Özdemir Asaf, doğumunun 100. yılında İstiklal’de anılacak
Şiirlerini, kimi dizelerini birçoğumuz ezbere biliyor. Bir dönemin edebiyat matinelerinin yıldızı, Türk şiirinin nevi şahsına münhasır şairlerinden Özdemir Asaf, Cumhuriyet ile yaşıttı. Dün 101. yaşına basan şairi A'dan Z'ye anıyoruz
🔴 ASAF: Özdemir Asaf’ın gerçek ismi Halit Özdemir Arun’dur. ‘R’leri söyleyemediği için dergilerde yayımlanan şiirlerinde önce Özdemir Özden ismini kullanır. Sonra Oktay Akbal’ın önerisiyle, Özden yerine babasının adı olan Asaf’ı tercih edip Özdemir Asaf olarak yaşamına devam eder.
🔴 BABA: Özdemir Asaf iyi bir babadır. Çocukları, onunla ilgili hep sıcacık hatıralar anlatır. Bir örnek, oğlu Gün Arun anlatıyor:
“‘Babaaaa…’ diye koşar, atlardık kollarına babam eve geldiğinde. Üzerine biraz tırmanır, o günkü heyecanlarımızı anlatır, endişe ve sorularımızı iletirdik. Konuşurduk… Dinlerdik… Kısa belki ama genellikle yoğun, her zaman karşılıklı sevgi ve saygıyla içten sohbetler… Sonrasında babam ceplerinden birine elini daldırır, bizler için getirdiği fındıkları, fıstıkları çıkarırdı. Kimi zaman ikiüç simit… Bir gün, yavru bir kedi… Onların aralarında ya da başka bir cepte; peçeteler, kâğıtlar, şiirler, belki bir iki tercüme, düşünceler, an ve anılar…”
🔴 CENAZE DÖNÜŞÜ: Özdemir Asaf, 1981 yılında 58 yaşında akciğer kanseri sonucu yaşamını yitirir. Aşiyan Mezarlığı’na defnedilir. Can Yücel, Asaf’ı defnettikten sonra şairin ‘R’leri söyleyememesine ithafen Cenaze Dönüşü adlı bir şiir yazar. Şiir şöyledir: Anlaşıldı bu/R’lerin intikamı/Onlar yuttu Özdemir Asaf’ı.
🔴 DÜNYA KAÇTI GÖZÜME: Şairin ilk kitabı 1955 yılında yayımlanan Dünya Kaçtı Gözüme’dir. İlk kitabının yayımlanmasıyla ilgili Asaf’ın yaşadığı mutluluğu kızı Seda Arun’dan okuyalım:
“Bir akşam elinde kitaplarıyla eve geldiğinde ortalığı matbaa mürekkebi kokusu sarmıştı. Annemle paketi açmalarını beklerken ilk kitabının yayınlanmasının babama verdiği heyecanı hissedememiştim. Bütün kitaplara karşı duyduğu derin saygıyla paketi açmış, okşarcasına tuttuğu kitabını anneme uzatmıştı. Çocukluğumun verdiği hırçın bir coşkuyla elimi uzatıyordum ki aynı sıcaklıkla bir tane de bana vermişti. Dünya kaçtı gözüme. Gülmüştüm. Kocaman bir dünya, göze nasıl kaçabilir ki!”
🔴 EDEBİYAT MATİNELERİ: Bir dönem popüler olan ‘edebiyat matinelerin’de Attila İlhan ile en çok rağbet gören şairdir Özdemir Asaf. Ülkü Tamer Yaşamak Hatırlamaktır kitabında Asaf’a olan bu ilgiyi şöyle anlatıyor: “1950’lerde edebiyat matinelerinin yıldızı Özdemir Asaf’tı. Sahneye adımını attığı anda kıyamet kopardı, salon alkıştan inlerdi.” Bu matinelerde şairin sürekli okuduğu şiirse Lavinia’dır.
