Popun kralı yalnız değil, Queen zirveye göz dikti
Bugün asla ama asla ihmal edilmemesi gereken bir gün. Siyasetin sıcak gündeminde Anneler Günü'nün unutulmasına izin vermeyin. İnsana dair tüm kutsal betimlemelerde yer bulan anne, kuşkusuz müziğin de en büyük ilhamlarından. Hem de Barış Manço'dan Ahmet Kaya'ya Pink Floyd'dan Queen'e...
Yazıya başlarken her şeyden önce artık madden aramızda olmayan tüm annelerin eşsiz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Bu satırları okurken annesi yakınında olanlara ise hemen gidip sarılmalarını ve doyasıya öpmelerini rica ederim. Evet, şimdi yazıya başlayabiliriz.
Malum gündem nedeniyle bu yıl bir nebze arka planda kalmış gibi görünse de Anneler Günü, yılın özel, en sıcak ve en naif anlarından biri. Elbette ki her gün anneler günü olabilir. Bunu böyle yaşamanızdan kimsenin sizi alıkoyduğu da yok zaten. Ancak böyle günlerin salt ekonomik nedenlerle ortaya çıktığını düşünmek ne kadar gerçekçi o da farklı bir tartışmanın konusu. Zira, Anneler Günü olgusunun başlangıcı için Antik Çağ’a kadar gitmemiz mümkün. Ana Tanrıça Kibele’yi anmak için Anadolu’da bir Anneler Günü’nün kutlandığını biliyoruz. Bu özel günün modern dönemdeki hikâyesi ise ABD’de başlıyor.
1864 yılındaBatı Virginia’da dünyaya gelen Anna Marie Jarvis, 41 yaşındayken annesi Ann Reeves Jervis’i kalp rahatsızlıkları nedeniyle ne yazık ki kaybeder. Bu tarihten itibaren annesi için sürekli bir anma faaliyeti içersinde bulunan Anna Jervis’in bu bağlılığı zaman içinde ülke genelinde duyulmaya başlar ve üç yılın sonunda Amerikan Kongresi’nin aldığı kararla ülke genelinde anılan veyahut kutlanan bir Anneler Günü’ne dönüşür. Görüldüğü üzere hikâyemiz hiç de esnafın satacağı bir hediyenin motivasyonuyla başlamadı.
Gelelim bu özel günün müzikteki yansımalarına. Sanatın her dalı gibi tüm ilhamını hayata dair her şeyden alan müzik, haliyle anneye dair unsurları da yüzlerce yıldır içermekte. Klasik dönemin büyük bestecileri hem kendi anneleri hem de sipariş üzerine başkalarının anneleri için eserler bestelemişti. Daha modern döneme geldiğimizde ise müzikte şarkı formunun ön plana çıktığı dönemde içinde annenin geçtiği şarkılar hep çok özel olmayı başardı. O halde yolculuğumuza Barış Manço ile başlayalım.
1988 yılına ait bu şarkısında Barış Manço, annesi ve babasına bir saygı duruşund bulunuyor. Klasik Türk müziğinin ezgilerini barındıran “Sakız Hanım & Mahur Bey’ şarkısında Manço, anne ve babasının yetiştiği ve sevdiği müzikal üslubu yakalıyor. Barış Manço’yu büyük yapan şeylerden biri de bu değil mi?
Sanat güneşimiz de annesi Hayriye Müren’e olan sevgisini dizelerine döken sanatçılardan bir diğeri. 1974 yılında yayınladı ‘Annem’ şarkısında duygusal dizelere yer veren Zeki Müren’in derin bir özlem taşıyan şarkı sözleri insanı çok uzaklara götürüyor.
Anne hep özlenendir. Hele ki ondan uzaktaysanız. Sezen Aksu’nun 1995 yılında yayınladığı ‘Işık Doğudan Yükselir’ albümünde yer alan ‘Ben Annemi İsterim’ tam da bu ruh halini yansıtıyor. Karadeniz’in fırtınalarını yüreğinizde hissedeceğiniz bu modern türküde Sezen Aksu, mutsuz bir evlilik yaşayan genç kadının anne ve gençlik özlemini dillendiriyor. Aksu’nun gerçek manada bir Türkiye anlatısı olan ve Trakya’dan Güneydoğu’ya her bölgeye dokunan bu albümündeki her şarkıyı bu durumu göz önünde bulundurarak dinlemeyi ihmal etmeyin.
Protest müzik denince akla ilk gelen isimlerden biri olan Ahmet Kaya anneye dair hüzünlü bir şarkıya imza atıyor. 1995 yılında yayınlanan söz ve müziği kendisine ait olan ‘Beni Bul Anne‘ şarkısını Ahmet Kaya, Cumartesi Anneler için söylüyor: “Camlar düştü yerlere / Elim elim kan içinde / Yanıma gel yanıma anne / İki yanımda iki polis / Ellerim kelepçede / Beni bul beni bul anne.” Ahmet Kaya’nın bir diğer sevilen şarkısı olan ‘Şafak Türküsü’ de annesine bir sesleniştir.
Ajda Pekkan’nın seslendirdiği ‘Ağlama Anne’ ile yurtiçinde anneye yazılmış sayısız şarkıları bırakıp biraz da dünyaya açılalım. Rock müziğin asi çocuklarının annelerine aslında ne kadar düşkün olduklarını tahmin etmek zor olmasa gerek. Bunlardan akla ilk geleni Freddie Mercury. 20. yüzyıla damga vuran müzisyenlerde biri olan Freddie Mercury hayatın bir cilvesidir bilinmez; kariyerinin açılışını ve kapanışını içinde anne geçen şarkılarla yaptı. Hangileri mi? ‘Bohemian Rhapsody’ ve ‘Mother Love’.
