İstanbul’da Yeşilçam turu: Tosun Paşa, Neşeli Günler, Süt Kardeşler burada çekildi
Kadıköy Çiftehavuzlar'da bulunun, Büyük Kulüp'ün komşusu Cemil Topuzlu ya da İparlar Köşkü Yeşilçam için parti mekanıydı. Lakin burada kim oturursa dramatik bir hal alıyordu hayatı. Ki köşkte çekilen filmlerin de başına olmadık şeyler geliyordu. Mesela 'Boş Yuva' filmi bir yangında yandı.
İparların Köşkü ya da Cemil Topuzlu Köşkü… Kadıköy Çiftehavuzlar’daki, Operatör Cemil Topuzlu Caddesi’ndeki köşk, Yeşilçam için bir film setinden fazlasını ifade eder. Partiler, davetler, buluşmalar… Yeşilçam dünyasının önemli isimleri için bu partilere katılmak bir prestij meselesidir. Ki sadece bu partilere katılanlar sinema dünyasıyla sınırlı değildir. Siyasetçiler, bürokratlar, iş insanları, cemiyet hayatının önemli insanları… Yani bu köşk özellikle 50’li yıllarda farklı cemiyetlerin kalburüstü simalarının bir araya geldiği bir mekandır. Bunun da nedeni köşkün sahibinin dönemin en zenginlerinden İpar Ailesi olmasıdır.
1931’de köşkü Cemil Topuzlu’dan satın alan Hayri İpar, Cumhuriyet Türkiyesi’nin zenginlerinden biridir, eşi Tevhide İpar ise 2. Abdülhamit’in imrahoru Mehmet Faik Paşa’nın kızıdır. 1901’de Cemil Topuzlu Paşa’nın Pera Palas, Müşir Zeki Paşa Yalısı gibi yapıların mimarı Aleksandr Vallaury’a inşa ettirdiği köşk, güzelliği ile sadrazamları bile etkileyecek türdendir.
Öyleki 1912’de Sadrazam Gazi Ahmet Muhtar Paşa, köşkü ve bahçeyi görünce Cemil Topuzlu Paşa’yı huzuruna çağırır “Bir ay önce Göztepe Fener yolu tarafında geziyordum. Senin Çiftehavuzlar’daki köşkünü o zamana kadar görmemiştim. Binanın mimarî tarzı, bahçenin tanzim şekli o kadar dikkatimi celbetti ki, ‘Bu Avrupâvâri köşk kimin?’ diye meraklandım. Senin olduğunu söylediler. O zaman düşündüm ki evinin içinde ve dışında küçücük bir Avrupa yaratan adamı şehremini yaparsam, İstanbul’u imar eder” der ve Cemil Topuzlu Paşa’ya İstanbul belediye başkanlığı görevini verir.
Bir dönem Damat Ferit Paşa hükümetinde sağlık bakanı da olan Cemil Topuzlu, Damat Ferit ile anlaşamayıp istifa ettiği için İstanbul yönetimi tarafından dışlanır, İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldığı için de Kuvayi Milliyeciler’in kara listesindedir.
İki dönem belediye başkanlığı yaptığı sırada İstanbul’a büyük katkıları olan Topuzlu Paşa, Kurtuluş Savaşı bitiminde yargılanacağı kaygısıyla çareyi yurt dışına çıkmakla bulur. Topuzlu 1924’te Türkiye’ye döndüğünde artık gözden düşmüş bir zat olarak hayatını sürdürür. Zaten İngiliz Muhipler Cemiyeti kurucularından olduğu için yargılanıp kamu görevinden men cezası alır. Çok sevdiği köşkünü de 1931’de İpar Ailesi’ne satmak durumunda kalması biraz da bu yüzdendir.
İparlar herhangi bir aile değildir. Cumhuriyet Türkiyesi’nin gözde zenginlerindendir. İparlar için bu köşk, zenginliklerini gösterişli bir şekilde herkese hissettirdikleri bir yer olur. Lakin 2. Dünya Savaşı sırasında aile mal varlığına el konulması ihtimaline karşı bir süre ABD’de yaşar.
Savaş bitince tekrar Türkiye’ye dönen aile fertleri arasından Ali İpar sinemayla ilgilenen biridir. Hollywood’daki partilerin vazgeçilmez isimlerinden biri olduğunu anılarından öğrendiğimiz çapkın Ali İpar, yurda döndüğünde sinemacı olmaya karar verir. Sinemamızın ilk renkli filmlerinden ‘Salgın’ın çeker. Pek başarılı bulunmaz film. Ama İpar ısrarcıdır, İlhan Arakon’un görüntü yönetmenliğini yaptığı İstanbul’u anlatan ‘Bir Şehrin Hikâyesi’ni yönetir.
