Kağıthaneli emlakçı, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oluyordu, neyse ki polis onu kurtardı
Londra'daki Barbican Centre Avrupa'nın en büyük gösteri sanatları merkezi. Bina şimdilerde gri havasıyla nam salmış Londra'ya renk katıyor. Bina pembe görünümünü Ganalı sanatçı İbrahim Mahama'ya borçlu.
Londra’daki Barbican Centre bir gösteri sanatları merkezi. Şehrin önemli mekanlarından olmanın yanı sıra ayrıca Avrupa’nın en büyük gösteri sanatları merkezi olarak da biliniyor. Bina şimdilerde gri havasıyla nam salmış Londra’ya renk katıyor. Hem de Barbie pembesiyle.
Bina yeni görünümünü Ganalı sanatçı İbrahim Mahama’ya borçlu. Sanatçı Unravel: The Power & Politics of Textiles in Art sergisinin bir parçası olarak binanın bir yüzünü pembe kumaşla kapladı. Barbican’dan yapılan açıklamaya göre kumaşlar Kuzey Gana’daki yüzlerce zanaatkarın işbirliğiyle el dokuması olarak oluşturuldu. Toplam iki bin metrekare kumaştan oluşan bu çalışmayı Mahama “Bina çok erkeksiydi. Bir şekilde yumuşatacak bir şey istedim” diyerek anlatıyor.
Güneydoğu Asya’da yapılan bu çuvallar Gana’da kakao çekirdeklerini yurt dışına taşımak için kullanılıyor. Daha sonra pirinç, mısır ve odun kömürü taşımak için yurtiçinde yeniden dolaşıma giriyor. Mahama’nın bu çalışmasındaki amacı izleyicileri iş, göç ve küresel ticaretin eşitsizlikleri üzerine düşünmeye davet etmekmiş. Gökkuşağının bunca rengi arasında neden pembe diye soranları da şöyle yanıtlıyor sanatçı: “Aslında şaka olarak başladı. İngiltere’nin havası her zaman çok gri, neden gökyüzüyle tezat oluşturan bir renk seçmiyoruz ki?” diye düşündüm.” Sanatçı ayrıca seçtiği kumaşın renginin, kir topluluklarına ve genel olarak insan haklarına bir selam gönderdiğini de ekliyor.
Enstalasyon Nijeryalı yazar Chimamanda Ngozi Adichie’nin Türkçeye ‘Mor Amber’ olarak çevrilen ‘Purple Hibiscus’ romanına da selam göndererek bu ismi taşıyor. Bu jest Mahama için bir rutin. Sanatçı genelde Afrikalı yazarlara saygı duruşunda bulunmak için çalışmalarına romanlardan hareketle isim seçiyor.
Mahama için her hurda parçasının değeri ve güzelliği var. Bu nedenle daha önceki çalışmalarında çuval, ayakkabı tamir kutusu, dikiş makinesi, sömürge dönemi okul masaları ve demiryolu koltukları kullandı, bunları anıtsal heykellere dönüştürdü: “İşler eski ve yaralı olduğunda içlerinde hayalet olduğuna inanıyorum. Bu hayaletler dünyayı nasıl gördüğümüzün sınırlarını aşmamıza izin veriyor.”
Unravel: Sanatta Tekstilin Gücü ve Politikası, Barbican Sanat Galerisi, Londra, 13 Şubat-26 Mayıs’a kadar açık. Binayı saran Purple Hibiscus ise 10 Nisan – 18 Ağustos 2024 tarihleri arasında sergilenecek.