Modern çağın müzikal bir destanı olan 1975 çıkışlı Bohemian Rhapsody, aradan geçen neredeyse 50 yıla rağmen hâlâ dillerde. Pek çok müzisyen söylemeye teşebbüs ettiği bu Freddie Mercury başyapıtı, cinnet getirip cinayet işleyen bir katilin yaptıklarını annesine itiraf etmesiyle başlayan şarkıdaki duygu yoğunluğu dikkat çekicidir. Bunun arka planında ise Freddie Mercury’nin annesine duyduğu derin sevgi yatar.
Kökleri İran’a dayanan bir ailenin çocuğu olarak Zanzibar adasında dünyaya gelen ardından da Londra’da büyüyen Freddie Mercury, yabancı ve öteki olmanın zorluğunu gençliğinde derinden hissetti. Fiziksel yapısıyla da çokça dalga geçildiği için içine kapanık bir çocukluk geçiren Freddie Mercury’nin en büyük sığınağı elbette ki annesi Jer Bulsara oldu. Bu derin sevginin kaleme dökülmüş hali Queen’in Freddie Mercury’nin ölümü sonrası yayınladığı ‘Made in Heaven’ albümünde bariz bir biçimde karşımıza çıkıyor.
Albümün ilk bölümünde yer alan ‘Mother Love’ şarkısı AIDS ile mücadele eden Freddie Mercury’nin hayata yakarışı ve yaşadığı çaresizlik karşısında annesine sığınmasını anlatıyor. “Kalbim ağır / Umudum kayboldu” diyor şarkısında Freddie Mercury. ‘Bohemian Rhapsody’ ile patlama yapan Freddie Mercury, içinde yine annesine dair duygularının yer aldığı ve son şarkılarından biri olma özelliği taşıyan ‘Mother Love’ ile aramızdan ayrılmıştı.
Rock müziğin asi çocukların içlerinde derin bir anne sevgisi yattığını söylemiştik. Buna bir diğer örnek de Roger Waters. Pink Floyd’un kurucularından olan Waters oldukça zor bir çocukluk dönemi geçirmişti. Babasını 2. Dünya Savaşı’nda kaybeden Roger Waters’ı annesi tek başına büyütmüştü. Babasız büyüyen Roger Waters’ın hayattaki en büyük dayanağı annesi Mary Waters idi. Şarkı sözlerinde savaşlar, devletin baskıcı yönetimi ve daha pek çok şeyi anlatan Roger Waters, tüm sözleri kendisine ait olan Pink Floyd’un efsanevi ‘The Wall’ albümünde elbette anneye dair bir şeyler de söyleyecekti.
1979 yılında yayınlanan albümün en özel parçalarından biri de ‘Mother’dı. Savaşın yıkımını bir çocuğun gözünden anlatan şarkıda Roger Waters, bir nevi kendi hayatından enstantaneleri kayda düşüyordu. Bir çocuğun annesine tüm savunmasızlığıyla sığınmasını şarkısında anlatan Waters, bu bestesini günümüzde de sık sık seslendirmekte.
Bono ve Zülfü Livaneli çocuğunu kaybeden anneler için söylüyor
Takvim yaprakları 6 Eylül 2010’u gösterdiğinde İstanbul, en unutulmaz konserlerden birine ev shaipliği yapıyordu. 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamında İstanbul’a gelen U2 sevilen şarkılarını Atatürk Olimpiyat Stadı’nda seslendiriyordu. Şarkı aralarında sık sık seyirciyle iletişim kuran Bono, gecenin en büyük sürprizini açıkladı ve sahneye Zülfü Livaneli geldi. İki efsane müzisyen sahnede U2’nun ‘The Joshua Tree’ albümündeki ‘Mothers of the Dissapeaered’ şarkısını seslendirdi. Şarkı Şili’de Pinochet iktidarında çocukları kaybolan anneleri anlatıyordu. Bono ve Livaneli, şarkıyı Cumartesi Anneleri’ne adamıştı.
Avrupa’nın kuzeyinin kasvetli havası ve duygu yüklü anne-çocuk hikâyelerinin ardından rotamızı okyanusun karşı kıyısına çeviriyoruz. Radarımızda New Jersey’da İtalyan kökenli bir ailede dünyaya gelen Jon Bon Jovi var. Tıpkı Frank Sinatra gibi… Bon Jovi grubuyla 1980’lı yıllardan bu yana fırtınalar estiren Bon Jovi’nin müzikal yolculuğunda 1992 tarihli ‘Keep the Faith’ albümü önemli bir dönemeç. Albümde Jon Bon Jovi’nin seslendirdiği aynı adlı şarkı inanç ve hayata dair pek çok şeyi sorgularken tabii ki anneye sığınıyor.
Listeyi elbette ki daha da fazla uzatmak mümkün. ama kapanışı geçen ay yeni albümlerini dinleyiciyle buluşturan Metallica ile yapalım. ‘Load’ albümünde yer alan country soslu hüzünlü şarkı ‘Mama Said’ ile listemizi sonlandırıyoruz. Annelerin hiç üzülmediği bir dünya dileğiyle.