🔴 FUTBOL: Birçok edebiyatçı gibi onun da futbol tutkusu zaman içerisinde unutulmuş. Bunun için kaynaklarda futbolculuğundan pek bahsedilmez. Oysa Özdemir Asaf’ın Galatasaray’dan kopan bir grup tarafından kurulan Güneşspor Kulübü’nde futbol oynamışlığı var. Fenerbahçe ile yapılan bir maçta sarı lacivertlilerin efsane oyuncularından ‘Boncuk Ömer’ ile çarpışıp sakatlandığı da biliniyor.
🔴 GALATASARAY LİSESİ: Özdemir Asaf ikiz kardeşiyle birlikte okul çağına geldiğinde babasını kaybetmiştir. Onun ve kardeşinin öğrenimiyle bizzat Mustafa Kemal ilgilenir. Çünkü Asaf’ın babası Mehmet Asaf Bey, Mustafa Kemal’in değer verdiği biridir. Mustafa Kemal’in, İsmet İnönü’ye “Asaf’ın çocuklarını bir okula yerleştirin” talimatı üzerine şair Galatasaray Lisesi’ne kaydolur. Fakat son yıl Kabataş Lisesi’ne geçerek buradan mezun olur.
🔴 HACIBAYRAM: Özdemir Asaf, Cumhuriyet kurulmadan yaklaşık dört ay önce Ankara’da Hacıbayram’da bir konakta dünyaya gelir. Bir gün sonra da ikizi Özgönül doğar. Yedi yıl Ankara’da yaşarlar. Babasının vefatı sonrası aile İstanbul’a gelir. Asaf “Ankara’da Hacıbayram’da doğduğum evi, yıllar sonra, gösterdiler de gördüm. Daha önce, albümlerdeki resimlerini göstermişlerdi. ‘İşte bu doğduğun ev’ diyerek. Resimlerde ve Ankara’ya gittiğimde göstermemiş olsalardı ben nereden bilebilirdim” diye yazacaktır.
🔴 İÇTENLİK: Asaf’ı tanıyanlar onun ne kadar içten ve zarif olduğunu anlatır hep. İlk eşi Sabahat Selma Tezakın’ın onu anlattığı şu birkaç satır da bunun ispatı zaten: “Şiirler yazıyor, çeviriler yapıyordu. Son derece kibar, zarif, çok şık bir gençti. Herkes poplin gömlek giyerken Özdemir, takım elbisesinin içine ipek ponje gömlek giyiyordu. Kol düğmeleri altın üzerine inci kakmalıydı. Sağ elinin yüzük parmağında tek taş altın bir yüzük, sol elinin küçük parmağında kemer biçiminde yakut taşlı bir yüzük vardı. Bu kadar şıktı.”
🔴 JÜRİ: Onunla özdeşleşmiş şairin en çok bilinen şiirlerinden biri. İki mısralık şiirin anlamsal gücü, yıllar içinde pek çok noktada referans gösterilmesine de neden oldu: “Bütün renkler hızla kirleniyordu/ Birinciliği beyaza verdiler.”
🔴 KOLLARIM YETİŞMEDİ DÜNYAYI KUCAKLAMAYA: Caddebostan Kültür Merkezi’nde açılan Özdemir Asaf’la ilgili kapsamlı ilk serginin başlığı. Şairin yayıncısı Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık tarafından hazırlanan sergi, fotoğraflarıyla, kişisel evrakıyla, defterleriyle, el yazılarıyla Asaf’ın yaşamına ciddi anlamda ışık tutuyor.
🔴 LAVİNİA: Şairin Mevhibe Meziyet Beyat’a yazdığı karşılıksız sevdasının edebi kanıtı. Uzun yıllar bu şiirin kime yazıldığı bilinmiyordu. Prof. Dr. Haluk Oral, Şiir Hikayeleri kitabında Asaf’ın bu dillere pelesenk olan şiirini Beyat’a yazdığını açıkladı.
🔴 MEHMET ASAF BEY: Şairin babası Mehmet Asaf Bey, Şura-yı Devlet (Danıştay) üyelerindendir. Mustafa Kemal, 1922’de Danıştay’ın kurulması için Mehmet Asaf Bey’i Ankara’ya çağırır. O da ailesiyle İstanbul’dan Ankara’ya gider. Özdemir Asaf bunun için Ankara’da doğar. Babası Danıştay’ın ilk üyelerindendir. Çok çalışkan olan Mehmet Asaf Bey 1930’de vefat edince aile İstanbul’a tekrar döner.
