Erdal Beşikçioğlu: Siyasetçilerden iyi sanatçı olur, çok iyi oynuyorlar

Yaklaşık altı ay önce belediye başkanı seçildiği Ankara'nın Etimesgut ilçesine ilk kez tiyatro getiren "amirimiz" Erdal Beşikçioğlu, 10Haber'e konuştu: "30 yıldır yurttaşların evine giriyorum onlar beni rahatça anladı ama siyasetçiler anlamadı!"

Kültür Sanat 14 Ekim 2024
Bu haber 1 ay önce yayınlandı
Etimesgut Kent Tiyatrosu’nu kuran Etimesgut Belediye Başkanı Erdal Beşikçioğlu.

Tüm muhteşem hikayeler nasıl başlar bilirsiniz. Ya bir insan yolculuğa çıkar veya şehre bir yabancı gelir. Ya da belki şehre bir film gelir. Bazen nadir de olsa hepsi aynı anda olur.

Ankara’nın Etimesgut ilçesi şu sıralar hepsinin aynı anda olduğu bir hikayeye ev sahipliği yapıyor. Üstelik “Buralar artık bildiğiniz gibi değil!” diyerek…

Ankara’da 25 yıl sonra CHP’ye geçen Etimesgut Belediyesi bu yıl ilk kez bir tiyatro festivali düzenliyor. Bir başka deyişle ilçede ilk kez tiyatro perdesi aralandı. Ülkenin başkentinde bir ilçede olacak iş mi bu diye düşündüyseniz, yalnız değilsiniz. Tüm Etimesgut halkı da sizinle aynı fikirde. Fakat artık bir kültür merkezi var Etimesgut’un. Üstelik geçen uzun yılların acısını çıkarmak istercesine bir de tiyatro festivaline kavuştu ilçe: Uluslararası Kent Tiyatro Festivali-Etimesgut (KentFest).

Tüm bunların arkasındaki isim de göreve gelir gelmez aynı zamanda genel sanat yönetmenliğini üstlendiği Etimesgut Kent Tiyatrosu’nu kuran Etimesgut Belediye Başkanı Erdal Beşikçioğlu. Ve aslında kocaman bir ekip. Övül Avkıran ve Mustafa Avkıran’ın eş sanat yönetmenliğinde bu yıl ilk kez sanatseverlerle buluşan festivali takip etmek için Ankara’daydık.

Ankara’nın başkent oluşunun yıl dönümüne denk gelmesi ve her yıl aynı tarihlerde yapılması hedeflenen KentFest, 11-26 Ekim 2024 tarihleri arasında 15 gün boyunca Türkiye, Yunanistan, Almanya, Portekiz, Fransa, Brezilya, İskoçya, Polonya ve Suriye’den onlarca hikâye anlatıcısının 15 oyununu Eryaman’da 100.Yıl Cumhuriyet Kültür Merkezi (CKM) Kent Tiyatrosu Sahnesi’nde ağırlıyor.

‘Vatan Kurtaran Şaban’ın prömiyeriyle başlayan festival Ankaralı Deniz Göktaş’ın stand-up gösterisiyle, 13-14 Ekim’de ise dünya tiyatrosunun en kıymetli yönetmenlerinden Theodoros Terzopoulos’un ‘Alarme’siyle ilk hafta sonunu tamamladı. Etimesgut halkı tiyatroyu seviyor, sanata dair her şeye büyük bir ilgiyle yaklaşıyor. Bunu  oyunlardan sonraki sohbetlerinden, panellerdeki soruları ve taleplerinden anlamak mümkün.

Ve Erdal Beşikçioğlu’nu seviyorlar!

Beşikçoğlu ‘Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi’ dizisinin ‘Behzat Amiri’ olarak geniş kitlelere adını duyursa da Ankaralılar için yeri ayrı. Başkentliler için Devlet Tiyatroları’ndaki oyunları ve daha sonra da kurduğu Tatbikat Sahnesi’yle biliniyor Beşikçioğlu.

