İntihar zannediliyordu, cinayet çıktı: Dükkana girdiği gibi ateş etmiş
Çellonun yıldızı Hauser, ağustosta turne için Türkiye'ye geliyor. İstanbul, İzmir ve Antalya'yı kapsayan turne öncesi Hırvat müzisyenle konuştuk.
O, klasik müziğin yaşayan en büyük rock yıldızı. 2Cellos adıyla Luka Şuliç ile birlikte çıktığı müzikal yolculukta başlangıçta eleştirilse de kendi yolundan gitmekten hiç vazgeçmedi. Gönlünde hep rock yatıyordu. Kader onu çellonun rock yıldızı yaptı. Geçen yıl İstanbul’da büyük ilgi gören bir konsere imza atan Hauser, şimdi üç konserlik bir turne için yeniden Türkiye’ye geliyor. Bu seferki rota 14 Ağustos’ta İstanbul UNIQ Hall, 15 Ağustos’ta İzmir Arena ve 17 Ağustos’ta da Antalya Aspendos Açıkhava Tiyatrosu. Turne öncesi kendisiyle teknolojinin de nimetleirni kullanarak görüntülü bir röportaj yapma fırsatımız oldu.
Aramızda yüzlerce kilometre vardı; bir de ortak noktamız. İkimiz de artık var olmayan bir ülkede, Yugoslavya’da bir yıl arayla doğmuştuk. Röportaja başlarken bana verdiği İngilizce selama Hırvatça karşılık verdiğimde önce şaşırdı. Tek kelimelik bir ezber sandı. Sonra devamı gelince önce bir gevşedi sonra da “bir hemşerimle konuşmak çok daha zevkli” dedi. Doğdumuğuz kentler ve Eski Yugoslavya’ya dair kısa bir anı aktarımıyla rutin geçebilecek bir röportajın havası değişti.
2Cellos ile başlayan sonrasında da solo devam eden kariyerinee son olarak Nisan 2024’te yayınladığı ‘Classic II’ ile devam eden Hauser, ağustos ayındaki Türkiye turnesi öncesi aktif bir biçimde kullandığı Instagram hesabından bir paylaşım yapmıştı. Türk dinleyicilere selam gönderen 38 yaşındaki müzisyen ardından da Tarkan’ın ‘Şımarık’ şarkısını çellosuyla çalmıştı. Ben de sorularıma tam da bu konuyla başladım.
-Birkaç gün önce Instagram’da Tarkan’ın ‘Şımarık’ şarkısını çellonuzla seslendirdiniz. Bu paylaşım büyük ilgi gördü. Türk müziğiyle aranız nasıl. Takip ettiğiniz Türk müzisyen var mı?
Pek çok Türkçe şarkı biliyorum. Çok da seviyorum. Yaylı enstrümanlarla uyumlu çok güzel şarkılarınız var; bir o kadar da duygu yüklü. Hatta şunu söyleyebilirim belki günün birinde tamamı Türkçe şarkılardan oluşan bir albüm yapabilirim. Böyle bir şey aklımda var.
-Aslında bu ilerleyen sorularım arasındaydı. Ama madem değindiniz. Ben de devamını getireyim. Böyle bir albümde nasıl şarkıları tercih ederdiniz?
Buna karar verebilmek için biraz daha üzerinde durmam ve daha fazla Türkçe şarkı dinlemem gerekiyor. Böylece çello için hangi Türkçe şarkıların daha uygun olabileceğini de karar verebilirim.
-Türkiye’de çok popülersiniz. Konserler bunun göstergesi. Bu beklediğiniz bir şey miydi?
Dürüst olmak gerekirse bu pek de tahmin edebileceğim bir şey değildi. Ama bu ilgi için çok teşekkür ediyorum.
