Olağan şüpheliler: ‘Yüzyılın en iyi kitabının’ yazarı Elena Ferrante kim?

Edebiyat dünyasının en sevdiği dedikodulardan biri Elena Ferrante’nin kim olduğu. Hakkında çok az şey biliniyor. Napoli’de doğduğu, müstear ismiyle yayınlanan başyapıtı ‘Napoli Romanları’ serisinin 49 dile çevrildiği...

Ve NY Times'a göre 100 yılın en iyi kitabının yazarı... Peki gerçekten Elena Ferrante kim?

Kültür Sanat 14 Temmuz 2024
Bu haber 2 ay önce yayınlandı
Elena Ferrante

Dünyaca ünlü bir yazarsınız, kitaplarınız onlarca dile çevrildiğini, ödüller aldığını, farklı mecralara uyarlandığını hayal edin. Edebiyat dünyasının starısınız. Fakat kimse sizi tanımıyor. Sizi dünyaya duyuran isminiz bile gerçek değil. Ve bunu isteyen sizsiniz. Öyle ki bir gün kimliğiniz ortaya çıkarsa bir daha yazmayacağınızı söylüyorsunuz. Düşününce bu kadar gizli kalmak epey bir irade işi diye düşünüyor insan. Neticede böylesine parlak spot ışıkları altında parlamayı kim istemez ki?

Ama Elena Ferrante istemiyor. Zaten bu da onun müstear ismi. Kimse onun kim olduğunu yaşını, yüzünü hatta cinsiyetini bile bilmiyor. Ferrante 1992’de yayımlanan ilk romanı ‘L’amore molesto/ Belalı Aşk’tan itibaren kimliğini asla açıklamayacağını net bir şekilde söyledi.

Böylece 30 yıl önce edebiyat dünyasının en büyük gizemlerinden biri başlamış oldu. Ama bu durum Ferrante’yi sessiz kıldı, bir köşede bıraktı sanmayın. Kitapları tüm dünyada okundu, filmlere uyarlandı, kendisi gazetelere yazılar yazdı ve yayınevi aracılığıyla -yalnızca yazılı olarak- röportajlar verdi, sesini duyurdu. Hatta epey iyi bir şekilde, belki de beklenmedik bir üne sahip olarak duyurdu diyebiliriz.

The New York Times Book Review bu yüzyılın ilk 25 yılını kutlamak için 21. yüzyılın en iyi 100 kitabını seçti. 500’den fazla yazar, şair, eleştirmen, ünlü kitap kurdu yaşadığımız yüzyılın en iyi 100 kitabını belirledi. Listenin ilk sırasında kim var tahmin edin. Evet, gerçekte kim olduğunu bile bilmediğimiz Elena Elena Ferrante. Yazar ‘Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım’ kitabıyla listenin başındaydı.

Peki yüzyılın en iyi kitabının yazarı kim?

Tüm bu gizemli hal ve olağanüstü anlatımıyla Ferrante edebiyat dünyasında başlı başına bir olay. Ve elbette yazarın gerçek kimliğininin peşinde olan birçok edebiyat dedektifi var. Gazeteci Claudio Gatti de bu isimlerden biri. Gatti iki bölümlük bir araştırma dosyası yayınlayarak Ferrante’nin kimliğinin izini sürdü.

Olağan Şüpheliler

Anita Raja

Anita Raja, bu şüpheli listesinin en öne çıkan adayı. Öyle ki Google’a Elena Ferrante yazınca bile Raja’nın fotoğrafları çıkıyor. Kendisi bir çevirmen. Eşi Domenico Starnone ise ünlü bir İtalyan yazar. Gatti Ferrante’nin aslında Raja olduğu savını birkaç maddeyle temellendirdi. İlk olarak paranın peşinden gitti. Yayınevinin çevirmen Anita Raja’ya ödediği epey yüklü paranın bir çevirmene ödenmeyecek kadar fazla olduğundan şüphelendi. Daha sonra da Starnone’nin emlak yatırımlarının izini sürdü.