Ona hâlâ “amirim” diyen de var; “valim” ya da “hocam” diyen de. Kendisi de durumdan memnun, “Bana istediğiniz şekilde hitap edebilirsiniz” diyor. Tabii artık bir de Erdal Başkan. 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde Beşikçioğlu’nun adı CHP’nin Etimesgut Belediye Başkanı adayı olarak açıklanınca herkes şaşkındı. Neticede sanatçıların siyasete atılması olmasa da hikayenin mutlu sonla bitmesi şaşırtıcıydı. Biz de Etimesgut’un tam 25 yıl sonra tiyatroyla buluşması ve KentFest vesilesiyle Erdal Beşikçioğlu’yla sohbet ettik.

’30 yıldır yurttaşların evine giriyorum’

-Sanatçıların siyasete atılması alışkın olduğumuz bir durum. Ama kazanmaları öyle değil. Siz Fatma Girik’ten sonra oyuncu kökenli ikinci belediye başkanısınız. Sizce neden seçildiniz?

-Aslında bu soruyu komşuların yanıtlaması gerekiyor. Şöyle anlatayım. Ben bize bu iş teklif edildiğinde sadece şunu söyledim: “Gidelim tebdili kıyafetle ilçeyi dolaşalım, durum nedir bir bakalım.”

Ve biz yıllarca girilemeyen mahallelerin hepsine çok rahat bir şekilde girdik. Bunun sebebi de çok basit. Ben yaklaşık 30 yıldır bu yurttaşların evlerine giriyorum, ailelerinden biriyim. Onlara söylediğim, anlattığım ideallerde buluşabildik. Beni dinlediler. Siyasetçiler anlamadılar ama yurttaşlarımız her şeyi çok kolaylıkla kavradılar. Umarım onların da yüzünü yere eğmeyeceğiz.

-Festivalin açılış oyunu ‘Vatan Kurtaran Şaban’da siyasetçi ne anlar sanattan sorusu soruluyor. Ben tersten sorayım. Göreve geldiğiniz bu altı aylık süreçte siz bir sanatçı olarak ne anladınız siyasetten, neye çok şaşırdınız?

-Öncelikle beni yoran hiçbir şey olmadı, ama şaşırtan tek şey oldu. Biz üniversiteden mezun olan öğrenciler olarak mesleğimizi icra e diyoruz. Ama bir baktım ki siyasetçiler de o konuda hiç fena değiller. Fakat ben “Siyasetçiden sanatçı olmaz” kavramına gerçekten hiç anlam veremiyorum. Bence siyasetçiden çok iyi sanatçı olabilir, hele hele çok oyuncu… Mükemmel olur!

-Söz konusu siz olunca “Sanat sepete iş yapıyor, belediyecilik böyle mi olur” diyenler ya da önyargılı davrananlar oldu mu?

-Oldu tabii ve bu çok normal. Ömrü boyunca bir kere tiyatroya gitmemiş bir insanın sanatçı kavramının kafasında canlanması çok mümkün değil. O yüzden ben bunları duymuyorum. Eleştirileri dinliyorum, suçlamalarla ilgilenmiyorum açıkçası.  Siyaset zaten sanattan ayrı düşünülemez. Bir çatışma olması lazım. İyi ve kötü olmazsa, doğru ve yanlış olmazsa tiyatro ve sanat olmaz. Hal böyle olunca tiyatro siyasetten farklı, siyaset de sanattan farklı düşünülemez.

Biz bir taraftan da sosyal hizmetlerimizi, temizlik, yol ve tadilat işlerimizi devam ettiriyoruz. Bu süreç devam ediyor. Olmayan alan ise kültür sanattı. Ve görünür bir yapı olduğu için ister istemez sanki sadece onunla ilgileniyormuşuz gibi düşünenler oldu. Fakat diğer alanlardan daha görünür olduğu için durum böyle.Yoksa bizim hizmetlerim devam ediyor. Tabii dönüşüm de kademe kademe olan bir şey. Bir buçuk iki yıllık süreç içinde tüm mahallelerde özellikle temizlik konusunda bir dönüşüm sağlanacaktır.

Erdal Beşikçioğlu’nun temposu yoğun. Dün festivalin açılışından sonra Antalya’ya gitti, pazar sabahı röportajlar için tekrar döndü.

-Tiyatro yönetmek mi daha zor yoksa belediye mi?

-Kesinlikle tiyatro…

-Neden?

