Uzlaşmanın 2100 yıllık kanıtı: Tokalaşma Anıtı
Kaunos Antik Kenti'nde gerçekleştirilen arkeolojik kazılarda Fatih Sultan Mehmet dönemine ait izlere rastlandı. 57 yıldır devam eden kazılarda 3 bin yıllık antik kentin tiyatro, haman ve tapınakları ortaya çıkartılırken bu yazki kazılarda Fatih dönemine ait sikkeler de bulundu.
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan 3 bin yıllık Kaunos Antik Kenti’ndeki kazılar devam ediyor. Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde bulunan antik kente erişebilmek için tur tekneleriyle yaklaşık 10 dakika süren bir yolculuk yapan ziyaretçiler, ağaçlarla kaplı yoldan 15 dakika yürüyüp ulaşabiliyor.
Kaunos Antik Kenti’ndeki 2 bin 400 yıllık kaya mezarları, 5 bin kişilik tiyatro, Hıristiyanlık dönemine ait bazilika ile kiliseler, hamam, agora, Antik Çağ döneminden kalma kutsal alan ve tapınakların yanı sıra 1300 yıllık mozaiklerin de bulunduğu alanlar hem yerli hem yabancı turistler için büyük bir cazibe oluşturuyor. Öte yandan antik kentte devam eden arkeolojik kazılar, yeni buluntuları da ortaya çıkarmaya devam ediyor.
Antik kentteki kazı çalışmalarının bu yıl ağırlıklı olarak sürdüğü Arkaik sur içi manastır alanında çoğu kentte ilk defa rastlanılan malzeme ve yapılar gün yüzüne çıkarılıyor. Kazı Başkanı Doç. Dr. Ufuk Çörtük, 1966 yılında başlayan kazıların 57. yılında üçüncü kuşak kazı başkanı olarak hocalarının izinden Kaunos’a hizmet etmeye devam edeceğini söyledi. Kazı çalışmalarını bu yıl 2022’de bitki örtüsünden temizledikleri ve küçük bir sondajla çalışmalara başladıkları Arkaik sur içi manastır alanında sürdürdüklerini anlatan Çörtük, bölgenin yaklaşık 3 bin 250 metrekarelik bir alana yayılan kompleks bir yapı olduğunu belirtti.
Kaunos Antik Kenti içerisinde sarnıçlar, tonozlu mekanlar, birkaç odadan oluşan yapı grupları ile küçük dar sokakların bulunduğunu belirten Çörtük, “Yapı grubu içerisinde öyle bir alan var ki güneye dönük apsisli ve apsisi içerisinde bir mihrap olan yapı. Bu yapı inşa tipi olarak oldukça ilgimizi çekti. Burası aklımıza erken dönem camilerini getirdi.” dedi.
Mihraplı yapıda gerçekleştirilen temizlik sırasında ele geçirdikleri Fatih Sultan Mehmet dönemine ait iki sikkenin de bu düşüncelerini pekiştirdiğini vurgulayan Çörtük, kazı çalışmaları sırasında tespit ettikleri beylikler dönemi seramik parçalarının da heyecanlarını artırdığını ifade etti.