🔴 NASIL BİR ŞİİR: Özdemir Asaf’ın şiir anlayışıyla ilgili kafası nettir. Şöyle anlatır bu anlayışını da: “Yaşadığımı şiirlerimde en yoğun yönleriyle, en kesin sandığım biçimlerde, en kısa olduğuna inandığım ölçülerle verdim, veriyorum, vereceğim.”
🔴 OSCAR WILDE: Şair olmasının yanında aynı zamanda çevirmendi Özdemir Asaf. Oscar Wilde’ın ‘Reading Zindanı Baladı’nı Türkçeye kazandırdı. Yıllar sonra onu çok seven Turcel Kurtiz bu eserden ‘Herkes öldürür sevdiğini’ bölümü okuyacaktır ‘Ezel’ dizisinde ve bu bölüm çok popüler olacaktır.
🔴 POPÜLERLİK: Şiirleri her zaman okur nezdinde talep gören şairlerden biridir. Pek çok şiiri, kimi şiirlerinin dizeleri ezbere bilinir. Açıkçası okurla kurduğu bu güçlü bağ çok az şaire nasip olmuştur. Bu anlamda Asaf için Türk şiirinin popüler şairlerinden biri olduğu söylenebilir.
🔴 R: Özdemir Asaf, ‘R’leri ‘Ğ’ olarak telafuz ettiği için hayatı boyunca çeşitli ‘R’li hikayeler de biriktirdi. Kızı Seda Arun bu hikayelerin en komiklerinden birini şöyle anlatmıştı:
“Babam, şiirlerinde babasının Asaf ismini kullanır, oysa asıl ismi Halit Özdemir Arun’dur. 1950 yılında Cağaloğlu’nda bir matbaa açar. Açılış işlemleri için gittiği vergi dairesindeki memur adını sorar. ‘R’leri ‘Ğ’ olarak söyleyen babam ‘Halit Özdemiğ Ağun’ der. Özdemir, bilinen bir isim olduğu için memur belgelere ‘Halit Özdemir Ağun’ yazar. Babam, bankonun üzerinden eğilerek bakar. Yanlış yazıldığını görünce ‘Soyadımı yanlış yazdınız. Doğğusu Ağun’ der. Memur yüzüne bakar. ‘Evet, Ağun” der. ‘Hayığ, hayığ Ağğun.’ ‘Beyefendi anladım. Ağun.’ Babam sinirlenir. Cebinden kalemini kağıdını çıkarır, kocaman harflerle ARUN yazar, R’lere basa basa yüksek sesle okur: ‘AĞĞĞĞĞUN”
🔴 SANAT BASIMEVİ: Özdemir Asaf’ın kendi kurduğu matbaa. İlk eşi Sabahat Selma Tezakın’ın ailesinden kalan mirastan payına düşeni Asaf’a vermesiyle Cağaloğlu’nda Molla Fenari Sokak’ta kurulan bu matbaada, şair Yuvarlak Masa Yayınları adı altında kendi kitaplarını da basar.
🔴 ŞİMDİ: Şairin Bebek’te 1971’te açtığı bar ve restoran. Özdemir Asaf’ın yeri olarak nam salan mekan Sennur Sezer’in aktardığına göre şairin hem sanatçı dostlarını hem her meslekten insanları ağırladı. Duvarlarında tablolar, şiirler, fotoğraflar asılı olan mekanın anlatımlara göre en ilginç aksesuvarı akrep ve yelkovanı olmayan, sadece bir saniye ibresi bulunan saatti.
🔴 TESADÜF: Yıl 1979… Özdemir Asaf, bir şiir matinesi sonrası gece yarısı eve döner. Çakırkeyiftir, hane halkını uyandırmamak için ayakkabılarını çıkarıp evin açık penceresinden içeri girmek ister. Tam pencereden içeri adımı attığı an korkunç bir gürültü duyulur ve şair yere yuvarlanır. Ev halkı ayaklanır, Asaf “Bu kadar gürültüyü yapacağımı bilseydim…” der. Çıkan korkunç gürültünün asıl nedeniyse Boğaz’daki Independenta tankerinin patlamasıdır. Bu tuhaf tesadüfü Sunay Akın ‘Önce Çocuklar Ve Kadınlar’ kitabında anlatır.