-Müzikal köklerinize baktığımızda klasik müziğin kapladığı o büyük yeri görüyoruz. Ama bir yandan da rock gibi farklı türlere olan ilginiz de ortada. Rock ve cello uyumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Evet dediğiniz gibi; müziğe klasik müzik eğitimiyle başladım. Uzun yıllar bu, devam etti. Ama çelloda bir devrim yapmak istiyordum. Çelloyla çok daha farklı şeyler de yapılabileceğini kanıtlamak istiyordum. Sonuçta da bu gerçekleşti. Hem 2Cellos olarak hem de solo kariyerimde 10 yıldan uzun süredir turnelerdeyim. ve bu adeta bir rock gösterisi kıvamında. Klasik müziğin dışında pop, rock, Latin her türden müziği çalıyorum. Böylesine farklı çemberlerin içine girmek çok çılgınca geliyor. Bir gün Andrea Bocelli ile opera çalıp ertesi gün de Aerosmith ile aynı sahnedeydim. Sonra U2 ardından da Elton John. Bu gerçekten çılgınca. Ama bir o kadar da uyumlu.
-Andrea Bocelli ile beğeni toplayan bir uyumunuz var. Pek çok kez aynı sahnede çaldınız. Yakında sizlerden yeni bir şey bekleyebilir miyiz?
Dediğiniz gibi, Andrea Bocelli ile pek çok kez aynı sahneyi paylaştık. O, çok önemli bir sanatçı. Çok etkileyici bir sesi var. Onunla gelecekte yeniden bir şeyler yapabiliriz. Kim bilebilir?
-Klasik müzik dünyası yakın döneme kadar son derece muhafazakar bir cemiyetti. Siz de bu simgesel enstrümanla klasik müzik dışında da pek çok şey ürettiniz. Bu durum müzikal manada gözlerinizi dünyaya açtığınız camiada tepkiye neden oldu mu?
Tabii ki. Olmaz mı? Klasik bir klasik müzik öğrencisi değildim. Bilirsiniz sayısız kural vardır klasik müzik dünyasında. “Böyle çalmalısınız”,”şöyle yapmalısınız”, “o öyle olmaz” gibi sözlerle büyüdüm ve bundan çok sıkılmıştım. O kurallar beni boğuyordu. Herkes teorilerden bahsediyordu ama tutkudan, karizmadan, birey olabilmekten ve insanların kalbine dokunabilmekten bahseden yoktu. Ben kendi yolumdan gitmeyi tercih ettim. Kendime has bir tarzım vardı. Kendime has bir şekilde çalıyordum. O yüzden kişisel olarak bu tepkileri çok da dert etmedim diyebilirim. Günümüzde bu tip insanlar artık azınlıkta.
-Klasik müzik dünyası da değişti diyorsunuz…
Elbette her zaman teori olacak; teori üzerine konuşan insanlar da. Bunu değiştiremeniz mümkün değil.
-Çok konser veren birisiniz. Sahnedeki tavrınız bundan büyük zevk aldığınızı da gösteriyor. Peki konserlerinize gelen insanların hangi duygularla ayrılması sizi mutlu eder?
Bu yolculukta mutlu hissetmelerini dilerim. Müzik tarihine geçmiş çok sayıda ve birbirinden farklı besteyi seslendiriyorum. Konser sonrası evlerine çok güzel duygularla dönmeleri benim için çok önemli.
-‘Classic I’ ve ‘Classic II’ albümlerinizle pek çok gece huzurlu bir uykuya daldım. Sizce albümler amacına ulaşmış mı?
Kesinlikle. Özellikle “huzur” kısmı benim için çok önemli. Bu besteler çello için özellikle seçilmiş eserler. Böyle bir etki bırakmalarına sevindim.
-Bu, İstanbul’a ilk gelişiniz olmayacak. Daha önceki ziyaretlerinizde kenti keşfetme fırsatınız oldu mu?
Aslında bu kenti keşfedebilmek için çok daha fazla zamana ihtiyacım var. Yemekleriniz de apayrı bir konu. Size klişe gelebilir ama gerçekten Türk yemekleri dünyanın en iyisi.
-Sosyal medyayı etkin kullanan bir isimsiniz. Belki yeni bir videonuzda fonunuz İstanbul manzarası olur?
Kesinlikle. Bunu yapmak için de zaman yaratmam gerekiyor. Böylesi bir kentin manzarası için ne söylenebilir ki…
Yeniden gelecek olmamdan ötürü büyük heyecan duyuyorum. Turne boyunca binlerce müzikseverle bir araya gelmek çok güzel bir duygu. Gösteriye az kaldı.