Aradığınız ilhama şu an ulaşılamıyor!
Francesco Barilli ve Alessandro Ranghiasci imzasını taşıyan 'Sokrates', ünlü düşünürün meşhur savunması üzerine... Ona göre meselenin özü şu: Önemli olan adalet ve erdem geliştirerek yaşamak...
O Antik Yunan’dan kalan miras içinde en öncelikli profillerden biriydi. Yunan felsefesinin kurucularındandı ve geriye büyük bir insanlık mirası, büyük bir düşünce biçimi, büyük bir cesaret örneği bırakarak gitti.
Evet, Sokrates’ten bahsediyorum. O ünlü savunması aradan geçen onca zamana rağmen önemini yitirmeden ayakta duruyor ve türümüz adına çok önemli köşe taşını işaret ediyor. Ona karşı açılan dava, medeniyet tarihi içinde keskin bir virajdır ve ‘Sokrates’in Savunması’ olarak da bilinen bu vaka, iktidar denen olgu varlığını sürdürdüğü müddetçe belki de sonsuza dek zihinlerdeki tazeliğini koruyacaktır.
Sokrates geride yazılı kaynak bırakmamış bir filozoftu. Ona ilişkin tüm notları, yaşadıklarını, sistemin ona biçtiklerini öğrencilerinden, ardından gelen felsefecilerin yazdıklarından öğrendik. Benzersiz öyküsünün zirve noktası elbette ona biçilen ceza ve ardından gelen infazdı.
Kendisine yönelik en belirgin suç, şehrin (Atina) tanrılarına inanmamak, onların yerine başka tanrılar koymak ve bu yolla gençleri zehirlemekti. O da bu suçlamalara karşın o ünlü savunmasına soyundu ve aslında gerekti tüm cevapları verdi. Ama yine de halk oylaması sonucu ölüme mahkûm edildi, nihayetinde baldıran zehri içmek suretiyle hayatını kaybetti.
Aslında infazın yerine getirilme sürecinde kaçacak zamanı ve imkânı vardı ama bunu gururuna, ilkeli duruşuna yediremedi ve inançlarından, fikirlerinden, düşüncelerinden vazgeçmedi, geri adım atmadı ve bir büyük anıt olarak insanlığın ve uygarlık tarihinin yıkılmaz çınarlarından biri olarak tarihteki yerini aldı elbette.
Milano Üniversitesi Teorik Felsefe bölümü mezunu olan gazeteci Stefano Cardini, birkaç yıl önce geçmişte birlikte çalıştığı grafik roman senaryolarına imza atan Francesco Barilli ve birkaç arkadaşına Sokrates’i çizgilerle yeniden hatırlatmanın önemi üzerine lafladığını belirtiyor. Barilli ise bu muhabbetin ardından desenlerine güvendiği Alessandro Ranghiasci’yle birlikte Cardini’den habersiz böylesi bir projeyi ete kemiğe büründürmüş bile. Nihayetinde yakın bir zaman önce, MÖ 399’da yaşanan bu trajik ve büyük bir ders niteliğindeki olay bir grafik romana dönüştürüldü.
Bizde de Karakarga Yayınları tarafından okurun beğenisini sunulan ‘Sokrates’ adlı çalışmada, bu değerli filozofun yaşadıkları, ona yönelik suçlama süreci, o ünlü savunması, cezanın uygulanma safhası vs. görsel bir serüven eşliğinde anlatılıyor.
Tabii bu hikâyenin kıssadan hissesi çok basit ve hâlâ güncelliğini koruyor. Bir kez daha hatırlıyoruz ki tarih boyunca iktidarlar, yönetme erkini ele geçirenler kendi fikirlerinden, görüşlerinden olmayanları, kendi düzenlerine, sistemlerine karşı çıkanları, eylemde bulunmasalar dahi sadece düşüncelerinden, fikirlerinden dolayı susturmayı, gerektiğinde yok etmeyi, öldürmeyi kendilerine hak saymışlar ve birçok infazı gerçekleştirmişlerdir.
Zamanın kendi ritmi, doğası, tarihin hafızası, mirası bütün bu karşı fikirlerin ölmediğini, yaşadığını, süreç içinde o görüşlerin sahiplerinin haklı çıktığını, insanlık serüveni içinde değer bulduklarını göstermiştir. Ama olan o insanların, o değerlerin hayatlarına olmuş, zamanından önce aramızdan ayrılmalarına, düşüncelerinden dolayı yaşamlarına son verilmelerine zemin hazırlamıştır.
Zeynep Ece’nin çevirisiyle dilimize kazandırılan ‘Sokrates’i okurken yaşınız kaç olursa olsun, bu dünyaya ve gidişatına, iktidar meselesine ne kadar vâkıf olursanız olun yine de yüzyıllar önce yaşanmış bu trajediye, kurbanına ve insanlık ayıbına üzülüyorsunuz.
Sistem onu bir tür anarşist ya da başkaldırıcı olarak mimlemiş, hedef göstermiş ve ezmek için çoğunluğun rızasını almak için de hamlelere soyunmuştur. O da kendini açıklama ihtiyacı hissetmiş ve yaptığı savunmayla da tarihe geçmiştir… Ona göre meselenin özü şuydu: Önemli olan adalet ve erdem geliştirerek yaşamak ve bunun gururuyla ölmektir…
Bence bu grafik roman Sokrates’i ve yaşadıklarını bir kez daha hatırlatırken aynı zamanda görselliğiyle de farklı bir felsefe dersine dönüşüyor. Özetle tavsiye ederim…