🔴 UÇAN DAİRELER İSTANBUL’DA: Orhan Erçin’in yönettiği 1955 yapımı filmde Özdemir Asaf da rol alır. Filmin çıkış noktası o yıllarda Edirne’de görüldüğü iddia edilen uçan dairelerdir. Filmde bir
gazetecinin UFO’nun peşine düşmesi anlatılır. Özdemir Asaf da filmde gazete patronunu canlandırır.
🔴 VİŞNEZADE MAHALLESİ: Şairin, Beşiktaş’taki Vişnezade Mahallesi’nde bulunan Şairler Parkı’nda Namık Denizhan’ın yaptığı bir heykeli bulunuyor. Özdemir Asaf, Melih Cevdet Anday, Sabahattin Kudret Aksal, Behçet Necatigil, Orhan Veli, Oktay Rifat ve Neyzen Tevfik ile o parktan İstanbul’a bakar arkadaşlarıyla.
🔴 YILDIZ MORAN: Türkiye’nin akademi eğitimi almış ilk kadın fotoğrafçısı olan Moran şairin de ikinci eşidir. İngiltere’de açtığı sergide bir günde 25 fotoğrafı satılsa da Türkiye’ye geldiğinde değeri pek anlaşılmaz. O da fotoğraflarını yılbaşı kartı olarak bastırıp satmayı düşünür. Bu sayede de Asaf ile tanışır. Bu hikayeyi Moran’dan dinleyelim:
“İş konuşmak için Özdemir Asaf’ın matbaasına gittim. Tarihini de verebilirim tanışmamızın; 4 Kasım 1954, saat 11.00. Kelimelerle dile getirmek zor. Duygulu, kibar, hiç görülmemiş ve bir daha göremeyeceğim bir insandı Özdemir Asaf. Pırıl pırıl bir zeka, renkli, yepyeni, bambaşka bir dünyaydı o. Olağanüstü bir insandı kısacası…” der. Moran ve Asaf 1962’de evlenirler.
🔴 ZAMANINDAN BAĞIMSIZ ŞAİR: Özdemir Asaf’ın şiirlerindeki kendine özgün dili, dönemin şiir dünyasındaki arayışlar düşünüldüğünde ayrı bir yerde durur. Bunun için zamanından bağımsız şair olarak anılır. Ama bu özgün dil okurlardan talep görmesine rağmen, şiir dünyasında ona karşı bir mesafe olduğu da bilinir. Öldükten sonra ise değeri yeni okur kitleleri tarafından daha da iyi bilinir. Burada sözü bir başka usta şair Sennur Sezer’e bırakalım:
“Onu öldükten sonra ünlü eden acaba şiirlerinde yaşadıklarını duru bir dille ve yoğun bir anlatımla yansıtması mıydı? (…) Reklamı yapılmayan, hakkında yazılar yazılmayan kitaplarının hızla satılmaya başlayışını, ölümünden sonra derlenen kitapları ve üniversitelerdeki edebiyat kulüplerinin Özdemir Asaf günleri izledi. Gençlik, onun şiirlerindeki ikinci kişiyi, kendi söylemek istediklerini dile getireni keşfetmişti. Onun adına yapılan ilk toplantılardan birine çağrılıydım. Onlara Özdemir Asaf’ı neden sevdiklerini sordum. Aşağı yukarı hep aynıydı söyledikleri: ‘En az sözcükle en yoğun anlatabilen bir şair olduğu için’, ‘İnsan olgusunu kapsamlı bir biçimde kavrayıp analiz edebildiği için’, ‘Tam bir dürüstlükle aklını yansıttığı, toplumsal önyargılara karşı cesur davrandığı için’, ‘Takdir edilmek kaygısı olmaksızın yazdığı, kendisiyle bile dalga geçebilen muzip, içli bir adam olduğu için…’ Bu saptamaların en şaşırtıcısı bence en doğru olanıydı: ‘Muzip ve içli.’ Bütün gençler, hatta ergenler gibi.”