İşte İparlar Köşkü’ndeki o meşhur partiler de bu dönem düzenlenir. Bir yanda Yeşilçam’ın gözde yapımcıları, oyuncuları, diğer yanda İstanbul cemiyet hayatının önemli simaları, özellikle Demokrat Parti’nin önde gelen isimleri bu partilerde sürekli denkleşir. Parti konusunda Hollywood’dan deneyimli olan Ali İpar’ın verdiği davetlere herkes katılamaz, katılabilenlerin günler öncesinde hazırlık yaptığı, bir yanıyla çok eğlenceli partilerdir bunlar. Ve partilerin merkezinde Ali İpar vardır. Rahmetli Agah Özgüç “O köşkün duvarlarının dili olsa konuşsa neler neler anlatır, küçük dilinizi yutarsınız” diye anlatır partilerde yaşananları.
Lakin 27 Mayıs’ta askeri darbesi Ali İpar ve ailesi için sonun başlangıcı olur. Adnan Menderes’in çok yakın arkadaşı da olan Ali İpar, 27 Mayıs sürecinde tutuklanır, hapis yatar, yargılanır. Mahkeme Adnan Menderes, Medeni Berk ve Ali İpar döviz yasasını ihlalden mahkûm eder. Yeni iktidar bloğu için artık gözde bir iş insanı değildir. İpar da çareyi yurt dışına çıkmakta bulur.
Tüm bu servetin oluşmasında önemli rol oynayan ‘Atatürk’ün müteahhit’ namlı baba Hayri İpar 1966’da vefat edince ailenin serveti yavaş yavaş erimeye başlar. Ailenin elindeki en değerli mal varlığı olan köşkte Hayri İpar’ın eşi Emine Tevhide İpar bir süre tek başına yaşar. Ve 1979’da satışa çıkarılır. Köşke talip olan ise yeni dönemin zenginlerinden Banker Kastelli olarak bilinen Cevher Özden’den başkası değildir.
Olaylı bir satış süreci sonrası Özden köşkü satın alır. Süreç o kadar olaylıdır ki, ailenin birbirine girmesine, imrahor Mehmet Faik Paşa’nın kızı Tevhide Hanım’ın, kızının almak istediği ‘akıl sağlığı yerinde değildir’ raporu için zorla Bakırköy Akıl Hastanesi’ne yatırılmasına neden olur.
Hem Cemil Topuzlu’ya hem de İpar Ailesi’ne hayır getirmeyen köşk, 1981’de artık adı Banker Kastelli’nindir. Dönemin sonradan görme zenginlerine uygun bir tavırla Cevher Özden önce bahçedeki ağaçları kestirir. Sonra köşkün içindeki havuzlar, tenis kortu ve ahırların bulunduğu alana çok katlı beton apartmanlar yaptırır. Böylece köşk binaların arkasında kalır ve denizi bile göremez.
Lakin köşk Özden’e de hayırlı gelmez. Özden, hakkında davaların arka arkaya açılması, yurt dışına kaçması, sonra Türkiye’ye getirilmesi sürecinde köşkü 1997’de Şadan Kalkavan ve Mehmet Nazif Günal’a sattı. Özden 2008’de intihar ederek yaşamını sonlandırırken uzun zamandır kullanılmayan köşkün de satışa çıkarıldığı haberleri gazetelere düştü.
Beş yıl önce istenen fiyat 45 milyon dolardı. Alıcı çıkmadığı yönünde iddialar var. Zaten birinci dereceden tarihi eser olan ve şimdilerde harap halde bulunan köşkü satın alanlar, aslına uygun şekilde restore ettirmek zorunda. Bu durum köşkün el değiştirmesini de zorlaştırıyor. Ki beş yıldır da bir restorasyon çalışması yapılmadığı için bu iddialar ortaya atılıyor.
Gelelim bu köşkte çekilen filmlere… Birçok filme ev sahipliği yaptığı bilinse de eldeki kayıtlardan ulaşabildiğimiz kadarıyla Göksel Arsoy ile Fatma Girik’in rol aldığı Memduh Ün’ün ‘Boş Yuva’ filminin burada çekildiğini biliyoruz. Ama sanki burada çekilen filmlere de uğursuz gelmiş köşk. Çünkü ‘Boş Yuva’ bir yangında negatifleri yandığı için bugün izleyemediğimiz filmlerden. Ki zaten filmin burada çekildiğini de Ün’ün anılarından okuyoruz: “Filmin bir bölümünü şimdi yıkılmış Park Otel’de, bir bölümünü Sabahat Filmer’in Ayaspaşa’daki apartmanında, bazı sahnelerini de Caddebostan’daki Ali İpar’ın köşkündede çektik.”
İçinde yaşayanlara büyük imtiyaz sağlayan ama sonunda trajik bir şekilde hayatlarını etkileyen Cemil Topuzlu Köşkü, şimdilerde harap halde. Birçok olaya şahitlik eden köşk sanki kaderine terk edilmiş ve yıkılmayı bekliyor. Köşkle ilgili haberlerde Caddebostan’daki Ragıp Sarıca Köşkü’nün fotoğrafları kullanıldığı için bu mekanla karıştılan yapının şu anki durumu içler acısı.