderildikten sonra annesi, bu gösterişli taşı Tepedelenli Ali Paşa’nın bir adamına satmıştı. Bu sayede Tepedelenli Ali Paşa’nın hazinesine geçen elmasın kaderi bir isyanla değişir. Osmanlı’ya isyan eden Tepedelenli Ali Paşa’nın idam edilmesi sonrası Kaşıkçı Elması, 2. Mahmut döneminde devlet hazinesine geçmişti. Ancak Kaşıkçı Elması’nın serüvenine dair tek hikâye bu değil.
Bir diğer söylenceye göre Kaşıkçı Elması, 17. yüzyılın sonlarında bir kâğıt toplayıcısı tarafından çöplükte bulunmuştu. Değerli taşı bulan kâğıt toplayıcı, değerinin çok altındaki bir bedele bir kuyumcuya elması satar. Eline geçen taşın ne denli değerli olduğunu fark eden kuyumcu, bu sırrı yakın arkadaşı bir meslektaşıyla paylaşır. Ancak iki kişinin bildiği sır, sır değildir sözü gerçek olur ve taşın şanı saraya kadar ulaşır. Sarayın kuyumcubaşısı, Kaşıkçı Elması’nı satın alır. Saltanatı sırasında Osmanlı’nın Batı’daki en geniş sınırlara ulaştığı isim olan 4. Mehmet’in hazinesine giren elmas işlenip 86 karat ağırlığında bir mücevhere dönüşür.