Belirsizlikte gerçek ve paylaşımcı yönetici olmak ve kişisel hikayelerin önemi
Filmekimi'nde bugün 'Hayat' var. Zeki Demirkubuz'un merakla beklenen son filmi Türkiye prömiyerini festivalde yapacak. Bir başka usta Miyazaki'nin 'Çocuk ve Balıkçıl' ise günün öne çıkan bir başka önemli filmi. 'Hayat Dersleri'nde ise başrolde emekliler var.
Telefon dolandırıcıları sadece bizim emeklileri hedef almıyor. Bulgaristan’daki emekliler de aynı dertten mustarip. Blaga da onlardan biri. Kıt kanaat geçinen yaşlı öğretmen emeklisi bütün parasını dolandırıcılara kaptırınca çareyi aynı yöntemlerle para kazanmanın yollarını arıyor.
Blaga rolündeki performansıyla Eli Skorcheva’ya Karlovy Vary’de En İyi Kadın Oyuncu Ödülü getiren ‘Hayat Dersleri‘, Bulgar yönetmen Stephan Komandarev, ‘Yol Tarifi’ ve ‘Devriye’den sonra çektiği çektiği son filmi için “Hayat Dersleri’ toplumumuzun ahlaki çöküntüsünü inceliyor” diyor. Benzen ahlaki çöküntü bizde de olduğu için Bulgaristan’ın Oscar adayı olan filmi kaçırmamanızı tavsiye ederiz.
İşte ya da evde olsun zamanının çoğunu bir başına, bazen kendi ölümünü gözünde canlandırdığı hayaller kurarak geçiren Fran, bu alışkanlığının hayatına renk kattığını düşünür. Bir gün Fran bir iş arkadaşını güldürüverir, duruma kendi de şaşırır. Sonra olaylar ardı ardına birbirini izler: Bir buluşma, biraz sohbet, bir kıvılcım. Aralarında tek bir engel vardır, Fran’in kendisi.
Sundance’te ABD Dramatik Yarışma’da dünya prömiyerini yapan, Rachel Lambert’ın yönettiği ‘Bazen Ölmeyi Düşünüyorum’, depresyondan ve sönük gündelik hayattan insanın için açan, yenilikçi ve mizah dolu bir aşk hikâyesi ve hınzırca hüzünlü bir çağdaş zaman portresi çıkarıyor. Melankolik Fran’ı canlandıran Daisy Ridley’yi, yeni Star Wars serilerindeki Rey rolünden tanıyoruz.
Yıllarca konuşulan, dehşet dolu olduğu kadar insanüstü bir hayatta kalma mücadelesi; dirençli bir dayanışma hikâyesi. The Orphanage and A Monster Calls filmlerinin yönetmeni J.A. Bayona’nın Venedik Film Festivali’nin kapanışında gösterilen son filmi, 1972’de And Dağları’nda düşen bir uçağın hayatta kalan yolcularının benzersiz hikâyesini anlatıyor.
Uruguay Hava Kuvvetleri’nin 571 numaralı uçuşu, bir ragbi takımını Uruguay’dan Şili’ye götürecekti. Ancak 45 kişi taşıyan uçak gezegenin en zorlu, en yaşanmaz yerlerinden birine düşünce hayatta kalan 29 kişi ölmemek içi akla bile gelmeyecek çarelere başvurmak zorunda kaldı. Bazı sahneleri kazanın yaşandığı noktada çeken yönetmen J.A. Bayona “Kar Kardeşliği yaşamın olmadığı bir yer hakkında. Ve bu ölü, düşmanca yerde yaşamı yeniden ortaya çıkarmak gerekiyor” diyor. ‘Kar Kardeşliği’ İspanya’nın Oscar adayı oldu.
Hayao Miyazaki 10 yıl aradan sonra sinemaya dönüyor! Toronto Film Festivali’nin açılış filmi olarak gösterilen ‘Çocuk ve Balıkçıl’, 2. Dünya Savaşı sırasında geçiyor ve küçük Mahito’nun hikayesini anlatıyor.
Annesini kaybeden Mahito, alelacele babasının yanına taşraya taşınmak zorunda kalır. Burada terk edilmiş bir kulenin civarında oynar, gri bir balıkçıl kuşu sürekli karşısına çıkar. Kısa süre sonra hiçbir şeyin aslında göründüğü gibi olmadığını anlar. Büyümek ve yas tutmak hakkında derinlikli bu fantezi, Miyazaki’den beklendiği üzere muhteşem bir görsel dünya, olağanüstü renkler ve sürekli canlı tutulan gizemler içeriyor. Yedi yılda tamamlanan filmin tamamı 60 kişilik bir ekip tarafından elle çizildi.
Zeki Demirbukuz’un yedi yıl sonra çektiği ‘Hayat’ Türkiye prömiyerini Filmekimi’nde yapıyor. Muhtemelen Zeki Demirkubuz’un sinemasını takip edenler de festivale akın ederecek. Bunun için Filmekimi’nin en gözde filmleri arasında ‘Hayat’.
Demirkubuz, filmde babası tarafından zorla nişanlandırıldığı için evden kaçan Hicran’la, onu bulmak için İstanbul’a gelen Rıza’nın hikayesini anlatıyor. Gösterim sonrası ekibin de katılacağı düşünülürse ‘Hayat’, bileti ilk tercih edilecek yapımlardan.