Bununla da yetinmedi annesinin Holokost’ta hayatta kalması da dahil olmak üzere Raja’nın hayatının izini sürdü. Ayrıca Ferrante’nin dünyaca ünlü ‘Napoli Romanları’ dörtlemesinin anlatıcısı Elena Greco’nun Raja’nın teyzesinin adı olduğunu, Elena’nın kitaptaki büyük aşkı Nino isminin ise çevirmenin eşi Domenico Starnone’nin diğer ismi olduğunu iddia etti. 

Domenico Starnone

Listedeki bir diğer isim ise Raja’ya yakın bir isim: eşi İtalyan yazar Domenico Starnone. Gatti, Raja ve Starnone’nin Ferrante’nin romanlarını birlikte yazma ihtimalleri olduğunu da düşünüyor. Ayrıca Ferrante ve Starnone’nin eserleri arasındaki benzerlikler de bu sava inanaların elini güçlendiriyor. Nedir bu benzerlikler derseniz: Her iki yazar da ilişkilere, insanın ruh haline odaklanıyor ve Napoli’de geçen romanlar yazıyor.

Ayrıca La Sapienza Üniversitesi’nden bir ekip de yazar Luigi Galella’nın isteği üzerine, Ferrante romanlarının inceledi. Kitapların “büyük olasılıkla” Raja’nın eşi Domenico Starnone tarafından yazıldığı öne sürdü.

Fakat Starnone bu konuda oldukça net. Hatta Ferrante olduğuna dair en ufak bir imaya bile köpürdüğü biliniyor. Yazar Ferrante olmadığını “Diyelim ki ben Ferrante’yim ya da karım öyle. Bana şunu açıklayın: Uluslararası üne sahip olmak gibi bir durumdan neden  en iyi şekilde yararlanmayalım? Bizi gölgede kalmaya ne teşvik eder?” diyerek açıklamıştı.

‘Şüpheliler’ bununla da sınırlı değil. Ferrante’nin İtalya’daki yayınevi Edizioni e/o’nun kurucuları Sandro Ferri ve Sandra Ozzola ve Ferrante’yi İngilizceye çeviren Ann Goldstein de olası Ferrante’lerden… Bir başka isim ise modern tarih uzmanı Marcello Marmo…

 Edebiyatı sevenler için kitaplar yeterli (mi?)

Başlarken söylediğim şeyleri düşününce insan bu parıltılı dünyanın en önemli öznelerinden biri olmaktan, tanınmaktan niye kaçar sorusu geliyor akıllara. Neyse ki Ferrante kimliğini gizlese bile röportaj vermekten, kitapları dışında gazeteler için yazı yazmaktan çekinmiyor da bu sorunun cevabını bizzat ondan öğrenebiliyoruz. İşte verdiği bazı cevaplar…

“Özel hayatımı korumuyorum. Yazımı koruyorum, yayınlamak için aynı aciliyetten koruyorum.”

“20 yılı aşkın bir süre önce, kendimi kötü şöhret kaygısından ve o başarılı insanlar çemberinin bir parçası olma dürtüsünden, kim bilir-neyi kazandıklarına inananlardan kurtarmaya karar verdim. Bu benim için önemli bir adımdı. Bugün, bu karar sayesinde, kendimi aktif ve mevcut hissettiğim, özgür bir alan kazandığımı hissediyorum. Bırakmak çok acı verici olurdu.”

“Kamusal alandan fiziksel yokluk, yazıyı kesinlikle merkezi kılıyor. Hangisinin düzenlediği ve yapılandırdığı, yazının kendisinde – bir kitap ya da bu röportaj olsun – yazarın varlığı tutarlı hale gelir. Gerisi ilgi çekici olmayan özel hayat.”

“Bildiğim kadarıyla okuyucularım hiç umutsuzluğa kapılmıyor. İşin merkeziliği lehine küçük savaşım için destek mektupları alıyorum. Belli ki, edebiyatı sevenler için kitaplar yeterli.”

“Benim için yazma tutkusu hiçbir zaman yazar olma arzusuyla çakışmadı. Tutku doğası gereği özeldi.”

Ferrante’nin kim olduğu gerçekten önemli mi?

