İstanbul konser maratonu: Beşi hedefledik üçte kaldık
İstanbul cuma akşam operanın yıldız ismini ağırlamaya hazırlanıyor. Rus soprano Olga Peretyatko, Murat Cem Orhan yönetimindeki CRR Sendoni Orkestrası ile birlikte Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda sahne alacak.
İstanbul dünya yıldızlarını ağırlamaya devam ediyor. Bu seferki konuk Rusya’dan. Soprano Olga Peretyatko 22 Haziran akşamı şef Murat Cem Orhan yönetimindeki CRR Senfoni Orkestrası ile sahneyi paylaşacak. Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’ndaki bu özel konserde operanın sevilen aryaları seslendirilecek. Çaykovski, Bellini, Wagner, Rahmaninof, Dvorak, Bizet, Elgar ve Gounod gibi bestecilerin eserlerinin yer aldığı konser bu yaz aryaların seslendirileceği az sayıdaki konserden biri olacak.
Konserden önce bir araya geldiğimiz Rus soprano Olga Peretyatko ile İstanbul’a dair hislerini, Leyla Gencer sevgisini ve yeni projelerini konuştuk. Kızının doğumuyla hayatının değiştiğini açıklayan sopranonun genç nesillerin operaya yaklaşımı hakkında söyleyecekleri vardı.
-İstanbul’da olmanız harika. Şehrin en özel etkinlik alanında sahne alacaksınız. Nasıl hissediyorsunuz?
Büyük bir konserle İstanbul’a geri dönmekten dolayı çok mutluyum. Güzel şehrinizi keşfetmek için sabırsızlanıyorum ve orada daha fazla zaman geçirmek istiyorum. İstanbul, benim için tarihi dokusu, kültürel zenginlikleri ve sıcak insanlarıyla her zaman özel bir yere sahip oldu. Harbiye Açıkhava Tiyatrosu için yaz konserlerinin kalbinin attığı bir mekân olduğunu söylediler. Böyle bir yerde ve şehrinizin güzel orkestralarından biriyle sahne alacak olmak beni ayrıca heyecanlandırıyor.
-Sosyal medya hesabınızı inceleme fırsatım oldu. Yoğun programınıza rağmen bebeğinize ve aile hayatınıza büyük önem verdiğinizi görüyoruz. Aile sizin için ne ifade ediyor?
Aile benim için her zaman en önemli destek kaynağı olmuştur. Yoğun ve yorucu bir kariyer hayatının ortasında, ailemin varlığı bana güç ve huzur veriyor. Kızımın doğumu, hayatımda büyük bir dönüm noktası oldu. Onun gelişiyle birlikte hayata bakış açım değişti ve önceliklerim farklı bir yöne kaydı. Kızımın varlığı günümü daha anlamlı ve dolu kılıyor. Ancak onun doğumuyla birlikte sorumluluklarım da arttı. Artık sadece kendimi değil ailemi de düşünmek ve onların ihtiyaçlarını karşılamak durumundayım. Bu da daha çok organizasyon ve planlama gerektiriyor. Ailem hayatta dengeyi bulmamda en büyük yardımcım.
-Sizi en son Jozef Kozlowski’nin ‘Requiem’ kaydındaki performansınızla gördük. Şu anda kayıt aşamasında mısınız?
Altı solo albümüm var, bu yüzden kayıt yapmak benim için artık o kadar önemli değil. Ancak yine de yeni kayıt için sürekli davet alıyorum. En son Kozlowski’nin ‘Requiem’inde olduğu gibi. İlk kez kaydedilen nadir eserlerle gerçekten ilgileniyorum. Şu an Bellini’nin bilinen ve bilinmeyen eserleriyle ilgili bir proje tartışılıyor, bu beni çok heyecanlandırıyor.
-Son zamanlarda dizilerde ve filmlerde aryalarla daha sık karşılaşmaya başladık. Son olarak Baby Reindeer dizisinde ‘Sposa son disprezzata’yı duyduk. Özellikle genç nesil düşünüldüğünde operanın popülaritesi hakkında ne söylemek istersiniz?
Opera sanatının genç nesillere tanıtılmasının önemine inanıyorum ve bu amaçla bahsettiğiniz ‘Çarın Gelini’ çok uygun. Yönetmen yüzyılı aşkın süre önce yazılan bu başyapıtı günümüze yaklaştırmayı sağlayan ilginç ve çok alakalı bir konsept buldu. Birçok inceleme bunu doğruluyor ve hala öğrencilerden bu yapım hakkında mesajlar alıyorum.
-Belki özel olacak, ama yalnız kaldığınızda dinlemekten hoşlandığınız bir aryayı söyleyebilir misiniz?
Kendim için müzik dinlerken enstrümantal müziği tercih ediyorum çünkü şarkı söylendiğinde hemen analiz etmeye başlıyorum, bu da zihnimin aktif olduğu anlamına geliyor. Genel olarak çalma listemde çok fazla elektronik müzik ve caz var.
-Ninniler albümünüze gelmek istiyorum. Öncelikle teşekkür etmek istiyorum, çünkü birçok gece uyumama yardımcı oldu. Bu albüm fikri nasıl ortaya çıktı? Sanırım anneliğinizle aynı zamana denk geldi.
Haklısınız. Bu albümü hamileyken kaydettim. Bu yüzden bu kadar samimi ve kişisel oldu, çünkü içimde zaten yaşayan biri için şarkı söylüyordum. Anneliğimde de çok yardımcı oldu; Maya bunu dinleyip uyuyor ve aynı şekilde yetişkinler için de işe yarıyor. Dinleyicilerimle özel ve samimi deneyimimi bu albümle paylaşmış olmak benim için büyük bir mutluluk.
-‘Addio del Passato’ en sevdiğim aryalar arasında. Özellikle Leyla Gencer’in seslendirdiğini dinlemeyi çok seviyorum. Ancak 2017’de Paris’teki performansınızın kaydını da büyük keyifle dinledim. Biz Türkler doğal olarak Leyla Gencer’e büyük bir sevgi besliyoruz. Onun adını taşıyan bir opera yarışmamız bile var. Onun hakkında ne söylemek istersiniz?
Leyla Gencer’i çok seviyorum, bazı kayıtlarında onu Maria Callas’a bile tercih ediyorum! O inanılmaz bir şarkıcıydı, gerçek bir diva, kendine özgü güzel bir ses tınısına sahipti. Onun sesindeki derinlik ve ifade gücü her zaman etkileyici. Gencer’in performansları, operanın büyüsünü ve dramatik gücünü en iyi şekilde yansıtan örneklerden biri. Ayrıca, sahne karizması ve zarafeti de onu öne çıkaran unsurlardan.
-Konser öncesinde iletmek istediğiniz bir mesaj var mı? Yanılmıyorsam İstanbul’daki sezonun ilk açık hava gala konserinde sahnede olacaksınız?
Konser için harika ve çeşitli bir program hazırladık, izleyicinin çok keyif alacağından eminim.