-Çünkü bir üretim ve yaratı içindesiniz. Belediyede bir yaratım süreci yok, hizmet var. Onun nasıl olacağı da bellidir. Sosyal hizmetler devam edecektir, temizlik, eğitim, sportif ve kültür hizmetleri devam edecektir. Bu işleyişin bir matematiği var. Bunlar yeni yaratılan şeyler değil. Var olan bir sistem içinde akan bir yapı. Ama tiyatroda hiç kimsenin görmediği bir hayali sahne üzerinde canlandırmanız gerekiyor. Bu da çok sancılı bir süreç. O yüzden sahnede 10 oyuncu yönetmek bir makamda bir yer yönetmekten daha zor.

Behzat Ç. Ocak’ta başlıyor

-Deniz Göktaş stand up gösterisinde kulaklarınızı çınlattı. “Behzat Ç’yi yasaklayanlar şimdi ne düşünüyordur acaba; bu yasak olmasaydı belki de Etimesgut’un Erdal Başkanı olmayacaktı” diye… Seçimlerden önce Behzat Ç’nin çekileceği de konuşuluyordu. Durum nedir?

-Benim vaadim değildi gerçekten. Yurttaşlar “Eğer ‘Behzat Ç’ çekmeyeceksen seni seçmeyeceğiz” dedi bana açık açık. Biz artık ‘Behzat Ç’yi çekmek zorundayız. Ve burada Etismesgut’ta, yurttaşlarla çekeceğiz. Çekimler ocak ayında başlayacak. Yıllık 10 gün iznim var, gecelerim var. Bunları kullanacağız. Halledeceğiz.

KentFest ‘Vatan Kurtaran Şaban’ ile seyircisine merhaba dedi.

-KentFest’e döneyim. Söz konusu festivalse bunun kimliğinin olması belki de en önemli şey. Ancak Türkiye’deki diğer festivallere bakınca da birçoğunun gelip giden siyasilere göre şekil aldığını görüyoruz. KentFest sürdürülebilir olacak mı sizce?

-Bu festival ben olduğum sürece devam edecek. Ben gittikten sonra da sürdürülebilir olması lazım. O nedenle açılış günü genç sanatçıları komşularına, buranın yurttaşlarına emanet ettik. Bizler koltuklarında geçici sürelerde oturan siyasetçileriz. Yurttaşlarımız kalıcı. Evlatları, torunları ve hatta torunlarının çocuklarıyla burada yaşayanlar var. Etimesgut’a da tiyatroya da festivale de sahip çıkacak onlar. Ve hepsi bu bilinçte. Ben Etimesgutlulara güveniyorum, onlar her şeyi hak ediyor.  Bazen siyasi körlükle burnunuzun ucundakileri göremiyorsunuz. Sanırım benim diğer siyasilere göre avantajım bu oldu. Hem önümüzü görüyoruz hem ileriye bakıyoruz. Tabii on yıl sonra ne olur onu ben de bilemiyorum. Fakat bu körlük başladığı zaman işi bırakmanın en doğrusu olduğunu düşünüyorum.

Biz İpek Yolu’nu kültür ve sanatla dokuyoruz

-KentFest ile ilgili en büyük hedefiniz ne?

-Biz burada bir köprü oluşturuyoruz burada. 15 Temmuz meselesi mesela… “15 Temmuz’u anmıyor, Yunanların olduğu festival yapıyor” diyorlar. Önce şunu söyleyeyim. 15 Temmuz meselesini meclisteki arkadaşlara sordum. “Bu bir anma mı” diye… Sonuçta kaybettiğimiz yurttaşlarımız varken kutlama yapmak tutarsız geldi. Tabii Yunanlar geliyor ama Suriyeliler de geliyor! Bakın biz bu ipek yolunu kültür ve sanatla dokuyoruz. Bunun bir farkına varılması lazım öncelikle. Ama tabii popüler bir kimlik olduğu için insanlar bu görünürlüğünü bu yapı üzerinden afaki söylemlerle sağlamaya çalışıyorlar. Biz bunları hiç duymuyoruz bile. Bu devam edecek. Bugün Suriye, yarın İran, Avrupa’daki ülkelerin de dahil olduğu bir yapı kurmak istiyoruz burada. Bence Etimesgut bunu başaracak.

Dünya tiyatrosunun en kıymetli yönetmenlerinden Theodoros Terzopoulos’un ‘Alarme’siyle KentFest’in konuğu.