Peki Ferrante’nin kimliğinin açığa çıkması büyüyü bozar mı? Bir yazar yalnızca yazdıklarıyla var değil midir yoksa kendisini tanımak -en azından kim olduğunu bilmek- okurun hakkı değil midir? Ya da şeytanın avukatlığını yapalım, Ferrante’nin bu gizemli bilmecesi spekülasyon yaratmak ve kitaplarının daha çok satması için özenle saklanıyor olabilir mi?

Kendisini gizlemeye çalışan -ve uzun süredir bunu başarabilen bir yazarın kim olduğunu bulmaya çalışmak iştah açıcı bir bilmece gibi görünse de sadık okurları bu durundan rahatsız. Yazarın gerçek kimliğini ortaya çıkarmaya çalışan gazeteci Gatti’ye de haberi nedeniyle tepkiler geldi. Gazeteci Ferrante’nin erkek olduğu yönündeki iddialardan sonra onun bir kadın olduğunu ortaya çıkarmak için yola çıktığını ayrıca okurların yazarın kimliğini bilmeye hakkı olduğunu söyledi.

Ancak eğer başarılıysa -ki bunu asla bilemeyebiliriz- bu Ferrante’nin sonu demek. Zira Ferrante’ye göre kimliğinin ortaya çıkmayacağını bilmeden yazmak kendisine sonsuz bir özgürlük alanı sağlıyor. Ve eğer bu elinden giderse yazmayacak.

Elena Ferrante – Nisan Ayı Yazarı - Bookinton

Neler okuyalım?

Ferrante’nin hemen tüm külliyatı Türkçeye çevrildi. Ferrante ile tanışmak isteyenler ya da gözden kaçanları okumaya niyeti olanlar buyursun:

Dört ciltlik Napoli Romanları ise sırayla Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım, Yeni Soyadının Hikayesi, Terk Edenler ve Kalanlar ve Kayıp Kızın Hikayesi’nden oluşuyor. Bu arada İngiliz The Guardian’ın seçimiyle 2000 sonrasının en iyi kitapları listesinde de 11. sırada bir Akdeniz güneşi edasıyla parlıyor serinin ilk kitabı ‘Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım.’

Napoli’nin fakir bir mahallesinde doğan Elena Greco (Lenuccia ya da Lenu ) ile Raffaella Cerullo’nun (diğer herkes Lina, Elena ise Lila diye çağırır) 1950’lerde başlayıp günümüzde sonuçlanan hikayesi. Seriye dair iştah açıcı birkaç bilgi daha: Ferrante’nin ‘Benim Olağanüstü Arkadaşım’la başladığı ve gerçek dostluk üzerine kaleme aldığı bu seri taşrada çocuk olma, birlikte büyüme hikayesi. Tatilde evde kitap okumanın faydalarından biri; yazar öyle büyük bir Napoli tutkunu ki seri vesilesiyle adeta siz de Napoli’de buluyorsunuz kendinizi. Dörtlemeyi bir solukta okuyup serinin ilk iki kitabının dizi uyarlamasıyla kendinize tam anlamıyla bir Ferrante hediyesi verebilirsiniz.

Ferrante kimliğini gizliyor olabilir ama kendisini ve fikirlerini asla. ‘Bir Yazarın Yolculuğu’ isimli kitabında kimliğini gizlemesi, edebiyatına esin kaynağı olan konular, siyaset ve kültür, günümüz toplumlarında edebiyatın rolü gibi konuları ele alıyor.

Son öneri Ferrante değil de ‘olağan bir şüpheli’den gelsin. İtalyan edebiyatının yıldızlarından Domenico Starnone’nun ‘Sır’ adlı romanı Sahi Kitap tarafından yayımlandı. Burçak Taşkın’ın Türkçeye çevirdiği kitabın 10Haber edebiyat eleştirmeni Ömer Türkeş imzalı yazısı da burada.

Kim bilir belki siz de kitabı okur olağan şüphelilerden birini yakalarsınız.

Raf Gezgini: Hep dinliyoruz, biraz da okuyalımRaf Gezgini: Hep dinliyoruz, biraz da okuyalım

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.