Erdoğan 12 yıl sonra Mısır’da: ‘Ey Sisi’den yumuşama sürecine
Magda Saleh, 79 yaşında öldü. Mısır'ın ilk balerini olarak da bilinen Magda Saleh, eğitimini Bolşoy Bale Akademisi'nde almıştı. Ülkesinde çok sevilen bir isme dönüşen Saleh, hayatının bir bölümünü ABD'de geçirdikten sonra Mısır Bale Enstitüsü ve Kahire Opera Evi'nin yöneticiliğini de yapmıştı.
Magda Saleh 79 yaşında Kahire’de hayatını kaybetti. Bolşoy tedrisatlı Magda Saleh, bu sanatı tabire caizse halkın çok daha geniş kesimlerine ulaştırdı. Mısırın ilk Mısır kökenli balerini olan Magda Saleh, hem Orta Doğu hem de Afrika için kendisinden sonra gelen kuşaklara ilham oldu. 11 Haziran’da hayatını kaybeden Saleh’in vefatı dünyanın farklı ülkelerinde haber ve makalelere konu oldu. Saleh, aslında İlber Ortaylı’nın deyimiyle “İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı”nda İstanbul ve Kahire’de benzer adımlarla başlayan Batılılaşma hamlelerinin de bir sembolüydü.
Magda Saleh, 2 Nisan 1944’te Kahire’de dünyaya geldi. Nazilerin çölde ilerleyişi geride kalmış Mısır, ülke olarak tarihinde yeni bir kırılmanın arefesindeydi. Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile başlayan Batılılaşma hareketleri, onun soyundan gelen Hidivler tarafından kararlılıkla sürdürülmüştü. Osmanlı’nın zayıfladığı bu dönemde Mısır artık dünyaya bağımsızmış izlenimimi verirken tıpkı İstanbul’daki gibi bir Batılılaşma hamlesi içindeydi. Yönetim kadrolarının oluşturulması kadar eğitim ve sanat da bu değişim bir parçasıydı. Klasik müzik ve opera en azından elitler nezdinde kısa sürede benimsenmiş ve karşılık bulmuştu. Öyle ki Kahire’de inşası tamamlanan Hidivlik Opera Salonu’nun şerefine Verdi tarafından bestelenen ‘Aida’ operasını Hidiv İsmail Paşa sipariş etmişti. Tüm bu gelişmeler yaşanırken yine Batılılaşma simgelerlinden biri olarak kabul edilebilecek bale ihmal edilmişti.
Magda Saleh, işte bu ihmal edilen sanatın Mısır ve hatta Orta Doğu’da daha da geniş coğrafyayı ele alacaksak tüm bir Afrika kıtasında en büyük temsilcisi oldu. Tarihle ilgilenenler “ilk” sözcüğünün nedenle riskli bir kelime olduğunu bilir. O yüzden Magda Saleh için ilk demesek de öncü ve öğretici desek tarihsel bir hataya neden olmayız.
Mısırlı bir baba ve İskoç bir annenin kızı olarak dünyaya gelen Magda Saleh, İngiliz Edebiyatı üzeirne eğitim alırken fikrini değiştirir. Kahire’de beş genç kızdan biri olarak Moskova’daki Bolşoy Bale Akademisi’ne eğitimi almak için seçilir. Bu dönem aynı zamanda Mısır’ın Sovyetler Birliği ile çok yakın ilişkiler kurduğu Cemal Abdülnasır iktidarına denk gelmektedir. Baleye tutkuyla bağlı olan Saleh, dansla ilişkisini şöyle açıklıyor: “Dans etmezsem yarı ölü gibi olurum”. Saleh, elbette başlarda Orta Doğulu bir kadın olması nedeniyle yurt dışında eğitim görmenin zorlulklarını yaşar. Üstelik gördüğü eğitim baledir. Bu konuda dünyanın en iyi kurumda da olsa zorluklarla karşılaşır. Bu zorluklar eğitim sürecinden ziyade kültüreldir.
Moskova’daki bale eğitimi sırasında dikkatleri üzerine çeken Saleh, hem Bolşoy hem de Marinski tiyatrolarından teklif alır. Genç bir balerin için bundan daha iyi ne olabilir ki? Burada bir süre sahne aldıktan sonra Saleh ülkesine dönmek ister. Zira orada yapılacak çok şey vardır. 1966 yılında Cemal Abdülnasır’ın da izlediği gösteride Saleh büyük beğeni toplar. Mısır Cumhurbaşkanını, Hidivlik Opera Salonu’ndaki gösteride etkilemeyi başaran Magda Saleh, artık sık sık burada sahne alacaktır. İşlerin çok hızlı değiştiği Orta Doğu’da Abdülnasır’ın suikast sonucu ölmesi üzerine yerine Enver Sedat geçer. Bu döneme denk gelen ve tarihi Hidivlik Opera Salonu’nun yok olmasına neden olan yangın sonrası oluşan olumsuz politik iklim nedeniyle pek çok sanatçı gibi Magda Saleh de ülkeden ayrılır. Balerinin bu seferki rotası ise Amerika Birleşik Devletleri’dir.
California’da bale üzerine master çalışmaları yürüten Magda Saleh, bir nevi sürgünde geçen bu yıllarında New York’ta da Mısır dansları üzerine yaptığı doktorasını tamamladı. Bu süre zarfında New York’ta geniş bir sosyal ağ edinen Saleh, tutkunu olduğu dans ve bale çalışmalarını New York’ta sürdürdü. Enver Sedat’ın da suikaste kurban gitmesi üzerine başa geçen Hüsnü Mübarek döneminde Saleh, Mısır’a geri döner. Üstelik bu sefer önemli görevleri de vardır. Bale Yüksek Enstitüsü’nün başına geçen Saleh, sonrasında da Kahire Opera Evi’nin de yönetimini üstlenir. Görevde kaldığı süre boyunca hem bale hem de opera’nın Mısır halkı nezdinde daha bilinir olması için çabalayan Saleh bu dönemde özel hayatında da bazı değişimler yaşar. Mısırolog Jack Josephson ile 1993 yılında evlenen Saleh, bu tarihten itibaren Kahire ile New York arasında mekik dokur.
Bale sanatının Mısır, Orta Doğu ve hatta Afrika kıtasında tanınmasına bir kadın olarak, bir balerin olarak büyük emek sarfeden Magda Saleh’in ölümü hem ülkesi hem de dünya medyasında büyük yankı buldu. Mısır’ın modern yüzünü simgeleyen Saleh, ülkede bale ve operanın tanınması için yaptığı çalışmalarla hatırlanacak.