‘Sanata destek ver, tarihi sen anlat’

“Geçen gün Avrupalılar’ın Kıbrıs Katliamı’nı -ben böyle adlandırıyorum- anlatan bir iş yapmaya başladığını gördük. Başladık hemen söylenmeye… Ben bunu anlamıyorum. Sen de kültür sanatına onlar kadar destek ver, dünya tarih anlatısını senin gözünden görsün. Dışarıdakiler işlerini yapıyor, biz sadece konuşuyoruz. Sen de bu ülkede desteğe destek ver, herkes bizim yaptığımız işleri konuşsun. İlkel bir toplumun, ilkel bir idarenin ve ideolojinin sonucudur bu. Ben bir sanatçı olarak bunu kabul etmem. Bir belediye başkanı olarak da etmem zaten…”

CKM hakkında: Bu tiyatro, bu kültür merkezi ilçeye ait

“Buranın Devlet Tiyatroları, şehir tiyatrosu ve Ankara’daki özel tiyatroların hepsinin merkezinin kullanabileceği ortaklaşa bir merkeze dönüşmesi gerekiyordu. Devlet Tiyatroları’yla yapılan sözleşme, sınırsız tahsis üzerinden yapılmış. Toplam altı günde sadece devlet tiyatrolarına tahsis edilmiş bir şekildeydi. Oysa ki burası bu ilçenin yurttaşlarının vergileriyle yapılmış. Demek ki bu ilçenin de bir tiyatrosu olması, sahnede seyirciyle buluşması ve konuk tiyatroları da ağırlaması gerekiyor. Yurttaşların vergileriyle yapılan bir kültür merkezinin çok sesli olması gerekiyor. Devlet Tiyatroları böyle bir ihtiyacı olursa kendilerine burada çok güzel bir sahne kurabilirler, kurmalılar hatta geç bile kalmışlar. Burası Cumhuriyet Kültür Merkezi; Devlet Tiyatroları 100. Yıl sahnesi değil. Öncelikle bunu anlatmak isterim. Bu tiyatro, bu kültür merkezi ilçeye ait. Eğer Devlet Tiyatroları da ilçenin izleyicisiyle buluşturmak istiyorsa tabii ki gelip oynayabilirler. Mevcut uygulamayla iki gün Devlet Tiyatroları, iki gün özel tiyatrolar, iki gün de kent tiyatrolarının oyunları oynayacak. Böylece herkes sahneden faydalanacak. Benciliğe gerek yok.”

Festival notları

Taner Bey (solda) ve Hüseyin Bey emekliler tiyatrosu projesi kapsamında sahneye çıkacaklar.

🎭Bir insanın şu hayatta yaşayabileceği en kötü şey nedir sorusuna, “İçinde bir şeylerin uhde kalmasıdır” diyenlerdenim. Türkiye’de belki de kaç yetenek yaşam şartları, ekonomik gerekçeler ve imkansızlıklar nedeniyle sesini asla duyuramadı. Bunun bir tiyatro festivaliyle ne ilgisi var diyenleri Hüseyin Bey ile tanıştırayım. Kendisi 64 yaşında bir devlet memuru emeklisi. Hayatı boyunca tiyatro yapmak istemiş ama koşullar bir türlü izin vermemiş. “Erdal Başkan’ın adaylığını öğrenenince içime bir umut doldu. Hele ki seçim vaatlerinde emekliler tiyatrosunu görünce o gece heyecandan uyuyamadım” diyor heyecanla. Şimdi profesyonel isimlerden eğitim aldıkları bir sürecin sonundalar. Yakında oyunlarını sahneleyecekler. Hüseyin Bey tam dört farklı rolle sahnede olacak. Çok heyecanlı, bizi yıl sonunda gerçekleşecek prömiyere de davet etti.

Beşikçioğlu ise projenin amacını şöyle anlatıyor: “Bana sürekli emekliler için ne yapacaksın diye soruyorlardı. Düşündüm, gerçekten üzerine kafa yorduk. Ve en sonunda onlara ertesi sabah uyanmak için bir neden vermemiz gerektiğine karar verdik. Ben ikinci baharını yaşayan ergenlerimizin halk tiyatrosu diyorum bu uygulamaya.”

