Türkiye’nin dört bir yanından tarih fışkırıyor: İşte yılın keşifleri
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Göbeklitepe'deki kazılarıyla ilgili konuşan kazı başkanı Prof. Dr. Necmi Karul uyarıyor: "Göbeklitepe üzerinden sansasyon oluşturma eğilimi bir hastalık halini almış durumda"
2018’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Göbeklitepe Türkiye’nin önemli miraslarından. İnsanlığın sıfır noktası olarak ananlar var. Bölgedeki ilk kazılar başladığında takvimler 1995’i gösteriyordu. 2021 yılında ise Taş Tepeler Projesiyle birlikte hem bölgede hem de Karahantepe gibi çağdaş yerlerde yeni kazılarla bölgenin neolitiği daha bilinir hale gelmeye başladı. Proje Cumhuriyet tarihinin baraj vb. zorunluluk olmadan, sadece bilimsel hedeflerle bir araya gelinmiş en kapsamlı arkeoloji projesi olarak tanımlanıyor.
Şanlıurfa’daki tarihi mekânda arkeolojik kazıların durduğu iddiaları bir süredir sosyal medyada gündemdeydi. Ancak kazı başkanı Prof. Dr. Necmi Karul geçen ay çalışmaların aralıksız sürdüğünü söylemişti. Karul Cumhuriyet’ten Öznur Oğraş Çolak‘a kazı çalışmaları ve çalışmaların durdurulduğu yöndeki iddiaları bir kez daha yanıtladı.
Çalışmaların durduğu iddialarının ciddiye alınacak tarafı olmadığını söyleyen Karul Göbeklitepe üzerinden sansasyon yaratmanın artık hastalıklı bir hal aldığını söyledi:
“Bu haberler Amerikalı birinin içine tıbbi bir ürün reklamı yerleştirdiği bir video ile başladı. Bir çevre de reklam kısmını görmeyip konuyu istediği yere çekip yaygınlaştırdı. Göbeklitepe üzerinden sansasyon oluşturma eğilimi bir hastalık halini almış durumda. Bunların kaynağına bakıldığında ortak noktanın kişisel ve çok sıradan ya da maddi beklenti olduğunu görürsünüz.”
“Yurtdışından talimatla kazılar durdu demek Türk akademisine hakaret” diyen Karul daha önce de “Hiçbir Türk bilim insanı, hiçbir Türk kamu yetkilisi buradaki bilimsel çalışma için karar verilmesine, yönlendirilmesine zaten müsaade etmez. Toplumun da bu konuda müsterih olmasını bekliyoruz. Endişelenecek bir şey yok” demişti:
“Ancak buradaki toplum kolay maniple edilir düşüncesi çok küstahça. Ayrıca yurtdışından talimatla kazılar durduruldu diyebilmek de Türk akademisine, kurumlarına hakaret. Kısacası ciddiye alınacak hiçbir tarafı yok. Yine alandaki ağaçların kazıyı engellemek için dikildiği söylenmiş, arazi sahipleri daha yüksek kamulaştırma bedeli almak için biz diktik diyor zaten. Bununla ilgili koruma kurulunun aldığı mevcut bir karar var ve ağaçların taşınması uzun süredir gündemde.”
Karul ayrıca Taş Tepeler Projesi’ni de anlattı. Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi-Taş Tepeler, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ulusal ve uluslararası nitelikte farklı kurum ve üniversitelerden ekiplerin ortak çalışması olarak başlatılan projenin Cumhuriyet tarihinin baraj vb. zorunluluk olmadan sadece bilimsel hedeflerle bir araya gelinmiş en kapsamlı arkeoloji projesi olduğunu söyledi:
“Taş Tepeler Projesi, çokuluslu ekipler tarafından aynı bölgede ve eşzamanlı yürütülen çalışmalarla yerleşik hayatın başlangıcını ele alıyor. Yerleşiklik ve üretici yaşamın başlangıcı bugünkü toplum düzeninin temellerinin atıldığı bir süreci ifade eder ve bu nedenle şimdilik 10 alanda sürdürülen kazıların olduğu bu bölgeyi biz Büyük Dönüşümün Coğrafyası olarak adlandırıyoruz. Ele aldığımız insanlar ‘son avcı ilk yerleşik toplumlar’ ve bu dönüşümün izlerini en iyi barındıran bir bölgedeyiz. Taş Tepeler bize Anadolu’nun insanlık tarihine yaptığı katkıyı, tarih öncesi çevreyi ve insanın 12 bin yıl önce bilişsel dönüşümünün eşsiz kanıtlarını sunuyor.”