🎭Kent Festival kapsamında tiyatro oyunlarının yanı sıra atölye çalışmaları ve konuşmalar da gerçekleşecek. “Meselemiz Ankara” başlığıyla düzenlenen konuşmalardan ilkinin konuğu Erdal Beşikçioğlu’ydu. Karşısındaki isim ise Yekta Kopan (Evet, size de sürpriz olmamıştır. Ne de olsa Yekta Bey’in olmadığı bir etkinlik neredeyse imkansızdır). Daha sonraki gün Murat Meriç ve Metin Solmaz kentin müzik kültürü ve eğlence anlayışı üzerine konuştu. Söyleşiler devam edecek.

Festival 19 Ekim’de Tanıl Bora ve Suavi Aydın’ı, 20 Ekim’de ise Ünsal Ünlü, T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu ve Sezgin Kaymaz’ı ağırlayacak. Theodoros Terzopoulos ise 14 Ekim’de Antik Yunan Tiyatrosu üzerine, tiyatro okuyan ve tiyatroya ilgi duyan herkeste heyecan uyandıracak bir söyleşi gerçekleştirecek.

Ankaralılar’ın Erdal Beşikçioğlu’na ilgisi büyük.

🎭Erdal Başkan tam anlamıyla bir yıldız. Zaten toplumun sevdiği ve tanıdığı bir isim olsa da sadece bununla açıklamak, onun iletişim kabiliyetine haksızlık olur.

🎭Ankaralılar Ankara’ya gerçekten aşık! Biz İstanbullular şehirle nefret ve aşk ilişkisi içindeyiz ama Ankaralılarda en ufak nefret kırıntısı dair yok. Emekli edebiyat öğretmeni bir hanımefendi -tam olarak neye sinirlendiğini anlamadım- “Ankaralı olmaktan gurur duyuyorum!” gibi bir çıkış yapınca emin oldum.

Övül Avkıran-Mustafa Avkıran festivalin arkasındaki iki isim.

🎭Festivalin arkasındaki isimler Övül ve Mustafa Avkıran demiştim. Övül Avkıran Ankara’da olduğumuz üç gün boyunca her yerdeydi! Onu Instagram canlı yayını yaparken de gördüm, konuşmalarda araya girip söz alırken de, konuklara çiçekleri takdim edilirken de… Röportaj sonrasında “Yoruldunuz, ne içersiniz” diye soran kimdi derseniz yine Övül Hanım’dı. Sohbet edebildiğimiz bir boşlukta festivale hazırlarken nasıl bir yol izlediklerini, Etimesgut’un kimliğini nasıl yansıttıklarını sordum. Buyurun yanıtına: “Benim ve Mustafa’nın sanat çizgisine, tiyatro anlayışına uygun bir seçki yaptık. Uluslararası yapımları konuk ederken yerli oyunlarla da bir denge tutturmak istedik. ‘Vatan Kurtaran Şaban’la gibi bugüne ve buranın seyircisine bir şeyler söyleyen güçlü bir oyunla başlamamız da bunun bir göstergesi…”

“Fuaye starı” Deniz Göktaş…

🎭Deniz Göktaş festivalin konuklarından biriydi. Bildiğiniz gibi kendisi İstanbul’a göç etmiş bir Ankaralı. Yeni gösterisinde Ankara- İstanbul kıyaslamalarına da girdi, alametifarikası olduğu üzere politik şakalarla herkesi güldürdü. Mustafa Avkıran gösteride en çok gülen isimlerden biriydi. (Gösteriyi izleyenlerin anlayacağı bir not: Deniz Göktaş tam anlamıyla bir “fuaye yıldızı.”

🎭Tiyatronun en önemli isimlerinden Theodoros Terzopoulos ‘Alarme’yle festivalin konuğuydu. İstanbul’da kaçıran biri olarak Ankara’da da izlemek varmış diyerek sevinçle girdim oyuna. Oyunun altyazısı ve görünürlüğü daha iyi olsa izleyiciler de yorulmayacaktı. Bundan sonraki altyazılı oyunlar için festival ekibine nacizane bir hatırlatma.

Muğla'daki binlerce yıllık antik tiyatro ayağa kaldırılıyorMuğla’daki binlerce yıllık antik tiyatro ayağa kaldırılıyor

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.

İlgili Haberler